İman hizmeti

“Zaman imana hizmet etme zamanıdır” buyuran asrın imamı Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bu hizmeti yapmak için yaklaşık 6 bin sahifeyi bulan “Risâle-i Nur Külliyatı”nı telif etmiştir. Bu eserlerin tamamını, “iman hizmeti” olarak vasıflandırmıştır.

 

Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu Lâhikası’nda “Onuncu Söz” gibi imana dair bir risâlenin faydasını anlattıktan sonra “Hangi risaleyi okusam ‘En birinci budur’ derdim. Ötekine bakardım, ‘Bu birincidir’ Daha öbürüne baktıkça hayret ederek kat’î kanaatim geldi ki, Risâletü’n-Nur’un kitapları birbirine tercih edilmez. Her birinin kendi makamında riyaseti var. Ve bu zamanı tenvir eden bir mu’cize-i maneviye-i Kur’âniyedir” (Kastamonu Lâhikası, 11-12) buyurmaktadır.
Risâle-i Nur bu özelliğini doğrudan Kur’ân’dan almıştır. Kur’ân-ı Kerim 600 sahifedir. Risâle-i Nur da manevi bir tefsir olarak 6000 sahifedir. Kur’ân-ı Kerim imana, hayat-ı içtimâiye ve siyasiyeye, ibadete ve ahlâka ait hükümlerin tamamını içine almıştır. “Tevhid” hakikatini ders veren “İhlâs Sûresi” de, Ebu Leheb’in İslâm düşmanlığını anlatan “Leheb Sûresi” de İlâhî kaynaktandır ve inkârı küfürdür. Zirâ her birinin kendi makamında rüçhâniyeti vardır. Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risâle-i Nur’un da Tevhidî ders veren “Ayetü’l-Kübra” Risâlesi de, siyasî ve içtimaî dersi olan “Demokratlara Bir Hakikati İhtar” ve “Kalbe İhtar Edilen Hayat-ı İçtimâiyeye Dair Bir Hakikat” isimli mektubu da Kur’ân ve Sünnetin asrımıza dersi olup, her birinin kendi makamında rüçhâniyeti vardır. Bu anlatılan husus, Risâle-i Nur’un Kur’âna tam bir âyine olduğunu ve onun hakikatli bir tefsiri olduğunun ispatıdır.
Risâle-i Nur, Kur’ân’ın asrımıza dersidir. Kur’ân-ı Kerim’de imana ait meseleler de; sosyal hayat dediğimiz “hayat-ı içtimaiyeye” ait “siyaset”, “ticaret”, “nikâh”, “miras”, “ahlâk” ve “hukuk” gibi hususlar da vahiyle belirlenmiştir. Aynı şekilde dine ve imana hizmet için gereken ölçü ve prensipler de vahiyle belirlenmiştir. Peygamberimiz de (asm)  bu hususları bizzat tatbik ederek ümmetine ders vermiş ve insanların değişebilen ve etkilenebilen akıl ve fikirlerine bırakmamıştır. Bir Peygamber vârisi olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de Kur’ân’dan aldığı ders ile “hizmet prensiplerini” de, “hayat-i içtimaiye ve siyasiyeye” ait hususları da Kur’ân’dan ders alarak Risâle-i Nur Külliyatına yansıtmıştır. Hizmetini insanların etkilenebilen ve değişebilen akıl ve fikirlerine göre değil, doğrudan Kur’ân’ın dersine göre tanzim etmiştir.
Bilhassa asrımızda “İman, Hayat, Şeriat” sacayağına oturttuğu “İman Hizmeti”ni yine buna uygun olarak “imanî meseleler, hayat-i içtimâiye ve siyasîyeye ait meseleler ve şeriata/dine hizmet prensipleri” olarak üçe ayırmıştır. Aralarında denge olması ve sacayağının birinin aksamaması için de Risâle-i Nur Külliyatı’na dengeli bir şekilde dağıtmıştır. Bu üç alan da mütecanis bir bütündür ve birbirinden ayrılması mümkün değildir. Birini bırakıp diğerini yapmak da mümkün değildir. Bu hususu beden, ruh ve akıl üçlüsüne benzetebiliriz. Nasıl ki bunları birbirinden ayırmak imkânsızdır, aynı şekilde imanî, siyasî ve içtimâî meseleler ve hizmet ölçü ve prensiplerini birbirinden ayırmak ve birini yapıp diğerini ihmal etmek mümkün değildir.
Risâle-i Nur’un meslek ve meşrebi, diğer hizmet ekollerinden farkı, bu bütünlüğü sağlaması ve hizmetlerini dengeli bir şekilde bir bütün olarak yapmasıdır. Birinde aksaklık, sacayağının birinin eksik ve aksak olmasına sebep olduğu için üzerinde herhangi bir hizmet yapmak mümkün olmamaktadır.
Risâle-i Nur Külliyatı’na bir bütün olarak baktığımız zaman Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin bu üç meseleyi bütün Külliyat’ta dengeli bir şekilde dağıttığını görürüz. 6000 sahifelik Külliyatı, Sözler’den başlayarak taradığımız zaman 2000 sahife imanî meseleler, 2000 sahife Hizmet Ölçü ve Prensipleri ve 2000 sahife Hayat-ı İçtimaiye ve Siyasiyeye ait dersler olduğunu görürüz.
Sonuç olarak “İman Hizmeti” dediğimiz zaman bunun “İman-Hayat-Şeriat” ve “İmana ait dersler, siyasî ve içtimaî dersler ve hizmet ölçüleri” şeklinde dengeli, hiçbirini ihmal etmeyen ve aksatmayan bir hizmet anlaşılmalıdır. Bu sebepledir ki Zübeyir Gündüzalp Ağabey ders ve sohbetlerinde bu dengenin korunarak “imanî, siyasî ve hizmet ölçüleri” tarzında yapılmasını tavsiye etmiştir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*