Hollanda’da İslâmî hayat

“Aklın yolu birdir” derler ve münevver insanlar bunda birleşirler. Çünkü; Kur’ân’daki âyetler, Efendimizin (asm) hadis-i şerifleri ve başta Hz. Bediüzzaman olmak üzere onların yorumcusu ve tefsircileri, Avrupa ve Batı dünyasında kıyametten önce birçok izm’in silineceği, tamir edileceği ve İslâmın hakim ve hükümran olacağını buyurmuşlar. Bunun dışında, taa Amerika’dan Avrupa’ya bakan Hıristiyan münevverlerden New York Üniversitesi tarih profesörü Niall Ferguson’un, New York Times gazetesinin bir nüshasında1 “2050 yılında Avrupa Müslümanlaşacak” beyanları… Bu makalemde bu iki pencereye Hollanda’daki müşahedeleri kaydetmek ve tarih düşürmek istiyorum.

Rahmetli babamdan dinlediklerimden bir tanesi: Büyük Üstad Bediüzzaman Hazretleri 1900’lü yılların başlarında, Şark’ın büyük ihtiyaçları için gittiği İstanbul’dan Van’a dönüşünde, bizim köye de geldi ve kayınpederimin büyük çadırında sordular: “Seyda, kurban! Bize ne getirmişen Dersaadet’ten?” Üstad cevaben: “Ben size müjde getirmişim, kulaklarınızı açın ve iyi dinleyin” diye o haşin ve heybetli konuşmalarını yapmışlardı ve bizde kalırdı. Bu itibarla biz de bu babda ve Hz. Üstada tâbi olarak Avrupa’nın, Hollanda’nın müjde bahçelerinden, ümit fidanlarından bahsetmek istiyoruz.

Türkiye’nin bağrından, şarkın yaylalarından 40 yıl önce Hollanda’ya giden ve alın teri, bilek gücü ve göz nuru ile ayakta ve hayatta kalan ve işçilikten işyeri açmaya kadar yükselen ve kazançlarını oralardaki İslâmî hayır müesseselerine, cami, dershane ve medreselere sarf eden ve Türkiye’deki İslâmî yaşantıları oralarda da yaşayıp hâkim kılmayan çalışan bahtiyarlar, cengâverler ve mücahitler silsilesinden, başta Odabaş ailesi ve Koç aileleri, Hollanda doğumlu, fakat münevver gençler hâline gelen evlâtlarının nikâhlarını ve düğünlerini icra ve deruhte ederler bin kişilik Lahey–Zichtenburg dev salonda…

Bu görkemli bin kişilik salona bizleri Mevlânâ diyarından “Aile Hayatı ve Hz. Peygamber (asm)” başlıklı bir konferans vermemiz ve gönül tellerine vurmamız için çağırmışlar. Bizler de kendi üslup ve şivemizle, İslâm ile batıyı, Asr-ı Saadet ile çağımızı ve dün ile bugünü ve Avrupa’nın münevver insanlarının İslâmiyet hakkındaki müsbet intibalarını ve beyanlarını ve ilk “insan ve kadın haklarını” Hz. Peygamber Efendimizin (asm) en cebbar bir dönemde hayata hakim kıldığını müşahhas örnekler ve suâl-cevap sadedinde dile getirmeye gayret ve azim gösterdik.

Burada dikkatimi celbeden, makalemin ser levhasında işaret ettiğim gibi, Hollanda’da İslâmî yaşantı büyük merhaleler kat etmiş ve yukarıdaki âyet ve hadisler tecellî etmiş ve Batı dünyasının fikir adamlarının tesbitiyle de hayata geçmektedir. Kıyamet kopmadan önce bu İslâmî fütuhatlar görülecektir ve görülmektedir inşaallah, işaretler bütün haşmetiyle ortadadır. Bizim düğünlere, bizim konferanslardaki ahenklere, muhabbetlere, giyim ve kuşamlara da bakarak gıpta etmektedirler. Yaşayanlar yaşatacaklardır inşaallah.

Yukarıdaki ser levhayı teyid eden diğer konferanslarıma, Hıristiyan yetkililerin de iştirak ettiği, organizatör Sn. Yadin Karabulut Beyin deruhte ettiği Lahey Coburlular Vakıf ve Derneğinde “Uhuvvet (Kardeşlik)” başlıklı ve uluslar arası üne sahip Dialooghuis Derneği’nde ise “İnsan ve İnsanın Mahiyeti” başlıklı verdiğimiz konferanslarda da gördük ki; İslâmiyet bir çok manada buralarda görülmektedir. Ayrıca bütün konuştuğum yerlerde kendilerinin bir takdir-i İlâhî olarak buralarda manen ve maddeten vazifeli olduklarını, yüksek sesle ve müjdelerle haykırmışımdır.

Gürsel ve Nusret Ağabeylerimize, Yadin ve Ender Beylere, Ali Hocamıza, Prof. Akgündüz Hocamıza, Rıza Deniz Beye ve diğer can dostlarına,  lhanlara, Nur Muhammedlere kadar şükranlarımı sunarken, damadımız Tarık ve eşine iki cihan saadetini niyaz ediyorum.

Dipnot:
1- New York Times gazetesi, 2004.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*