İki farklı cenaze

Önceki gün rahmetli Mustafa Ekmekçi’nin Fatih Camii’nden kalkacak olan cenazesi için yollara düştük. Edirnekapı’dan adım adım trafik çilesi çektiğimiz yetmiyor gibi, bir de camiinin her iki tarafının “çekici”lerle kapatıldığına şahit olduk.

Bir grup avluyu tıklım tıklım doldurmuş oraya cenaze namazına değil, adeta mitinge gelmiş gibiydi.

Kim mi bunlar?

Önceki gün İstanbul Esenyurt’ta MHP seçim bürosuna yapılan saldırıda hayatını kaybeden gazeteci Cengiz Yücel Akyıldız’ın cenazesi için toplanan gruptu. Cenazede sloganlar atıldı. Parti bayrakları sallandı. Eller, kurt figürüyle havaya kalktı.

Mustafa Ekmekçi için “nurcu” bir grup dostlarımız kabalalıkta eridi gitti. Üstelik “partililerin” cenaze avlusunda attığı sloganlar oradaki aileleri korkuttu, ürküttü.

Bu cenaze namazında bile “Risale-i Nur’a mensup” insanlarla, siyaseti cenazeye getiren bir grubun arasındaki farkı gözlemlemek mümkündü.

Siaysîlerin cenazeler merasimlerinde cenazeye ve etraflarındakilere daha dikkatli, anlayışlı ve saygılı olmaları gerektiğini bu vesileyle bir kere daha hatırlatalım. Aksi rahatsız edici oluyor.

KAMU SPOTLARI VE SİGARA

1978 ve 1981 yılları arasında bir sigara reklamlarında yer almasıyla ünlü oyuncu Eric Lawson, akciğer rahatsızlığı sebebiyle hayatını kaybetmiş.

Sigara reklamlarında kovboy şapkasıyla unutulmaz bir karakter çizen Lawson’un, 14 yaşından beri sigara içtiği öğrenilmiş.

Ancak hastalığına rağmen, sigara bağımlılığına karşı koyamadığını ve bu şekilde öldüğü söyleniyor.

Daha önce de yine aynı sigara reklamında oynayan başka bir oyuncu da benzer bir kanser teşhisiyle dünya değiştirmişti.

Sigara öldürür kampanyası için bu iki karakter pekala kullanılabilir. Özellikle “kamu spotu” hazırlayanlara iyi bir malzeme olabilir.

Yalnız “kamu spotu” hazırlayanlara bir çift sözümüz var; yaptığınız işi profesyonelce yapın. Nasıl olsa devletin parasıdır diyerek tanıtımları ucuza getirmeyin.

Biliyoruz, her bakanlık kendi “kamu spotu”nu hazırlatıp yayına sunuyor. Bu da “ekonomik sektör”ü canlı tutuyor. Yani, yapımcı, yönetmen ve ajanslar için bu önemli bir gelir kaynağı oluşturmakta. Bu bakımdan ucuz iş yapıp bol kâr elde etmek yoluna gidilmesin.

YETENEKLİ KASİYER

Susan Boyle… Yaşı hayli geçkin olmasına rağmen, İngiltere’de 2009’da bir yetenek yarışmasına katıldı. Hayatı değişti… Sadece ülkesinde değil, dünya çapında üne kavuştu.

Teklifler ardı arkasına geldi. Konserler verdi. Gazetenin haberine göre, şu anda 20 milyon euro serveti var.

Boyle, bunca üne ve servete rağmen, Landbroke’de bir bayiinin camında gördüğü iş ilanı üzerine içeri girip iş başvurusunda bulunmuş.

Evet, hiç kimseye açıklama yapmayan Boyle, şu anda bir mağazada “kasiyerlik” yapıyormuş.

Acun Ilıca’nın Yetenek Sizsiniz’e katılan birçok kimse elemelerden sonra mutlaka mevcut işini kaybediyor. Hatta “kovuluyor.”

Bunun iki sebebi var:

Birincisi; yarışmacı, kendisini televizyonda gördüğü andan itibaren “havalara” giriyor. Burnundan kıl aldırmıyor ve etrafında sevilmeyen birisi oluveriyor.

İkincisi; çalıştığı işyerinde bütün ilginin işverenden çok, çalışanın üzerinde olması onun çıkışını kolaylaştırıyor.

Her iki halde de “şöhret”i hazmetmek kolay bir iş değil. Bir de onun arkasından yaşadığı travmayı ekleyin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*