Hz. Âdem’in (as) kıssasından dersler

Hz. Âdem’in (as) kıssasında bazı ibretler, nasihatler buluyoruz. En önemlileri şunlardır:

Cenâb-ı Allah, Hz. Âdem’i (a.s) yarattı, ruhundan ona üfledi, melekleri ona secde ettirdiğinde ve yeryüzünde onu halife kılmakla bu tür insanı kerem sahibi kılmıştır. Bu üstünlük, Hz. Âdem (a.s) ve onun nesli içindir.

Allah’ın her şeye gücü yeter. Zira Allah, toprak ve çamur gibi küçük bir şeyden büyük ve önemli bir şeyi meydana getirmiştir. Bundan dolayı Hz. Âdem’i (a.s) ilk önce topraktan yaratmış, daha sonra da onu tam bir insan şekline getirmiştir. Bu Allah’ın Hz. Âdem’i yeryüzünde halife kılmaya ehil kılmasındaki hikmetinin ve kudretinin sırlarının dolup taştığını göstermektedir. Bütün eşyaların isimlerini Allah, Hz. Âdem’e (as) öğretmiştir.

İnsanın, şeytanın hilelerine karşı uyanık ve dikkatli olması gerekmektedir. Çünkü şeytan, babamız Hz. Âdem’in (a.s) cennetten çıkmasına sebep olmuştur. Yani şeytanın bize olan düşmanlığı yeni olmayıp eskiden beri süregelen bir olaydır. Allah, şeytanın bu düşmanlığını şöyle haber vermektedir: “Şüphesiz, şeytan, sizin düşmanınızdır. Buna göre siz de onu düşman edinin..” (Fâtır Sûresi, 6) Buna göre iblisin vesveselerine ve fısıltılarına karşı aldanmamamız gerekmektedir. Çünkü iblis, bize karşı kıyamet gününe kadar sürecek bir savaş ilân etmiştir.

İnsan nisyandan alındığı için, nisyana müptelâdır. İnsan, kendisine unutma hâsıl olacak şekilde hata ve günah yapabilir özellikte yaratılmıştır. Çünkü insan, zayıf bir varlıktır. İnsandaki bu zayıflık sebebiyle, Hz. Adem’den (a.s) Allah’ın emrine karşı muhalefet meydana gelmiştir. Bu sebeple Hz. Âdem (a.s), iblisin dâvetine uymuş ve Allah’ın kendisine yaptığı İlâhî emri unutmuştur.

“Günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler—neûzu billâh—mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar.

Evet, günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra, tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.” (Lem’alar, s.15)

İnsan, bir hata işlediğinde ve pişman olacağı bir şey kendisinde hâsıl olduğunda veya elem verici bir günahı işlediğinde, insana gereken Allah’ın rahmetinden ümit kesmemesi ve ümitsizliğe düşmemesidir. Çünkü Allah, böyle bir şey yaptığımızda nasıl tövbe edeceğimizi ve günahlardan nasıl kurtulacağımızı da bize öğretmiştir.

Hayat, bir imtihandır ve dünya ise bir imtihan meydanıdır. Allah’a itaat ve boyun eğmenin ortaya çıkması için Hz. Âdem (a.s), yasak edilen ağaçtan yemek suretiyle yasak bir şey ile imtihan edilmişti. Bundan dolayı da âlemlerin Rabbi olan Allah’a ubudiyetin yani kulluğun gerçekleşmesi için Hz. Âdem’in (a.s) nesli de, emirlerle ve yasaklarla imtihan edilir.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. Allah razı olsun. Faydalı bir makale. Lemalar s 15 ilk defa okudum. Hakikaten durumu çok iyi tesbit etmiş mübarek. Allah Ondan razı olsun.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*