Hizmette 44. yıl

Yaşımız ilerledikçe zamanın akışı da hızlanıyor ve ard arda gelen seneler birbirine eklenip geride kaldıkça, bunu çok daha belirgin bir şekilde anlayıp hissedebiliyoruz.

İşte 43. kuruluş yıldönümümüzün üzerinden de kos koca bir yıl geçmiş, ama daha dün gibi…

Aynı şey önceki yıldönümleri için de geçerli.

21 Şubat 1970’te doğan Yeni Asya, bugün 44 yaşında. Geride kalan 43 yıla neler sığdı; kimler geldi, kimler geçti? Zübeyir Gündüzalp’in manevî mimarı olduğu bu nurlu misyon, hangi zorluk, engel ve badireleri atlatarak bugünlere ulaştı?

Bediüzzaman’ın 1940’lı yıllarda Emirdağ mektuplarından birinde dile getirdiği “Risale-i Nur’u matbuat lisanıyla konuşturmak” idealini gerçekleştirmek Yeni Asya emektarlarına nasip oldu.

Tabiî, risalelerin önce teksir makinasıyla çoğaltılıp ardından matbaalarda basılması hamlelerine imza atan Nur kahramanlarından sonra…

Keza risale eksenli periyodik yayıncılık alanında Yeni Asya’nın öncüleri konumundaki İhlas, Uhuvvet, Zülfikar, İttihad kadrolarının ardından…

Ki Yeni Asya’yı kuranlar da o kadrolardı.

O hakikat kahramanlarından, geride kalan 43 yıl içinde rahmet-i Rahman’a kavuşanları hayırlar ve dualarla yad ediyor; hayatta olanlara da ihlas ve istikamet çizgisinde hayırlı ömürler diliyoruz.

Dile kolay; tam 43 sene. Hele ahirzaman ortamında, manevî cihadın en şiddetli şekilde cereyan ettiği Türkiye şartlarında bu 43 yıllık yürüyüşü “tavizsiz istikrar çizgisi”nde, hiçbir sapma ve inhirafa meydan vermeden devam ettirip 44. yıla erişebilmek, Allah’ın inayeti ve ihlas sırrından başka birşeyle izahı mümkün olmayan bir sonuç.

Maddî şartlar ve sebepler zaviyesinden bakıldığında bugün Yeni Asya diye bir gazetenin var olmaması gerekirdi. Çünkü hem hiçbir zaman eksik olmayan imkânsızlıklar; hem de dış ve iç kaynaklı zorluk, engelleme ve fitneler, böyle bir gazeteye hiçbir şekilde hayat hakkı tanımıyor.

Ama bütün bunlara rağmen 2013 Türkiye’sinde Yeni Asya, 43 yıllık şerefli bir maziyi arkasına alarak yola devam edebiliyorsa, bunun sırrı, gücünü Kur’ân’ın bu çağa dersi ve mesajı niteliğindeki Risale-i Nur’un hakikatlerinden ve bunlara dayalı şahs-ı manevînin ihlasından alıyor olması.

43 yıl boyunca farklı mahfillerce hazırlanıp gündeme getirilen maksatlı ve güdümlü projelerin hiçbirinde Yeni Asya’nın kullanılamayışının, istismar ve alet edilemeyişinin sırrı da burada.

Çünkü Yeni Asya, “Kâinatta en yüksek hakikat olan iman, yerdeki cereyanlara alet edilemez” diyen Risale-i Nur’un medyadaki dili olma misyonu ile yola çıktı ve o hassasiyetle yoluna devam ediyor.

Yeni Asya’nın verdiği hizmeti en iyi ifade eden tesbit, çok ağır ve yoğun baskılara maruz kaldığı 28 Şubat sürecinde kurulan BÇG’nin bir raporunda şöyle dile getirilmiş: “Yeni Asya, Said Nursî’nin vefatından sonra Risale-i Nur’u geniş kitlelere yaydı.”

Gazete, dergi, kitap, kaset, radyo, internet, çizgi… Eskiden matbuat, şimdi medya olarak ifade edilen kavramın içinde ne varsa, imkânlar ölçüsünde tümünü bu hedef için değerlendirme gayretleri, inşaallah kıyamete kadar devam edecek.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*