Hayata dair

Image
Hayat, Cenâb-ı Hakk’ın insanoğluna bahşettiği en büyük nimetlerin başında gelir. Ruh, hayatın zembereği; akıl, idarecisi; kalp denge ve kontrol mekanizması; iticiliği, hareketliliği ve akıcılığı sağlayan hislerse vücut fonksiyonlarının ana motor gücü hükmündedir. İşte “hayat”, bu unsurlarla ve onların asıl vazifelerini icrâ etmeleriyle mânâ kazanır.

İslâm ve Kur’ân’ın gözünde hayat: 1

“Bu kâinatın en mühim hakikati ve en mühim makamıdır.”

“Şükür ve ubudiyet ve tesbihin menşei (kaynağı) ve medarıdır.”

“Kudret-i ezeliyenin en büyük ve en ince ve en acip bir mu'cizesidir.”

“Hakikatlerin en eşrefi, en temizidir.”

“Şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi, en büyük neticesi, en parlak nuru, en lâtif mayası, gayet süzülmüş bir hülâsası, en mükemmel meyvesi, en yüksek kemâli, güzel cemâli, en güzel ziyneti, kâinatın en büyük neticesi ve en azametli gayesi ve en kıymettar meyvesidir.”

“Hayat bu kâinattan süzülmüş bir hülâsadır.”

“Ruh, hayatın hâlis ve sâfî bir cevheri ve sabit ve müstakil zâtıdır.”

“Belki maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (asm), âsârının şehadetiyle, hayat-ı kâinatın hayatıdır. Ve risâlet-i Muhammediye (asm), şuur-u kâinatın şuurudur ve nurudur. Ve vahy-i Kur’ân dahi, hayattar hakaikinin şehadetiyle, hayat-ı kâinatın ruhudur ve şuur-u kâinatın aklıdır. Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risâlet-i Muhammediyenin (asm) nuru çıksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur’ân gitse, kâinat divane olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak, bir kıyameti koparacak.”

“(Hayat) bir zerreyi bir küre yapan müthiş bir hadisedir.” (İ. İ’câz)

“Hayat her şeyin başında ve esasındadır. Hayat her şeyi her şeye mal eder.” (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 418/20)

“Zaten sükûn ve sükûnet, atâlet, yeknesaklık, tevakkuf, bir nevî ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül vücuttur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemâlâtını bulur, beliyyât vasıtasıyla terakkî eder. Hayat, cilve-i esmâ ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffî eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderâtını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini ifa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder.” (Mektûbât, On İkinci Mektub, s. 49)
Hayat, “dinsiz ve sefih felsefe”nin nazarında ise:

“Rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârâne nimetlenmektir.”2
Bir mücadeledir. Büyük balığın küçük balığı yuttuğu bir hayat tarzıdır. Kimsenin kimseye güvenmediği bir ortamdır.
Menfaat çatışmasıdır.
Kuvvetli ve zengin olanın daima kazandığı ve üstünlük sağladığı bir yoldur.

“Gayet çirkin bir cehaletle, münkirâne, belki de kâfirâne, bu pek çok kıymettar olan hayat nimetini ve şuur hediyesini ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip dehşetli bir küfran-ı nimettir.” 3
İnsanlığın her sahada mükemmeliyeti aradığı bu çağda, “insâniyet-i kübrâ” (en büyük insâniyet) olan İslâmiyet’in beşeriyete müjde olarak getirdiği ve vaz ettiği hakikatleri herkes arıyor, hayat tecrübeleriyle ona ulaşıyor ve toplumla paylaşıyor. Böylece istikbalin “fıtrî dininin” İslâmiyet olacağı gerçeği bir defa daha ortaya çıkıyor. (Hutbe-i Şamiye)
Hayata bakış açısının her insana göre farklı olduğunun altını çizelim. Hayatı, olayları ve çevreyi anlamak ve doğru algılayabilmek için “niyet” ve “nazar” kelimelerinin “anahtar” kelimeler olduğunun altını çizelim. Aslında her zaman ve zeminde olduğu gibi; semâvîliğin arziliğe rehber ve yardımcı olduğunun kaçınılmazlığını vurgulamış olalım.
Niyet ve nazar konusunda, Bediüzzaman Hazretlerinin şu tesbit ve tavsiyesine de dikkat çekelim: “Kırk sene ömrümde, otuz sene tahsilimde yalnız dört kelimeyle dört kelâm öğrendim; (…) Kelimelerden maksat, mânâ-yı harfî, mânâ-yı ismî, niyet, nazar’dır. (…) Evet, herşeyin iki ciheti vardır. Bir ciheti Hakka bakar, diğer ciheti de halka bakar. Halka bakan cihet, Hakk’a bakan cihete tenteneli bir perde veya şeffaf bir cam parçası gibi, altında Hakk’a bakan cihet-i isnadı gösterecek bir perde gibi olmalıdır. (…) Ve keza, nazarla niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalb eder. Evet, niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalb eder. Maddiyata esbâb hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa mârifet-i İlâhiyedir.” (M. Nuriye: 46)

“Hak”kın dediğine eninde sonunda “halk”ın da geleceğinin güzel örneklerinden birine beraberce bakalım.

“Batı Felsefesi”nin içinde yetişen İngiliz yazar Richard Wilkins’in “Mental Tonic” (Zihin Açıcı) isimli kitabındaki hayata bakışına ait bazı tesbitlere; Kur’ân medeniyetinden uzak bir ortamın ürünü olsa da bazı tecrübeleri ve “doğruları” öne çıkardığını zikredip bir bakalım:

* “Gerçek değişim; kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.”

* “Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.”

* “Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.”

* “Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, hayatınızı nasıl yaşayacağınızdan değil.”

* “Eğer kendinize yön arıyorsanız, yolunu kaybetmiş birine sormayın.”

* “Dostluk; ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.”

* “Fedakârlık çiçeğin köküdür.”

* “Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.”

* “Birçok insan, hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için hebâ eder.”

* “İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.”

* “Acı; mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.”

* “Her davranışında başkalarının onayını arayan kimseler hayatın birçok güzelliğini ıskalar.”

* “Satıhta (yüzeyde) hazine bulamazsınız.”

* “Gülümseme ruhun dansıdır.”

* “Mutluluk ve saadet, enerjinizi korkularınıza değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.”

* “Karşınızdakini dinliyor musunuz, yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?”

* “İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.”

* “Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.”

* “Cennete gitmenin iki yolu vardır: 1-Gerçekten öldüğünüz zaman. 2- Gerçekten yaşadığınız zaman.”

* “Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.”

* “Müziği notaların arasındaki sessizlik oluşturur.”

* “Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.”

İstikbal gelişmeleri içinde, ilim ve fennin keşifleri ve yardımıyla; “Hak”kın dediğini, “halk” da doğruluyor. Doğru, hakka uygun, prensipli, ferdin ve toplumun hayat hukukunu koruyan bir anlayışa sahip olan, saadet ve mutluluk dolu bir hayat yaşamanız dilek ve temennisiyle…

Dipnotlar:

1- Lem’alar

2- A.g.e.

3- A.g.e.

 

Image  

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*