Hür Adam’a sahip çık(a)mamak

Image
Tanrısever’in son sinema çalışması fikir mahfillerinde ve bilhassa Türk fikir dünyasında tsunami etkisi yapmış görünüyor. Bediüzzaman’ı 1924’lerden başlayarak meçhuliyet çölüne gömmek isteyenler aynı rolü oynaya dursunlar. Tarihten bîhaber görünen Kemalist çevrelere dokunulduğunda, onların nasıl saldırganlaştıklarını hayretle müşahede ediyoruz.

Seksen küsûr seneden beri Cumhuriyete hanedan refleksiyle sahip çıkanların; hem Bediüzzaman’a, hem Osmanlı’ya ve hem de Anadolu Müslümanlarına çektirdikleri eziyetleri bilenler Hür Adam’a bigâne kalmaya çalışanların halet-i ruhiyelerini az-çok biliyorlar.

Bediüzzaman’ın yeniden ortaya koyduğu Kur’ânî fikirlerden dolayı, onun Kemalizmin birinci derecedeki muhalefeti kabul edenler. Hür Adam’a sahip çıkmamak; hatta ekranlarını seküler mabetlerdeki sinemalarının kapılarını Hür Adam seyircisine açmamakta kendilerince haklıdırlar. Zira onlar, Bediüzzaman başta olmak üzere seksen-seksenbeş senedir Kemalizm adına Türkiye’deki insanlara çektirilen işkencelerden rahatsız olmadıkları gibi, taraftarlık damarlarını tatmin eden zalimlerden de memnundurlar.

İş adamı M. Tanrısever’in filmi Türkiye’deki sosyal ve ideolojik kategorizeyi tekrar gündeme taşıyor.
Kemalizm, Marksizm ve Türk ırkçılığı cenahında yer alanların tepkilerini, bilgiden yoksun iftira dolu makalelerini ve yer yer cehalet ve basitliklerini köşelerine taşıyan yazılarını görüp okudukça kavganın boyutlarını biraz daha anlamaya çalışıyoruz.

ANLAYAMADIKLARIMIZ…

Sol cenah diyebileceğimiz Said Nursî karşıtlarının tavırlarının anlaşılırlığına mukabil, anlaşılamayan duruşlar da var… Yalnızca biz değil, filmin yönetmeni de kanaatimizce tam anlayamadı. Selânik Hanedanı’nın 31 Mart ihtilâliyle Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetle birlikte Kemalizm adına çevrilen entrikaların neticesinde gerçekleşen askerî ihtilâllerle milletimizin arasına attığı tefrika, saldığı korkuyu anlamak hakikaten kolay değildi. Milletin gözü öyle korkmuş ki…
İnsan canavarlaştığı zaman, zulümde hayvanları kat kat aşabildiğinden, insanın hemcinsinden korkması başka korkularla karşılaştırılmayacak kadar derin, kalıcı ve izalesi güç bir korkudur.

Dindar kimliklere sahip siyasetçilerin, STK’ların ve hatta efkâr-ı ammede Nurcu bilinen bazı cemaatlerin Hür Adam’a alenî arka çıkmalarına, Kemalistlerce oluşturulan atmosfer mani oluyor. Bazılarımız açılımlardan, yeni hürriyetlerden, Ergenekonculuk adı altında açığa çıkarılan ihtilâlcilerden sonra söz konusu korkuyu yersiz bulabilirler. Hür Adam’a korkularından dolayı sahip çıkamayanlar, meselelerin iç yüzünün bilindiği gibi olmadığını söylüyorlar. M. Kemal’le barışmamış hiçbir fert, STK, cemaat veya kurumun rahat yüzü göremeyeceğini ve ellerindeki imkânları kaybederek mahrumiyetlere düşeceklerini iddia ediyorlar. Bu noktada Kemalizmle barışmayı esas kabul edenlerin, çekincelerine hak vermek zorundayız. Ayrıca, Ergenekon dâvâsını gece gündüz medyada, siyasî kulislerde ve hatta kamuoyunda dillendirenlerin, yer yer M. Kemal’e biat mânâsına gelecek yayın, hareket ve icraatları, Kemalizmin Ergenekonculuğun dışında ve hatta onu idare ettiğine inanıyorlar. Türkiye’nin aktüel politikasında, bürokrasisinde ve ordusunda hâlâ kuvvetli görünen Kemalizm ideolojisinin karşısında yer alan Hür Adam’a sahip çıkmak, mezkûr guruplara ve AKP kurmaylarına hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü film mevzuu itibariyle Said Nursî ile M. Kemal’i karşıt iki cephe olarak seyircisine sunuyor.

HÜR  ADAM’A YALNIZCA NURCULAR SAHİP ÇIKMIYOR.

Tanrısever’in filminde özellikle “hürriyet ve adalet” mefhumları öne çıkarılmış. İstibdada karşı ve demokrasiye taraf olanlar Hür Adam’ı alkışlıyorlar. Demokrasinin Türkiye’deki kısmî gelişimini ve Türkiye’nin dış güçlerin oyuncağı haline gelmemesini, Bediüzzaman’ın Türkiye’den çıkmasına ve eserlerini Türk dilinde vermesine bağlayan yüzlerce Türk aydını bu filmden dolayı bilhassa yönetmenini tebrik ediyorlar.
Bediüzzaman’ın düşüncelerini muasır İslâm mütefekkirlerinden farklı oluşunu seslendiren Batı medeniyeti karşısında müdafaa eden Hür Adam’ı kendilerini Nurcu tanımlamayan yazar, akademisyen ve sosyal bilimci çevrelerde de alkışlıyorlar. Asya’nın, İslâmın ve bilhassa Türk milletinin izzetini Avrupa’nın dinsiz feylesoflarını koruyan Risâle-i Nur’a giden yolları Hür Adam geniş kitlelere gösterdiğinden film milletin alâkasını hak ediyor.
Kürtçe’nin Said Nursî filmiyle Türk milletine takdimine şarklıların çok memnun olduklarını düşünüyoruz. Al-i Beyte mensup bir imamın filmi olması hasebiyle, Alevîlerimizin de mutlu olacaklarını ve Bediüzzaman’ın Osmanlı azınlıklarının hak ve hürriyetlerini eserlerinde müdafaasından dolayı; Taşnak, Pontus ve Hınçak gibi emperyalistlere alet olmamış Hıristiyan vatandaşlarımızın da Hür Adam’ı selâmlayacaklarına inanıyoruz.
Hür Adam filmi, Bediüzzaman’ın devletin bazı erkânlarını dinsizliklerine âlet eden komiteleri, Türk devletinden ordusundan, emniyetinden ve yargısından hangi ince ve hassas ölçülerle ayırdığını; askerimize, polisimize ve adalet mensuplarımıza gösterdiği sevgiyi de ortaya çıkardığından, sözkonusu sınıflar da Tanrısever’e müteşekkirdirler.

Korku ve endişelerinden dolayı sayın Tanrısever’in bu güzel çalışmalarına alenî destek olmayanlara da şefkatle yaklaşmamız lâzım. Belki de Hür Adam, milletimizin ruh ve duygularına sinsice geçirilmiş korku kelepçelerini tamamen kırıp-atmaya bir vesile olacaktır.
Hür Adam, hürriyetlerin perdeye bu kadar parlaklıkta ilk akisleriydi… Hürriyet güneşi an be an yükseldiğinden, Tanrısever ehemmiyetsiz tebrik ve tenkitleri bırakıp cihan şümul projelerin başına acilen geçmelidir. İslâm âleminin üzerine gerilmiş siyah çadırları paramparça edecek ve ümitsizliği idama mahkûm edecek yeni çalışmalara…

{mosmodule module=imza-sukru}Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*