İçimden geçenler…

Kimse bu fani dünyada kalıcı değil. Gidenler geri dönmedi yüzyıllardır. Ve kimse ahirete amelinden başka bir şey götüremeyecek, yanında günah ve sevaplarıdır azığı olan. Kalp kırmanın, göz yaşartmanın, yanlış işler peşinde koşmanın, ibadetlerden uzaklaşmanın lüzumu ve faydası yok inanın. Ölümün hak olduğuna inanıyoruz, ahiretin ve orada bir hesabın olduğuna da. Peki öyleyse beyhude çabalar niye? Neye? Hangi güvene? Geç olmadan kendimizi düzeltmeye bakalım, hatalarımıza, kusurlarımıza dair tövbe edelim, ahiretimiz için çalışalım. Unutmayalım ki biz iyi olursak, en yakınımız ve sonrasında bütün dünya iyi olur, huzurlu olur, başarılı olur.

İyilikten, tatlı dilden kimse bir şey kaybetmez, ama kötülükle insan, en önemlisi de Rabbini kaybeder ki vay haline. Allahu Teâlâ beşere akıl, kalp vermiş. Öğrenmemiz için ve yolunda sağlam adımlarla ilerleyebilmemiz için de Kur’ân-ı Kerîm’i göndermiş. Elhamdülillah. Bize düşen akletmek, kalben bakmak, hissetmek ve Kur’ân’la hareket etmek. Bütün bunları yani aklı, kalbi, Kur’ân’ı birleştirirsek ne huzursuzluk, ne başarısızlık, ne açlık, ne de olumsuz bir şey kalır.

Varsa güzel olan bir şey, destekleyelim. Varsa güzel olan bir şey, örnek alalım ve biz de güzel örnek olalım. En güzel örnek Peygamber Efendimizin (asm) bize örnek olduğu gibi. Bizler, Müslümanlar kardeşiz. Kalbimize bir bakalım, bir dinleyelim kardeşlik adına neler söylüyor, neler hissediyor? Kan bağı olmadan kardeş olmak, sevgiyi tatmak nasılmış hissetmeye çalışalım. Asr-ı Saadet’e uzanalım, onların kardeşlikleri nasılmış inceleyelim. Bizler Kâinatın Efendisinin (asm) “Kardeşlerim” dediklerinden olmak istiyorsak eğer, bu sözün derinliğini kavrayıp kardeşçe yaşamaya çalışalım. Sevelim birbirimizi, anlayışlı olalım meselâ. Birbirimizin elinden tutalım. Kıskanmak yerine Müslüman kardeşimizle gurur duyalım, sırtından vurmak yerine kucaklayalım. Birbirimizin açığını aramak değil kapamak olsun görevimiz. Biz kapatalım ki, Allahu Teâlâ da bizim kusurlarımızı kapasın. Hasan-ı Basrî Hazretlerinin (ra) “Birçok kardeşim vardır ki, onları annem doğurmamıştır” sözünün sırrına vakıf olalım. Kardeşliği yaşayalım. Rabbim bizleri sahabe kardeşliği gibi bir kardeşlikle şereflendirsin inşaallah.

Biz Müslümanların yapması gereken en önemli görev “razı olunan kul” olmaya çalışmaktır. Sahabelerin ve evliyâullahın hayatlarının okunması, öğrenilmesi bize faydalı ve yardımcı olacaktır diye düşünüyorum. Biz önce kendi nefsimizin terbiyesiyle uğraşalım. İnsanlar zaten görüp nasihat, yardım, hayra vesile olmamızı ister. Hayra vesile olmak çok güzel, lâkin Allah rızası için, Allah’tan vesile olmayı dileyerek başlanmalı. Her konuda Rabbimizle konuşursak; duâ ile, her işimiz hayırla ve güzel sonuçlanacaktır.

Ölümün sonrasını düşünelim. Kabre konulduğumuz anı, kabrin darlığını, karanlığını, yalnız kalışımızı ve sonrasında olacak olan büyük hesabı… Sorulara verebileceğimiz güzel cevaplarımız olmalı, defterimiz açıldığında Rabbimizin; “Aferin kulum. Fazla eksiğin, fazla günahın yok” demesi için, orada insanların karşısında yüzümüzün kızarmamasına çalışalım.

Mevlâ bizleri dünyada da, ahirette de utananlardan eylemesin. Duâ en güzel hediye ve silâhtır. Rabbimiz de tek sığınağımız ve tek yardımcımızdır. Duâlaşalım. Şunu unutmayalım ki, O herşeyi en ince ayrıntısına kadar duyuyor, görüyor ve biliyor. Bizi cezalandıracak olan da, ödüllendirecek olan da Yaradan’dır. Dilerim faydalı ilimle amel eder, ödüllendirilenlerden oluruz. Biz “razı olunan kul” olduk mu? Buna bakalım, buna çabalayalım. Gerisi Mevlâ Kerîm.

Rabbim razı olduklarından eylesin.

Yine duâ ederek sonlandırayım naçizane cümlelerimi:

Rabbim! Senin rızan için, Senin sevdiklerini sevenlerden eyle bizi. İyilik yapan ve tavsiye eden, kötülükten uzak olup kötülükten men edenlerden eyle bizi. Bizi birbirimizle sınama, aramızda muhabbetini arttır Allah’ım. Âmin.

* “Kolaylık göster, affa sarıl, iyiliği tavsiye et, cahillerden de yüz çevir.”

A’raf Sûresi, 199. âyet

* “Allah (cc) Kıyamet günü şöyle buyurur: ‘Nerede benim rızam için birbirlerini sevenler. Gölgemden başka gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireceğim.’”
Cami’üs-sağir No: 1105 / Hadis-i Şerif Meâli

* “Amelinizde rıza-i İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok…”
Bediüzzaman Said Nursî

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*