Herkese mesaj

Risale-i Nur Enstitüsünün düzenlediği “İnsanlık ve Dünya Barışı İçin Said Nursî’nin Milliyet Anlayışı” başlıklı 8. Risale-i Nur Kongre’sinin kapanış paneli Pazar (31 Mart 2013) günü İstanbul Sütlüce’deki Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Panel öncesinde, Cumartesi başlayan ve Pazar günü öğleden önce neticelenen “masa çalışmaları”nın da sonuç bildirileri kamuoyu ile paylaşıldı. 5 ayrı masada bir araya gelen uzmanlar ortak birer ‘deklarasyon’ hazırlamış. Her “masa”nın 10 madde ile özetlenen tesbitleri aslında herkesin isitifade edilebileceği mesajları içeriyordu.

Bilindiği üzere Mart ayının son günleri, Risale-i Nur Talebelerinin öncülüğünde “Bediüzzaman Haftası” olarak değerlendiriliyor. Bu vesile ile Türkiye’nin hemen her ilinde ve ilçesinde “Bediüzzaman’ı anma ve anlama” toplantıları yapılıyor. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’ndeki toplantı da bu cümleden yapılan bir toplantı oldu.

İstanbul ve çevre illerden gelen okuyucularımızın şahitlik ettiği bu toplantıda dile getirilen önemli tesbitlerden biri de, Türkiye’nin önünde duran anayasa meselesiyle ilgili onanıydı. “Yeni Anayasada ‘Atatürk milliyetçiliği’ yer almasın” teklifi, bakalım Türkiye’yi idare edenlerce nasıl karşılanacak?

Bu ve benzeri çalışmalar vesilesiyle Risale-i Nu daha fazla biliniyor. Aynı zamanda bu eserlerin müellifi Bediüzzaman da daha bir dikkatle araştırılıyor. Ancak bu çalışmaların yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Ülkemizin çok ciddi sosyal problemleri var ve bu problemlerin çareleri de Risale-i Nu eserlerinde yer alıyor. Çareler Risale-i Nur’da varken, bu eserlere bigane kalmak, var olan çareleri sunmamak ve hayali çareler aramak bu memlekete yapılan en büyük haksızlıklardan biridir.

Nedir Türkiye’nin problemleri? Terördür, ırkçılıktır, cehalettir, fakirliktir, ihtilaftır, ‘ihlas’sızlıktır, ittihadsızlıktır, ailelerin parçalanmasıdır, eğitimin eğitmemesidir, cezaevlerinin ıslahhane olmaktan çıksasıdır, baskıdır, zulümdür vesairedir. Risale-i Nur eserleri, bu problemlerin tamamına Kur’an eczahanesinden aldığı çareleri sunmaktadır. Bunları ifade etmek ‘slogan’ olarak görülmemeli. Mesela, en büyük problemlerden cehalet ve istibdat karşısında Risale-i Nurun duruşunu yok saymak mümkün olabilir mi? “Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz” diyen Bediüzzaman’ın çağrısına nasılk kulat tıkanabilir?

Aynı zamanda, istibdat karşısında şu tavrı nasıl örnek alınmaz: “Meşrû, hakikî meşrûtiyetin müsemmasına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, meşrûtiyet libası giysin ve ismini taksın; rast gelsem sille vuracağım.” (Divan-ı Harb-i Örfî, ss. 39)

Bilmana tekrarlamakta fayda var: İstibdat, baskı rejimi ne şekilde olursa olsun, meşrûtiyet ve demokrasi elbisesini, kisvesini giyip gelse yine onu teşhis eder, tesbit eder ve sillemi, tokatımı vururum!

Aynı zamanda, Bediüzzaman’ın şu tesbiti de çok güncel: “Evet, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.” (Bilmana: Bir millet cahil olup, hakkını, hukunu bilmez ve aramazsa; dindar yöneticiler dahi kendi tepesinde baskıcı, zorba olabir. ‘Bu dindardır, baskı yapmaz, zorba olmaz’ diyerek hak aramaktan vazgeçilmemeli.) (Münazarat, İfâde-i Merâm ve Uzunca Bir Mâzeret. s. 28)

Kongrenin sonuçları bir panelle değerlendirilirken, Said Nursi’nin Milliyetçilik anlayışı da müzakere edildi. Avukat Kadir Akbaş’ın yöneticiliğini yaptığı panele Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Recep Şentürk ve gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz konuşmacı olarak katıldı.

Bu vesile ile Risale-i Nur Enstitüsü’nü ve kongreye katılarak önemli tesbitleri kamuoyu gündemine taşıyan katılımcılara teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*