İki vefat haberi

Geçtiğimiz haftalarda iki vefat haberi aldık. Bunlardan biri “Kıbrıs” denilince akla ilk gelenlerden biri olan Rauf Denktaş. Diğeri de, Risale-i Nur hizmetkârlarından, Üstad Bediüzzaman Said Nursî ile görüşen son şahidlerden Nazım Akkurt’tu.

Çocukluğumuzda, 60’lı yılların hemen başında, bir tekerleme ezberlemiştik ve onu arkadaşlarımızla oyun esnasında sokaklarda hep beraber bağırarak söylüyorduk: “Çatla, patla Makarios, Kıbrıs bizim olacak” diye.

Kıbrıs, Osmanlı tarafından fethedildikten sonra, yine Osmanlı’nın göz bebeği gibi koruduğu, ama İngiliz’lerin dessas siyaseti sayesinde elimizden çıkan ve hep çıbanbaşı gibi bizi rahatsız eden bir adadır. Bu adaya yerleştirilen Rum’lar ile hep mücadeleli bir hayat geçiren Türk cemaatinin lideri olarak Dr. Fazıl Küçük’ün adını duyardık. Tabii, onun yanında hep beraber görünen Rauf Denktaş vardı. Fazıl Küçük’ün vefatından sonra Kıbrıs mücahedesi, Rauf Denktaş’ın kahramanlığı ile devam edip geldi.

Rauf Denktaş ile bizlerin değişik bir münasebeti de oldu. Ondan dolayı onunla muarefemiz vardı. O da, hem Üstad Said Nursî’ye karşı hürmet ve muhabbeti, hem de Yeni Asya Yayınları arasında çıkan “Gençlere Öğütler, Saadet Sırları, Kur’ân’dan İlhamlar” adlı kitaplarıydı. Gazetemizde, bununla alâkalı şeyler yazıldı çizildi. Ali Toker ağabeyimizle görüşmemizde, onunla çok hatıralarının olduğunu söylemişti ve biz de kendisine, bunları muhakkak yazmasını söylemiştik. Allah rahmet eylesin işte Rauf Denktaş, bizim cephede böyle tatlı hatıralar ve bu gökkubbede hoş sadâ ile yâd edilerek gitti.

NAZIM AKKURT AĞABEY

Nazım Akkurt ağabeye gelince; onu da ilk defa, yine 70’li yılların ilk yarısında, gençliğimizin baharında Ankara’da Bayram ağabeyin sağlığında 27’de tanımıştık. Mübarek ve sessiz bir ağabeyimizdi. Bayram ağabey rahmetli, bize tanıştırmıştı kendisini. Aslında Ağrılı olan ve birkaç defa Üstad Hazretleriyle görüşme saadetine nail olan bu ağabeyimiz, daha sonraları Antalya’ya yerleşerek orada fırıncılık yapıyordu. Hatta rahmetli Bayram ağabey ile de ortaklıkları vardı. Geçenlerde Ankara’da bir sohbet esnasında tanıştığım bir zat “Ben Nazım Akkurt’un kardeşiyim” demişti. Tevafuka bakın ki, o tanışmadan bir hafta kadar sonra Nazım ağabey rahmetli oldu. Allah, onun da makamını Cennet eylesin inşâallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*