Hz. Yunus’un (as) duâsı ve harika kurtuluşu

Hz. Yunus (as), nüfusu yüz bini aşkın bir şehrin halkına imana dâvet edici ve uyarıcı bir peygamber olarak gönderilmişti. Bu husus Kur’ân’da meâlen şöyle anlatılır: “Ve onu yüz bin insana, ya da daha fazla olanlara peygamber gönderdik.” (Saffat, Suresi, 147)

Rivayetlere göre bu şehir, Dicle’nin kenarındaki bugünkü Musul olan Ninova’dır.

Yûnus (as) otuz üç yıl insanları imana davet eder. Ne var ki, yalnızca iki kişi ona imân eder. (İbn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360; Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152). Bu durum onu kızdırır: “Zünnûn (Yûnus)’a gelince, o, öfkeli bir halde geçip gitmişti. Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti.” (Enbiyâ Sûresi, 87).

Ninova’dan ayrılmak için bir gemiye binmişti. Gemi batmaya yüz tutunca, hafiflemesi için yolculardan birisinin atılması gerekiyordu. Kur’a ile belirlenen kişi Hz. Yûnus (as) oldu. Bu durum Kur’ân’da söyle haber verilmiştir: “Gemide onlarla karşılıklı kur’a çektiler de yenilenlerden oldu” (Saffat Sûresi, 141).

Suya atıldı ve işin daha da acı yönü, Yunus (as) denize atıldıktan sonra bir balık onu yuttu. (Saffat Sûresi, 142).

Evet, Hz. Yunus (as) denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette. (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 12.)

Karanlıklar içinde niyaz etti: “Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ Sûresi: 87.)

İşte, Hz. Yunus İbni Mettâ’nın (as) münâcâtı, en azîm bir münâcattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duâdır. Ve bu münâcâtı, ona sür’aten vasıta-i necat olmuştur. (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 12.)

Yunus’u (as) kurtaran sebep Kur’ân’da bize ders verilerek şöyle anlatılır:

“Biz de onun duâsını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, insanları böyle kurtarırız.” (Enbiyâ Sâresi, 88).

“Eğer tesbih edenlerden olmasaydı, (insanların) yeniden diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı” (Saffat Sûresi, 143, 144).

İnananlar için onun hayatından alınacak çeşitli ibretlerin yanında çıkarılacak en önemli ders şudur:

Gece karanlık, deniz dalgalı, denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Bu durumda, yani sebeplerin tamamen tesirsiz kaldığı bir vaziyette, onun imdadına yetişecek olan; ancak hükmü, kudreti, sözü hem karanlığa, hem denize, hem balığa geçen Allah’tan başka kim olabilir?

Evet, kimi zaman sebepler tamamen susar…

Nefsimiz bir deniz, bir balık gibi… Şeytan bir dalga, tv bir dalga, internet bir dalga, ifsat ve dinsizlik komiteleri bir dalga, dünyevîleşme en büyük bir dalga olarak bizi sarar…

Ve bizi ancak duâ, Hz. Yunus’un (as) tecrübe edilmiş, halis duâsı kurtarabilir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*