Hazlar

Bir anahtarın fonksiyonunun ötesinde anlam üstlenmesi veya bizzat anahtarın sevilmesi, baş tacı edilmesi, üstelik kilidi açma amacı ile kullanılmaması herkes tarafından anlaşılmaz, anlamsız ve komik karşılanır. Oysa hayat ve benlikle bağlantılı olarak benzer bir hal pek çoğumuz tarafından yaşanmaktadır. Hayatın en önemli tezahürlerinden ve meyvelerinden olan hazlar, aslında varlık aleminin arka planında gizlenmiş ve eşyanın gerisindeki güzellikler olan esmayı idrake ve o gizli defineleri açmaya yönelik olarak verilmiş birer anahtardır.

 

Bedenimizle, algılarımızla ve duygularımızla yaşadığımız bütün haz ve lezzetler, bu sonuca yönelik, bu kapıları açma amacı ile verilmiş birer anahtar konumundadırlar. Ancak zaman içinde hazlar ve lezzetler hayatın gayesi ve uğrunda yaşanılan şeyler haline dönüşebiliyorlar. Sadece bakış açısının değişmesi, yani harfileşmesi ile insanı Alemlerin Rabbi’nin ve Sani-i Hakiki’nin güzelliklerine ulaştıracak birer anahtar konumundaki hazlar, asıl kaynağından bağımsız şekilde algılandığında, ferdin gözünü perdeleyen ve gerçekleri görebilmesini engelleyen bir konuma geçiyorlar.

Hayat, asırlardır üzerinde kafa yorulan, asıl gayesi ve mahiyetinin ne olduğu konusunda pek çok insanın fikir ürettiği ve insanlığın tamamını yakından ilgilendiren bir konu. Bu anlamda varlık aleminin işleyişi içinde merkezi bir konumu var. Adeta varlığın en nihai meyvesi ve yine onu anlamlandıracak olan varlığın işleyişi sonucu ortaya çıkıp, ona yönelik işleyişi ile her unsuru anlamlandıran bir kavram. Hayatsız düşünce, düşüncesiz anlamlar olmayacağına göre hayatın olmadığı bir varlık alemi de tüm anlamını yitirirdi. Ancak varlığın asıl hayatı onlar gerisinde gizlenmiş esmanın ortaya çıkması ile mümkün olduğuna göre, şekli hayata asıl hayat veren ve hakiki anlamını bulduran iman olmalıdır. Bu, varlığın Yaratıcısı ile bağlantılı olarak algılanması o Zat’ın varlıklar şeklinde ifade ettiği kainat kitabının anlamlara dönüşebilmesini ifade etmektedir. Bir kitabın hayat bulması, yazarının ifade etmek istediği manaların okuyucuya ulaşması anlamına gelmektedir. Okuyucunun aleminde ya da ruhunda anlamlara dönüşmeyen bir kitap anlamını yitirir, yalnızca bir kapağın içine yerleştirilmiş kağıt parçalarına dönüşür.

Kainat ya da varlıklar alemi biraz dikkatle incelendiğinde bir iletişim vasıtası ya da Yaratıcısı’nın ifade etmek istediği anlamların bir zemini olarak karşımıza çıkar. Bir kitapta ard arda dizilmiş harflerin okunmaya yönelik olduğunu ifade etmesi gibi, varlığın incelikle ve intizamla yaratılışı her bir varlığın nakış nakış dokunuşu sadece fonksiyona yönelik olarak değil, estetik kaygıların ve güzellik ifadesinin de olduğu bir işleyişe işaret eder. Aynı şekilde, insanın haz alabilecek özelliklerle donatılması ve her işleyişin insanla ilgili her fiilin onun hazları gözetilerek ortaya konması insana yönelik bir sevgi ifadesi olsa gerektir. Bu tarz iletişim sosyal hayatta da sembolik anlamların bulunması ile gözlenmektedir. Hediyelerin paketler içinde ve süslenerek verilmesi, bir ziyafet sofrasının süslenmesi, giyimin yalnızca örtünmek için olmaması işin faydası ile birlikte estetik boyutunu ifade etmektedir.

Hazlar da bir hitap şeklinde yaratılmış kainatın ince ifadeleri ve bir kitap şeklindeki kainatın okunmasını kolaylaştıran süsler ve güzellikler gibidir. Bu güzelliklerin hepsini fark edebilecek algılar insana verilmiş ve bütün tatları tadabilecek cihazlarla donatılmıştır. Bu yönüyle hayat ve ona ait özellikler güzellikleri açmaya yönelik birer anahtar gibidir. Hayat bu özellikleri ile sayısız anahtarı bulunan bir anahtar külçesi gibidir. Sadece hazlarla ve nefsani arzularla sınırlı şekilde yaşanan bir hayat, bir külçe anahtara aşık olmuş ve ömrünü bu anahtarların seyri ile ve ne işe yaradıklarını bile bilmeden geçiren bir ferdin anlamsızlık dolu haline benzer. Oysa birer anahtar şeklinde algılanan ve esma definesi şeklindeki eşyayı açmaya yönelik olarak kullanılan hazlar, hem dünya hayatının lezzetlerini en iyi şekilde yaşamaya vesile olacak, hem de aynı hazların çok daha üst düzeyde ihsan edileceği uhrevi alemlere yönelik olarak algı ve sezgi kabiliyetlerinin gelişmesine, ruh ve bedenin terakkisine vesile olacaklardır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*