İlim kendini bilmektir

Kutadgu Bilig’de geçen; “Ukuş körki til ol, bu til körki söz;” [Aklın süsü dildir, dilin süsü söz]; “Kişi körki yüz ol, bu yüz körki köz” [İnsanın süsü yüzdür, yüzün süsü göz] ifadeleri ile Risale-i Nur’da geçen; “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır” arasında büyük bir benzerlik vardır. İkisinde de gözümüzün ehemmiyetini anlatır. Güzel gördüğümüz zaman yüzümüzün süsü olan gözlerimiz, aklımıza iyi sinyaller iletir ve güzel konuşmaya başlarız.

Bir insan ilim irfan sahibi olabilmek için yıllarını harcar. Öyle ki hem kendisinin aydınlanmasını ister, hem de etrafını aydınlatmayı. Çünkü aydınlanmaya ihtiyacı olan o kadar çok insan var ki günümüzde…

Gerçekten artık haberleri seyretmekten ve okumaktan korkar olduk. Sabah uyanınca “Bir acı haber oldu mu acaba?” diyoruz. Geçen yıl 31 Mayıs’ta olduğu gibi; iyilik ile aydınlatmaya giden birçok insanın karşılaştığı durum misâli. Tam bir yıl oldu gencecik, hayallerinin çok başında olan Furkan’ın şehit edilmesi, meleklerin arasına katılması. Terör şehidimiz, Mavi Marmara Gemisinin en genç şehidi. Oysa ki o bir yaralıya su uzatmak, bir çocuğa oyuncak vererek güldürmek, bir anneyi teselli edebilmek için uzun bir yolculuğa gidiyorken; bu sefer teselliler onun ailesi için olmuştu. Bir ışığı daha kaybetmişti dünya, bir umut ışığını.

Geçen günlerde yine terör kurbanı olan bir imamdı. Üç çocuğu ve eşinin önünde infaz edildi. Çünkü onun kalbindeki Allah’a olan sevgisi çok uzaklarda görev yapmaya sürükler iken; bu sevgiyi yok etmişti terör. Bir baba için çok hazin bir şehitlik, çocukları için ise unutulmayacak bir görüntü. Allah bu acıları bir daha hiç kimselere yaşatmasın…

Geçen günlerde Prof. Dr. Ahmed Akgündüz bir programa konuk oldu ve Risale-i Nur’lar ile ilgili bir hatırasını paylaştı. Hollanda’da bir grup papazın haftada bir Risale sohbetleri düzenlediklerini ve Risale-i Nur’un aslında bütün dinlerdeki kişilere ait bir eser olduğunu belirttiklerini söyleyince; düşündüm ki “Dünya Risale-i Nur okuyor” cümlesine bir ek daha olmuş oluyor. “Risale-i Nur tüm dinleri kucaklıyor.”

Üstad hepimize birer ışık huzmesi bırakarak gitmiş ve önemli olan da bunu daha da fazlalaştıracak yerler bulabilmek. Bu noktada iyilik ve güzellik hareketinin adımlarını Üstadımız atmış ve bizlere de bir yol çizelgesi bir navigasyon bırakmış. Bu ışığın bir yerinden yakalamak ise bizlere yeni bir yolun kapılarını da aralamış. Kur’ân-ı Kerim’in ışığında Külliyatımız vücut bulmuş, şimdi ise manen bütün dünyaya fener oluyor.

Bizler için Allah birçok örnek sunmuş. Mevlânâ’nın yedi öğüdü ile ruhumuza çeki düzen verirken, bizleri bir göreve hazırlamış. “Oku! Yaradan Rabbinin adı ile oku!” diye buyurmuş ve ne kadar kendimizi aydınlatır isek çevremize de yararımız olacağını buyurmuş.

Şehit olanların amacının çok kutsal olduğunu görüyorum. Allah’ın adı ile her zaman ilerlemek ve yardımcı olabilmek. Allah onları en güzel makamlar ile ödüllendirsin.

Etrafıma baktığım zaman boş ve geçici heveslerin bizleri esir aldığını görmek ve bir yerlerde gerçekten yardıma ihtiyacı olanları gördükçe değişenin aslında şartlar olduğunu görüyorum. Çünkü mekanikleştikçe kaybettiğimiz hayallerimiz bizleri terk ediyor ve günlük yaşamaya başlıyoruz. Sıradanlaşan olaylar, her günü birbirine denk insanları meydana getiriyor.

Okumaktan, faydalı olmaktan, öğütlere uymaktan korkmamalı. Bizlere sunulan fırsatları elimizle geri çevirmeyelim. Yoksa hep eksik kalıyoruz, her gün haberlerde iyi niyetli, iyi amaçlı insanlar için gözyaşı döküyoruz. O zaman şu günlerde yapmamız gereken güzel bakmaya çalışmamız olacaktır. Bir gün bütün dünyayı iyilik sahibi insanlar iyilikleriyle donatacak, kültürleri farklı, dilleri farklı olacak belki, ama hepsi Allah’ın sevgi katrecikleri ile dolu olacaklar inşaallah…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*