Her Mısırlı’ya, her İhvan’a bir Münâzarât!

alt

Risale-i Nur hareketi ve onun içerisinde yer alan Yeni Asya ekolü, var olalı beri, insan hak ve hürriyetleri için mücadele vermiş, hatta hürriyeti “imanın bir özelliği” olarak görmüş, buna göre çalışmıştır. Dolayısıyla, darbelere, baskılara, diktatörlüklere oldum olası karşıdırlar. Hatta, yalnızca siyasî ve idarî baskılara değil, ilmî, ailevî, sosyal, eğitim vs. her türlü sahada yer alabilen bulaşıcı ve zehirleyici bütün istibdatlara karşı gelmişlerdir.

Dolayısıyla Mısır’da, İhvan-ı Müslimin’e, Mursî’ye karşı yapılan darbeyi ve uygulanan şiddeti, şiddetle lânetliyoruz. Bütün gücümüzle, gönlümüzle ve duâlarımızla hak ve hürriyetlerin, haklıların ve hürriyetçilerin, demokrasinin yanında olduğumuzu ilân ediyoruz.

Sosyal zaviyeden bakıldığında başta Türkiye, Mısır, Suriye olmak üzere İslâm âleminin temel meselesi aslında ne siyasîdir, ne de ekonomik. Temel mesele imandır, dindeki zaafiyetir. Millet hakikî anlamda irşad ve tenvire muhtaçtır. Bu gerçekleşirse, gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir.

Öte yandan İslâm âlemi, şiddetle hürriyete, demokrasiye ihtiyaç hissetmektedir. Ve bu da, “Hürriyet istiyoruz, yaşasın hürriyet, tek yol demokrasi, başka yol yok!” gibi söylem ve sloganlarla değil, gerçek bir hürriyet anlayışıyla olabilir.

Şimdi şunu söylüyoruz: Her Mısır’lıya, her İhvân-ı Müslimîn kardeşime bir Münâzarât!

Neden? Çünkü;

 1911’in başlarında neşredilen Münâzarât’ta, hürriyet, meşrûtiyet ve istibdadın (diktatörlüğün) tarifi, mahiyeti ve neticeleri;
 Kalkınmamışlığın sebepleri ve çareleri;
 Fikir hürriyeti ve meşveretin ehemmiyeti;
 Hürriyet ve meşveret ruhunu tehdit eden unsur ve saiklerin mahiyeti ve yol açtığı zararlar;

 Millet iradesinin hâkimiyeti (bizde bir dindar zihniyet millet iradesini de hâlâ kabul etmiyor. Zira, “Hâkimiyet Allah’ındır” diyor. Halbuki, hakikî Âlim Allah’tır, ama insanlara da “âlim” dediğimiz gibi, Hâkim-i Mutlak Allah, Mürîd-i Mutlak olan Allah, bu sıfatlarının anlaşılabilmesi ve hem de imtihan olabilmemiz için bize bir “cüz’i hakimiyet ve irade” vermiştir.)

 İhtilâlci, darbeci zihniyetin yanlışlığı ve tehlikesi;
 Devlet-millet kaynaşmasının temini için gerekli şart ve esaslar;
 İslâm dünyasının ancak hürriyet ve meşveret esaslarıyla terakki edebileceği…
 Türk, Arap ve Kürt milletlerini bir ve beraber olmaya mecbur kılan zaruretler;
 Eğitimin ehemmiyeti…

l Cehalet, ihtilâf ve zarurete karşı marifet, san’at ve ittifak gibi enteresan fikirleri ihtiva ediyor Münâzarât. Ve bu fikirlerin aklî, mantıkî, ilmî, vicdanî izahları yapılarak talim ediliyor.

Ama, tabiî ki, Mısırlılardan ve İhvan-ı Müslimin’den önce Türkiye’ye, bütün cemaatlere ve Nur hareketi içinde olanlara lâzım Münâzarât.

Silâh’tan önce Arapça Münâzarât’tan yüz binlerce göndermek lâzım Mısır’a, İhvan-ı Müslimîn’e, Suriye’ye…

İmanî, ahlâkî, sosyal ve siyasî bütün problemlerin çözümü Risale-i Nur’da, Münâzarât’ta, Bediüzzaman’da.

Derin güçlerin, menfaat şebekelerinin, dış mihrakların, siyaseti kurgulayan mahfillerin getirdikleri çözümler akîm, sonuçsuz, hatta bir oyalamaca, boyalamacadan ibaret olduğu mükerreren ve apaçık görülmedi mi?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*