Her şeyi duygu taşır, her şey duygu taşır

Her şeyin duyguya dokunan bir tarafı vardır.

Duygusuz ne bir adım atılır, ne de bir nefes alınır.

Yaşamak isteği bile bir duyguya dokunur.

Bir ağ gibi hayatımızın her anını örmüştür duygular.

 

Sevgi, şefkat, vefa, merhamet, sabır; keder, acı, nefret, intikam hepsi duygu etrafında gelişiyor.

Yani içinde duygu olmayan hiçbir şey yok gibi.

Duygusuzluk da duygu yoksunluğunun sonucu. Yani boşluk yok, anlamlı olanlar yoksa, anlamsızlar olacak demektir.

Kâinatın yaratılışı sevgi üzerine ise, duygusuzluk diye bir şey yoktur. O maya her şeyi sarmıştır.

Duygu anlamdır.

Onun için duygusuz bir bakış anlamsızdır.

İçinde duygu olmayan bir kelime, anlamsızdır.

Duygu olmaksızın bir yerlere gitmek, bir şeyler konuşmak, bir şeyler yapmak imkânsızdır. Her şeyi duygu taşır, her şey duygu taşır. Her şey dönüp dolaşıyor bir şekilde duygu etrafında gelişiyor.

Ham düşünceyi, duygu olgunlaştırıyor.

Ham davranışları duygu şekillendiriyor.

Duygu, cansız cisimlere şekil veriyor, hayat veriyor.

Hasılı duygu Yaratıcının Kendinden insana sunduğudur.

**

Eğitim sisteminin ıskaladığı en büyük gerçektir, duygu.

Okul öncelerinden başlayıp, ta üniversite sıralarına kadar süren eğitim serüvenimiz, ne acı ki ‘duygusuz’dur.

Duyguyu eğiten, ortaya çıkaran bir dersimiz yok.

Duygu eğitimi diye bir şeyler duymadan mezun olan nice öğrenciler oldu.

Duyguları eğitilmeden ellerine silâh verilen nice güvenlikçilerimiz oldu.

Onun için eli silâhlı, ama duygusu yontulmamış sureten insanlar, korumakla görevli olduğu nice köylerin, köylülerin canlarına okudular.

Sureten insanlar, bir kocaman hayatı siret olarak canavarca yaşadılar ve yaşattılar insanlara.

Duygu eğitimi görmeden, duygulara dokunan öğretmenlerimiz, duygusuz dokunuşlarla nicelerin hayatını kararttılar.

Duygu işlemesini bilmeden evlenen nice gencimiz, dünyaya gelen misafirlerine nice acı, duygusuz dokunuşlar yaptı, onların hayatlarına duygusuzluğu kattı.

İnsanla muhatap olanlara, olacaklara nasıl duygu kontrolü yapılmaz, nasıl onlar eğitilmeden çıkıveriyorlar insanların karşılarına, bu şaşkınlık verici…

Onun için insanlar cumhurbaşkanı oldu, başbakan oldu, bakan oldu, general oldu, öğretmen oldu, doktor oldu, patron oldu, zengin oldu, baba oldu, anne oldu, oldu, oldu, oldular…Ama bir şey olamadılar.

Duygu dolu insanlar, duygu yüklü insanlar olamadılar.

Onun için de hak, hukuk, adalet görmediler incittiler, ağlattılar, dağıttılar.

Duygu ayarı, duygu freni, duygu dengesi olmadan, insanlara yüklenen bütün güçler insanı mutlu etmedi.

Fizyoloji eğitildi, uyarıldı, ama psikoloji ihmal edildi. Onun için de psikoloji fizyolojiyi de yok etti.

**

Eğitim sistemimiz duyguyu keşfetmelidir.

İnsanların iç dünyalarındaki duygu paketçikleri, kilitli bir hazine gibi açılacağı günü bekliyor.

Her biri açılsa, hayat, hem o paketçikleri taşıyanlar için ve hem de onlarla yaşayanlar için ne de güzel olacak.

İnsanın duyguları eğitilmeden mutluluk olmayacak. Sevgi eğitimi, merhamet eğitimi, vefa eğitimi, şefkat eğitimi, sabır eğitimi, duâ eğitimi, tahammül eğitimi, öfke eğitimi…

İşte insan, eğitildiği kadar insandır.

Bir gün eğitim size şöyle seslenecek; vefa dersine hoş geldiniz.

Merhamet eğitimine hoş geldiniz. Şefkat eğitimine hoş geldiniz.

Vicdan eğitimine hoş geldiniz.

Hayali bile güzel.

Kimin bu güç kaynaklarına ihtiyacı yok ki.

Bu eğitimleri biz insanlar olarak sadece eğitimden beklersek, çok bekleriz.

Buna hemen başlamalıyız.

Sevgi potansiyelimizi arttırmak, dizginlemek biraz olsun öfkemizi, anlık tepkilerden uzak tutmak kendimizi, ‘hasbünellah’ diyebilmek, ‘vardır bir hayır’deyivermek çok anlamlı.

O zaman bireysel olarak diz çökmeli kitapların önünde.

Diz çökmeli, âlimlerin derslerinde.

Diz çökmeli, yaşı/yaşadıkları büyüklerin önünde.

Ve diz çökmeli, duyguyu hayata katan, şefkati insana bağışlayan yüce Kudretin önünde.

**

Duyguyu keşfetmeliyiz.

Evde, okulda, iş yerlerinde ve hayatın her yerinde o var.

Duygu ile daha yakından tanışmalıyız.

Duygumuzu büyütmeliyiz.

Olgunlaştırmalıyız.

O olgunlaştıkça, biz de olgunlaşacağız.

Çünkü biz taşıdığımız duyguyuz.

Evet, her şeyi duygu taşır, her şey duygu taşır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*