Hoşgeldin Ramazan

Image
Sabah namazından camiden birlikte çıkıp yürürken, “ – Ramazan yakın mı?” diye soran Şakir Ağa’ya latife olsun diye, bizimle birlikte fakat biraz önümüzden giden Ramazan Efendi’yi kastederek; “ – Bir metre ilerimizde..” dedim.

Şaka bir yana, güneş takviminde her yıl on gün kadar daha önce gelerek  mevsimleri, ayları ve günleri muntazaman ziyaret eden “Onbir ayın sultanı”nın bu yıl da bizi ziyaretiyle şereflendirmesi çok yakında ve inşaAllah Eylülün ilk gününde olacak. Ramazan ayının yakınlığını bilmek, mahalle komşusu Ramazan Efendinin yakınlığını bilmekten çok daha farklı, mühim ve faydalıdır. Bize çok kıymetli manevî hediyelerle gelecek bu “Sultan”ın bir ay sürecek bu ziyaretini heyecanla beklemeli; ona  ve getireceği çok kıymetli manevî hediyelere lâyık bir karşılamada ve ağırlamada bulunmalıyız.
Ramazan-ı Şerifin pek çok hikmetleri vardır. Ramazan-ı Şerifteki oruç, İslâmın beş esasının en önde gelenlerindendir. Hem İslâmın işaretlerinin en büyüklerindendir. Ramazan orucunda, insanı Cenâb-ı Hakkın nimetlerine şükür, içtimaî vazifelerini yapmağa davet, dünyada âhireti kazandıracak bir ticarete teşvik, bir nevi perhize alıştırmak, riyazete çalıştırmak, onun nefsinin mevhum rubûbiyetini kırmak, ahlâkını güzelleştirmek ve serkeşâne muamelelerden vazgeçirmek, ona emir dinlemeyi öğretmek, sabır ve tahammülü yaşatmak, Allah’a (c.c.) karşı aczini göstermekle ubudiyetini bildirmek cihetleri vardır.
Her yıl “Onbir ayın sultanı Ramazan”ın bizi bir aylık bu ziyareti; düşünce, his, geçmişte yaşananlar, hatıralar vd bakımlarından, onun kıymetini bilen ve ona hürmeti olanlarda diğer aylardakine nispeten çok farklı, fevkalade  anlar yaşatır. Ramazanın gelişinin bana takdir ve tebrik hislerimle hatırlattıklarından biri de, devlet hastanelerimizden birinde mütehassıs doktor olan bir arkadaşımın yıllık iznini daima Ramazan ayı içinde kullanmasıdır.
Bazı meslektaşları, her sene yazın ortasında yıllık izinlerini geçirdikleri sahillerdeki turistik yerlerde, ilaveten sahte raporlar alarak izinlerini uzatıp, ülkenin çeşitli yerlerinde görev yerlerindeki hastanelerde vatandaşlar kendilerinden sağlık hizmeti bekleyedursun, onlar yasadışı bir şekilde turizm hekimliği ve “turist kazıkçılığı” yaparken; yaz-kış hangi mevsimde olursa olsun, yıllık iznini daima Ramazan ayında kullanan bu mütehassıs doktorun bu tercihinin sebebi, merak edilmeğe ve üzerinde ciddiyetle düşünülmeğe değerdir. Herhalde o, Ramazan ayının kıymetini bilip bu kıymetli ayı mümkün olduğu kadar ona lâyık iyi bir şekilde değerlendirebilmek için, diğer bütün dünyevî iş ve meşgalelerinden en fazla uzaklaşabileceği yıllık  izin zamanını, ağırlıklı olarak bu mevzuda kullanmağa çalışmaktadır.
Ramazan ayının ehemmiyetini  araştırıp öğrenenler, bu tercihin izahını da bulurlar. Kur’ân-ı Kerîm’in Ramazan ayının ehemmiyetinden bahseden: “O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren apaçık delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’an, o ayda indirilmiştir.”(Bakara Sûresi, 185)  âyeti ve bu âyetin tefsirleri bize bu mevzuda ışık tutabilir. Kur’an tefsiri mühim bir ilimdir ve her ilim gibi onun da bir lisanı vardır. Tefsirlerde yer alan bazı cümlelerin bir günlük gazete yazısı kadar kolay anlaşılamayışı, bizi bunları anlamak için gayret göstermekten alıkoymamalıdır. Eline bir define haritası geçiren bir insan, bu haritadaki şifreleri çözebilmek için ne kadar çok gayret gösterir. Halbuki, öyle define haritalarının gerçek bir defineyi göstermemesi ve sahte olması, büyük bir ihtimal dahilindedir. Bir Müslümanın, Kur’an-ı Kerîm’in Allah (c.c.) kelamı olduğuna inanmasına rağmen, ondaki dünya defineleriyle kıyaslanmayacak derecede büyük, hakikî  ve daimî manevî definelerin yolunu bulabilmek için, onu açıklayan tefsirleri okuyup anlamağa çalışmaması; bu hususta tembellik, tenperverlik  ve ihmalkârlık göstermesi, çok büyük bir tezat değil midir? O halde, Ramazan ayının fazileti  ve Ramazan orucu ile ilgili, hakikî, manevî, büyük ve ebedî bir definenin haritası gibi olan gelecek cümleleri de, ilk anda tam anlayamasak bile, lügata bakarak, sorarak, anlayabilmenin çarelerine başvurarak, anlaşılmaları için lâyık oldukları gayreti gösterelim ve “Onbir ayın sultanı Ramazan ayı”nı karşılamağa hazırlanalım:
“Kur’ân-ı Hakîm, madem şehr-i Ramazanda nüzûl etmiş, o Kur’ân’ın zaman-ı nüzûlünü istihzâr ile, o semavî hitâbı hüsn-ü istikbâl etmek için, Ramazan-ı Şerifte nefsin hâcat-ı süfliyesinden ve malâyâniyât hâlâttan tecerrüd; ve ekl ve şürbün terkiyle melekiyet vaziyetine benzemek; ve bir sûrette Kur’ân’ı yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek; ve ondaki hitâbât-ı İlâhiyeyi güyâ geldiği ân-ı nüzûlünde dinlemek; ve o hitâbı, Resûlü Ekrem’den (a.s.m.) işitiyor gibi dinlemek, belki Hazret-i Cebrâil’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi bir kudsî hâlete mahzar olur. Ve kendisi tercümanlık edip, başkasına dinlettirmek ve Kur’an’ın hikmet-i nüzûlünü bir derece göstermektir.
Evet, Ramazan-Şerifte, güya âlem-i İslâm bir mescid hükmüne geçiyor. Öyle bir mescid ki, milyonlarla hâfızlar, o mescid-i ekberin köşelerinde, o Kur’ân’ı, o hitâb-ı semâvîyi arzlılara işittiriyorlar.”
“Ramazan-ı Şerifte sevâb-ı a’mâl bire bindir. Kur’an-ı Hakîm’in, nass-ı hadîs ile, her bir harfinin on sevabı var, on hasene sayılır, on meyve-i cennet getirir. Ramazan-ı Şerifte her bir harfin on değil, bin ve Âyetü’l-Kürsî gibi âyetlerin her bir harfi binler ve Ramazan-ı Şerîfin Cuma’larında daha ziyâdedir. Ve Leyle-i Kadir’de otuz bin hasene sayılır.
Evet, her bir harfi otuz bin bâkî meyveler veren Kur’ân-ı Hakîm, öyle bir nûrânî şecere-i Tûbâ hükmüne geçiyor ki, milyonlarla  o bâkî meyveleri Ramazan-ı Şerifte mü’minlere kazandırır.
İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki, bu hurufâtın kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette olduğunu anla.
İşte, Ramazan-ı Şerif âdetâ bir âhiret ticareti için gayet kârlı bir meşher, bir pazardır; ve uhrevî hâsılât için, gayet münbit bir zemindir; ve neşv-ü nemâ-i a’mâl için, bahardaki mâ-i Nisandır; saltanât-ı Rubûbiyet-i İlâhiyeye karşı ubûdiyet-i beşeriyenin resm-i geçit yapmasına en parlak, kudsî bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan, yemek, içmek gibi, nefsin gafletle hayvânî hâcâtına ve mâlâyânî ve hevâperestâne müştehiyâta girmemek için, oruçla mükellef olmuş. Güyâ muvakkaten hayvâniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine, veyahut âhiret ticaretine girdiği için, dünyevî ticaretini muvakkaten bırakmakla, uhrevî bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek, savmı ile, Samediyete bir nevi âyinedarlık   etmektir.
Evet, Ramazan-ı Şerif bu fânî dünyada, fânî ömür içinde ve kısa bir hayatta bâkî bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır.
Evet, bir tek Ramazan, seksen sene bir ömür semerâtını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur’an ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i katıadır.” (Risale-i Nur Külliyâtı, Ramazan Risalesi)
Allah (c.c.) kelâmı Kur’an’daki ve onun tefsirlerindeki Ramazan ayının kıymet ve ehemmiyetine dair söylenenler,  o  doktor arkadaşımın  yıllık iznini kullanma şekliyle alâkalı tercihine açıklık getirmiyor mu? Bundan, “Müslüman tüm memurlar yıllık izinlerini Ramazan ayında kullanmalıdır” hükmünü çıkarmıyoruz, zaten pratikte de bunun çeşitli manileri vardır; fakat Ramazan ayının kıymetini bilip onu ihya ile çok kârlı bir âhiret ticareti yapabilmek ve onu  azamî şekilde değerlendirebilmek için, herkesin kendi durumuna göre bir plan ve program yapmasının faydasına ve lüzumuna dikkati çekmek istiyoruz.
En büyük camilerimizin minareleri arasına “HOŞ GELDİN RAMAZAN” yazılı, ışıklı mahyalar gerilmesi, asırlardır gelenek halinde devam etmektedir. Ramazan “HOŞ GELİR”; mühim olan bizim onu hoş karşılayabilmemiz, o bir ay sonra bizi bırakıp giderken elimizin boş kalmayışıdır. Peygamberimiz’in (s.a.s) bir Cuma hutbesi için çıktığı üç basamaklı minberinin her bir basamağında “Amin.” dediği Cebrâil (a.s.)’ın üç duasından biri de, Ramazan-ı Şerife eriştikleri halde kendilerini affettirmeye çalışmayanlara bedduadır. Allah bizi bu bedduaya müstahak olanlardan değil; Ramazan ayının kıymetini bilip onu lâyıkı şekilde ihya etmeğe çalışanlardan eylesin. Ramazanınız şimdiden mübarek olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*