Hürriyet, “kuru ekmek bütçesinden” önce gelir

Üstadın çok meşhur bir sözü var:

“Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diye.

“Hürriyet mi, ekmek mi” ikileminde hürriyeti öne alıyor Üstad.

Önce hak, hukuk, adalet, hürriyet diyor.

Böyle denirse…

Sonra zaten ardından ekmek de geliyor.

Bu prensip elbette ki sadece Üstadın şahsına ait bir prensip değil.

Her bir insanı da ilgilendiriyor.

Hatta bütün toplum katmanlarını…

Zira bir toplumda yaşayan her insan bu soruya muhatap aslında.

Yani “Ekmek mi, hürriyet mi?” sorusuna.

İşte böyle bir soruya cevabı da Üstad veriyor, cemiyetin tüm fertlerini ikaz ederek.

Ve manen diyor ki:

“Her insan önce hürriyetine sahip çıkmalı. Adaleti, hakkı, hukuku, insani hürriyetleri önceliğine almalı. İnsana layık ulvi hasletler ve duygular hayatlarında temel prensip olmalı.”

Yoksa önce ekmek derseniz, hem hürriyetiniz gider, hem de ekmeğiniz.

Bakın Avrupa’ya!..

Demokrasiyi, insan hak ve hürriyetlerini, adaleti, hukukun üstünlüğünü ve gerçek demokrasiyi cemiyetleri için olmazsa olmaz bir kural haline getirdiler.

Sonuç?

İşte bu günkü zenginlikleri ortada.

Yani ne kadar hürriyet demişlerse, o kadar ekmek kazanmışlar, refah bulmuşlar.

Ülkemizde de öyle olmadı mı?

Tek parti idaresi tüm hürriyetlere ipotek koymuştu.

Ne oldu sonunda?

Vatandaş ekmeğini de kaybetti.

“Sağır İsmet karnımızdaki açlık gurultusunu duymuyor” diye feryat etti.

Ağır bir açlık ve kıtlık yaşadı.

Tüm bunların baş sebebi ise hak ve hürriyetlerin ihmal edilip, tam bir istibdat rejimi ile cemiyetin baskı alına alınmasıdır, hiç kuşkusuz.

14 Mayısta bu istibdat rejimi yıkıldı.

Sonrasında gelen Demokrat iktidarlar millete az biraz bir nefes aldırdı.

Ve ardından toplumun refah seviyesi hızla yükseldi ve oldukça zenginleşti.

Sebep: Yine “ekmek ve hürriyet” ikileminde gizli.

Çünkü Demokratlar önceliği hak ve hürriyetlere verince arkasından ekmek de geldi.

Bilhassa 1965 sonrası ciddi bir hürriyet ve maddi kalkınma hamlesi yaşandı.

Fazla söze ne hacet: Tarihin şehadeti açık ve net.

Peki günümüzde durum ne?

“Ekmek ve hürriyet sözünün günümüze yansıması nasıl?” derseniz.

Son bütçeye “kuru ekmek bütçesi” ismi verilince daha ne denir bilinmez.

Çünkü:

Manzara pek de iç açıcı görünmüyor.

Yine tek parti devrine benze bir durum yaşanıyor.

Zira mevcut yönetim hep ekmeği önceledi.

Toplumun bir kesimini adeta ekmekle köle gibi kendine bağladı.

Öyle ki, “Bunlar giderse biz aç kalırız” gibi garip bir zihniyetle kendisine verilen ekmek uğruna hürriyetini feda etti, toplumun bazı kesimleri.

Bunca baskı, zulüm ve haksızlığa karşı kuru bir ekmek uğruna sustu, bir şey demedi.

Hatta “Kuru ekmek yiyorlarsa karınları doyuyor diyenlerin” sözlerini de yuttu, kuru ekmek niyetine.

Peki son durum ne?

Görünen o ki ekmek de elden gidiyor. Hiç unutmayın fıtrat yalan söylemez.

Üstad ise fıtri bir hali işte bu sözle ifade ediyor:

“Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diye.

Değerli Dostlar!..

Gelin bu sözden ibret alalım.

Bize kuru ekmeği uzatarak kandırmaya çalışanlara bir tokat atalım.

Atalım ki bu tokadın sesi, “Yeter söz milletindir” sedaları ile şu gök kubbede çınlasın.

Tıpkı 14 Mayısta olduğu gibi.

Ki, tek parti zihniyetinin son kalıntıları da tarihin çöplüğünde yerini alsın.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*