İçtimaî-siyasî dersler bazılarını neden rahatsız eder?

Bediüzzaman’ın imana, tevhide, nübüvvete, haşre dair dersleri insan, melek, mülk, melekût, bakış açısı, ene, Cennet, Cehennem, Mi’rac ve sahabeleri anlattığı dersleri; kimya, matematik, mühendislik, tıp, psikoloji, sosyoloji, tarihe dair dersleri konusunda hiçbir sıkıntısı olmayan, hatta ‘maşallah, barekallah ne güzel tefsir edilmiş, ne güzel anlatılmış meseleler, dersler’ diye bakanlar; Üstadın içtimaî tesbitlerine, dünyaya dair malûm müthiş şahıslar, zındıklar, deccal, süfyan, yönetim şekli, istibdat, hürriyet, demokrasi gibi siyasî reçeteler ve dersler olunca, ne hikmetse biraz daha mesafeli durarak, ‘sadece Risale-i Nur okuyalım, yani sadece imanî bahisleri ders yapalım’ yaklaşımları sergilemektedirler.

Oysa bunlar da Risale-i Nur’un parçaları ve cüzleridir. Belki de imana dair meseleler kadar önemlidir. Zira imanın amele dönüşmesinin, inancın pratikte yaşanmasının, eylemin vizyona ve dâvâya dönüşmesinin nasıl olacağını anlatan kısımlar olması hasebiyle mühimdir.

Bu anlayış, ‘Sadece imana dair dersleri anlat, ama sakın dünya hayatıma yük bindirecek, taraftarlığımı zedeleyecek, dünyalıklara olan muhabbetimi sarsacak, tabiri caizse birilerinin yuvasına çomak sokacak, duruş sergiletecek, bedel ödemeyi göze aldıracak, hayır dedirtecek… hiçbir şeyi anlatma, okuma, bahsetme’ demektir.

Sözler, Mektubat, Lem’alar imanı kurtarıyor; fakat diğerleri bizi tedirgin ediyor. Bu yüzden bu meselelere karşı ‘bilmiyorum, görmedim, duymadım’ duruşu daha kolay, daha bedelsiz ve aslında kişiliksiz bir durum olmuyor mu?

İman, yüksek şahsiyetlerin omuzlarında, kalplerinde tahkikîleşir. Suya sabuna dokunmayan, şahsiyet problemi olan hakpererest olamayan, insanların imanlarında da sıkıntı vardır.

Bu yüzden, ‘Biz sadece Risale-i Nur okuyoruz, okumak istiyoruz.’ diyen kişilere, gruplara şunu söylemek lâzımdır; şeytanın sağdan yaklaşması anlamına gelen bu isteğin arkasında nefis ve enaniyet kaynaklı tarafgirlik vardır. Zira, Risale-i Nur bir bütündür. Hiçbir eseri diğerine üstün tutamazsın. Bu söylemleri kullananların aslında en önemli sıkıntısı Üstad’ın gösterdiği ve tesbit ettiği hakikatler ile, kendi yıldız böceği hükmündeki fikriyatları, taraftarlıkları, muhabbetlerinin uyuşmamasıdır.

Zaten şu da var ki, bu içtimaî meselelerdeki istikametsizlikler, aslında imanın kalpte kökleşmesinin zeminini bozmaktadır. Çünkü imanın sıhhat bulması için, teşhisin sahih olması gerekir. Üstad’ın imanın özüne, rükünlerine, esaslarına ilişen fikriyat, kişi ve düşünceleri tesbit edip, okuyup kabul etmeyenler imanda da istikameti yakalayamayanlardır.

Siyasî ve içtimaî meselelerden bu kadar rahatsız olanların en büyük dayanağı da, “Euzu billahi mineşşeytani ve siyaset” tesbitidir. Oysa burada Üstad’ın, ‘şeytandan çekindiğiniz gibi çekinin’ dediği siyasetin ne olduğunu iyi anlamak gerekir.

Siyasete girmek, devlet idaresine siyasî parti ile talip olmak, bizzat siyaset mesleği ile meşgul olmak anlamındadır. Çünkü siyaset, çok cazibedar bir cereyandır. Dolayısıyla, dine hizmet edeceğim diye bu cereyana kapılanlar, dine en büyük zarar vermişlerdir. Zira siyaset dairesine giren selâmet-i kalbini muhafaza edemez.

İçtimaî, siyasî cereyanlara karışmak ayrıdır. İçtimaî, siyasî tesbitler yapmak ayrı şeydir. Ne gariptir ki cereyana kapılanlar Kur’ân namına, şeriat namına, Risale-i Nur namına tesbit yapanları siyasetçilikle suçlar olmuştur.

Yani, ‘İman dersini risaleden, ama içtimaî dersleri başkalarından alıyorum’un başka suret giymiş ifadesidir.

Genelde susmamız istenir, zira konuşmanın yani içtimaî derslerin ve tesbitlerin getireceği farklılığın, birliği bozacağından, bölünmelere yol açacağından endişe edilir. Oysa susmak yani yokmuş gibi davranmak, hiçbir zaman deva olmamıştır.

Hasılı, Risale-i Nur gibi devasa bir eseri yani fikrî, ilmî, içtimaî, imanî bir eseri, cüce fikirlerle, dar görüşlerle sınırlamaya kalkmak Risale-i Nur’a bir haksızlıktır. Mantık, ‘konuşursak bölünürüz’ mantığıdır. Oysa susarsak bölünür, konuşursak birleşiriz. Zira şimdiye kadar susanlar da bölündü.

Yasemin Yaşar

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*