Huzurlu ve mutlu aile reçetesi: İman

Müslümanların büyük bir çoğunluğunun; aile hayatında, eğitim hayatında, hatta Kur’ân kursu, imam-hatip okulu, İlahiyat fakülteleri ve İslâm araştırma merkezlerinde bile birinci sıraya almayıp, ihmal ile en arka sıraya attıkları, hatta kimi yerlerde ilgilenmedikleri en önemli mesele, iman esaslarının talimi, öğrenilmesi, benimsenmesi ve özümsenmesidir.

Halbuki iman; doğumdan ölüme dek, hayatın bütün katmanlarında, adım adım geçerli olan bir hakikattir. Zira, iman esastır, temeldir, köktür, asıldır. Basit bir örnek gibi gelebilir, ama nasıl ki elektrikle çalışan âlet ve makinalar elektriksiz düşünülemez, bir anlam ifade etmezse; insan da imansız düşünülemez. Çünkü insanı insan yapan imandır.

Kimilerinin bu hususta yanlış bir zehaba kapıldıkları ikinci ve önemli bir mesele de, “İnanıyorum, kabul ediyorum” demekle, iman esaslarını, hakikatlerini elde edeceklerini, imanlı olacaklarını zannetmeleridir. Böyle bir anlayış, tıp fakültesine gitmeden, “Ben tıp ilmine inanıyorum, öyle ise doktor olabilirim!” sözüyle eş anlamlıdır!

Oysa iman, anlaşılabilir, öğrenilebilir, tahkik derecesine çıkarılabilir bir hakikattir. Bu da ilim ile, fikir ile, tefekkür ile, gözlem (müşahade) ile, araştırma ile, okuma ile, ibadet ve zikir ile elde edilebilecek bir hakikattir.
«««
Aile hayatında gerçek huzur ve mutluluğu bulabilmemiz için de, eşler ve aile fertleri olarak iman esaslarını özümsemeli ve benimsemeliyiz. Çünkü, imân esasları; gıdadır, kuvvettir, enerjidir, kaynaştırıcıdır; hayata, olaylara objektif ve olumlu bakabilmenin yegâne çaresidir.

Ve iman; eşlerin beraberliğini dünya hayatı ile sınırlı bırakmayıp, ebedî bir dostluk ve arkadaşlığa dönüştürür. (Lem’alar, s. 198.)

Evvelâ; âile hayatı, kadın-erkek karşılıklı muhabbet, hürmet ve merhametle kurulur. (Sözler, s. 313) Saygı, hürmet, merhamet, Allah’ın Rahman, Rahim, Habib, Vedud isimlerinin tecellilerini anlama ve özümseme nisbetinde tezahür eder. Dolayısıyla huzurlu ve mutlu bir âile yuvası, sağlam ve sarsılmaz bir imân ile gerçekleşebilir.

Bu da, bilhassa Allah’a ve Kur’ân’a iman derecesindedir: “Kötülüğe iyiliğin en güzeliyle karşılık ver; bir de bakarsın aranızda düşmanlık bulunan kimse candan dost oluvermiştir.” (Fussilet Sûresi, 34.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*