İktisatsız ve adaletsiz davrandığımızdan musîbetleri çekmiyor muyuz?

Kâinatın kanunları iktisat üzerine dönüyor ve “Hiçbir şeyde israf olmadığı gibi, hiçbir şeyde de hakikî zulüm ve mizansızlık yoktur.”1

İsraf eden kâinatta cari olan iktisat kanunlarına isyan ile muhalefet ediyor!

Bir mü’min niçin ve hangi cesaretle israf ediyor? İktisadın önemini, kazandırdıklarını; israfın zararlarını ve mesuliyetini, zerre miskal dahi olsa hesabını vereceğini bilmiyor mu?

Hiç şüphesiz biliyor. Ama bu sadece bilme ile ilgili değil; amel / uygulama, eğitim ve terbiye ile, ihlâs ile ilgilidir. Biliyor, ama, önemini tam olarak kavrayamamış ve özümseyememiş.

Halbuki, şu manayı anlasa, kavrasa, özümsese ve kendisini ona göre terbiye etse; israf gibi korkunç bir fiile tevessül etmeyecek:

“Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şü- kür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli bir istihfaftır. İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır.”2

Demek, israfsızlık şükür ile ilgilidir. Şuurlu ve halis bir şükür yoksa, israfa gidiliyor.

Değersiz, önemsiz, beğenmediğimiz şeyleri çöpe atarız değil mi? Su ne kadar kıymetlidir, bir parça ekmek ne kadar değerlidir, bir elma ne paha biçilemezdir!

Bir şeyin maliyeti, “hammadde, işçilik, elektrik-su, nakliye ve sair masraflar” değerlendirilerek hesaplanmaz mı?

Bir damla suyun, bir buğdayın, bir elmanın ortaya çıkabilmesi için toprak, hava, su, ışık zerreleri/molekülleri, aşılama işini yapan arı, sinek, böcekler, mevsimler, dünya, güneş sistemi, samanyolları galaksileri işçileri kâinat fabrikasında çalışıyorlar. Bir damla suyun maliyeti trilyonlarca lira eder.

Dipnotlar:
1- Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 304.
2- Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 143.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*