Her alanda müthiş bir hukukçu: Hz. Ömer (ra)

Hz. Ömer’le (ra) başlayan süreçte, İslam toprakları çok genişledi.

Farklı kavimlerden, farklı dillerden coğrafyalar İslam mülküne katıldı. Bu farklılıklardan dolayı içtimaî hayatta zorluklar ve güçlükler söz konusu oldu.

İslam toplumlarında yaptığı içtihatlar ve açılımlarla Hz. Ömer içtimaî ve sosyal alanda Müslümanların hayat standardını ve şartlarını fevkalade üst noktalara taşıdı.

Hayatın her alanında hukukî düzenlemeler, Hz. Ömer zamanında yapılmıştır. Vergi hukukundan adliye hukukuna, şahsî hukuktan toplumsal hukuka kadar içtimaî yapı kurumsallaşmıştır.

İçtimaî hayat ve devlet olgusu Hz. Ömer (ra) zamanında yapılandırıldı.

Fetihlerden dolayı genişleyen İslam coğrafyasını büyük vilayetlere ayırdı. Bahreyn’den Basra’ya; Musul’dan Yemen’e; Suriye’den Mısır’a kadar her vilayete valiler atadı.

Mısır valisi: Amr Bin As,

Suriye Valisi: Muaviye bin Ebu Süfyan,

Kûfe Valisi: Sad bin Ebi Vakkas,

Basra Valisi: Ebu Musa El-Eşari.

İlk kadılar, yani hakim atamaları Hz. Ömer döneminde yapılmıştır.

Medine kadısı: Ebu’d- Derda,

Kûfe kadısı: Şureyh bin Haris el-Kındi

Basra kadısı: Ebu Musa el-Eşari,

Mısır kadısı: Osman Bin Kays.

Hz. Ömer’in (ra) kendisi de Medine’de bizzat hukukî ve cezaî davalara bakmıştır. Kendisine; ganimet, toprak mülkiyeti, hırsızlık, zina, miras ve borç davalarının götürüldüğü tarihî kaynaklarca sabittir.

Hz. Ömer (ra) her vilayete katip, emniyet amiri ve ordu komutanı atadı. Divan teşkilatını kurdu. Herkesin orada kaydı vardı. Öğretmen tayinleri Hz. Ömer zamanında yapıldı.

Medine’de adliye binası (dar-ül-kaza) inşa edildi.

Memurlukta ehliyet esas alındı. Memur göreve başlamadan önce mal varlığı tesbiti yapılacak; görevden ayrıldıktan sonra bu mal varlığı tesbiti yenilenecektir. Şayet fazla mal varlığı tesbit edilirse muhasebeye hesap verecektir.

Haraç memurları ihdas etti. Bu memurlar, gayrimüslimlerden alınan vergilerin takibini yapacaklardır.

Ticaret mallarına vergi kondu. (öşür)

Harbiler onda bir, zımmîler yirmide bir, Müslümanlar kırkta bir vergiye tabi olacaklardır.

Sulak ve kıraç arazilerin tesbitlerini yaptırdı ve ona göre vergiye tabi oldular.

Kırsal bölgelerde ekine göre, şehirlerde kişilerin malî varlıklarına göre vergilendirmeler yapıldı.

Erkeklerin, kadınların, çocukların nüfus sayımları yapıldı.

Önceden ‘baş vergisi’ vardı. Hz. Ömer kadın ve çocuklardan bu vergiyi kaldırdı.

Hatta meyveli ağaçların sayıları tesbit edildi ona göre vergilendirildi.

Hicri takvim, Hz. Ömer ( a) döneminde başlangıç olarak olarak kabul edildi.

Vilayetlerde fakirlerin tesbitleri yapılarak hazineden fakir ailelere yardımlar yapılmaya başlandı. Enteresandır; Humus Valisi, Umeyr bin Sa’d fakirler arasına kaydedildi.

Hz. Ömer tebaiyeti altında bulunan gayrimüslimlerin de haklarını gözetmek konusunda son derece hassas davranıyordu.

Şam Valisi Sad bin Ebi Vakkas, Şam’da yaşayan bir Yahudi’nin camiye bitişik arsasını cami müştemilatı içerisine katarak istimlak etmek ister.

Yahudi arsasını camiye vermek istemez. Vali de Yahudi’nin rızasını nazara almayarak arsanın değerinden fazla para göndererek Yahudi’nin arsasına el koyar.

Olay Halife Ömer’e intikal ettiğinde valiye bir not göndererek der ki: ‘Ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim!’

Hz. Ömer bu sözüyle Müslüman olmadan önce, Sad bin Ebi Vakkas’la, İran’da birlikte yaşadıkları bir olayı Sad’a hatırlatmıştır.

Vali, Yahudi’nin arsasını kamulaştırmaktan vazgeçmiş, İslamın adaleti yerini bulmuştur.

Hak ve hukuka son derece riayet eden Hz. Ömer, öyle zamanlar olmuştur ki; koca halife adi bir Hıristiyanla eşit şartlarda mahkeme olmuştur.

Olay şöyle gerçekleşir:

Hz. Ömer hilafeti döneminde bir Hıristiyan’dan bir at satın alır, atı beğenmezse geri vereceğini söyler. Atı alan Hz. Ömer, bir biniciye atı vererek denemesini ister. Ama at bir kaza sonucu sakatlanır. Hz. Ömer’de atı almaktan vazgeçer ve sahibine iade etmek ister.

Fakat atın sahibi, at sakatlandığı için atı geri almak istemez. Hz. Ömer atın sahibine, aralarında hüküm vermek için birisini bulmasını söyler. Satıcı, Şüreyh’in hakem olmasını ister.

Ve mahkeme başlamıştır. Şüreyh de kararını vermiştir. Karar: ‘Atı nasıl sağlam aldıysan sağlam olarak geri vereceksin!’

Hakimin verdiği karardan hoşnut olan Halife Ömer, Şüreyh’i Kûfe kadılığına (Hakim) tayin eder.

Bu geniş coğrafyadaki bütün hukukî ve içtimaî düzenlemeler Hz. Ömer’in eseridir. Büyük müçtehit Hz. Ömer, yaptığı hukukî düzenlemelerle İslam toplumlarının önünü açmıştır. Böylece Ömer; çatışmasız, kavgasız, kaossuz bir toplumun, bir ümmetin ve koca bir coğrafyanın halifesi, başkanı, Bediüzzaman’ın tesbitiyle; Cumhurbaşkanı olarak tarihteki yerini şerefle almıştır.

Hz. Ömer’den sonraki dönemlerde de benzer uygulamalar devam etmiştir. Bediüzzaman’ın tabiriyle: ‘’Araplardan sonra İslamiyetin kıvamı olan Türkler’’1 de de (Osmanlı) benzer uygulamalara çokda fazla bir eklenti olmamıştır.

Hukukî anlamda İslam uleması değişen içtimaî hayatın ve modern dünyanın getirileri karşısında toplumun önünü açma konusunda ne yazık ki uzun zamandır kısır kalmıştır. Bunun neticesi olarak bugün koca bir İslam dünyası hak, hukuk, adalet, insan hakları noktalarında, Avrupa mahkemelerine muhtaç bir görüntü arz etmektedirler.

Bu konularda, son yüzyılın yetiştirdiği İslam uleması Bediüzzaman Said Nursi’nin sosyal sahada ortaya koyduğu eserler; Münazarat, Hutbe-i Şamiye, Divan-ı Harbi Örfi, Emirdağ Lahikaları isimli çalışmaları; tıkanan toplumun önünü açacak hukuki düzenlemelere cevap verecek nitelikte olup, ilgili alanın erbabını beklemektedir.

Atilla Yılmaz

Dipnot:
1- Bilal Tunç, Bediüzzaman’ın hayat seyri, Risaletalim haber.com

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*