İman-hürriyet ilişkisi ve ahrarlar

Kâinatın Sahibi, bizi bu dünyaya imtihan için gönderdi. İmtihanın olabilmesi için hür irade verdi. Dolayısıyla hürriyet, imanın özelliğidir.

Kezâ, Rabbimizin Mürid (irade eden, dilediği gibi yaratan), Fail-i Muhtar (istediği gibi hareket eden) ve Mukaddir (takdir eden) isimleri de insanda tecelli ettiği için hür iradeyi gerektirirler.

Risâle-i Nur’un siyaset sahasına taalluk eden meslek ve meşreplerinden birisi, hakikî hürriyetçilere/demokratlara mânen ve maddeten yardımcı olmak,1 onlarla müttefik olmak,2 ve onlara bir dayanak noktası olmaktır.3 Dolayısıyla Ahrarları/demokratları desteklemek, aynı zamanda imanın bir özelliğinin siyasete yansımasıdır. Zira, hürriyet imanın özelliğidir.

Bu zaviyeden baktığımızda Bediüzzaman, siyasî partilere şahıs odaklı değil, fikir odaklı yaklaşır. Yanlış fikre ve siyasî düşünceye hizmet eden iyi insan bilmeyerek kötülüklere ve şerlere sebep olabileceği gibi, doğru fikre ve siyasî düşünceye hizmet eden kusurlu bir adam da sonuçta çok iyi hizmetlere ve hayırlara sebep olabilir. Bu düşüncesini “Çok iyiler var, iyilik zannı ile fenalık ediyorlar”4 şeklinde açıklar.

Bediüzzaman’ın talebelerinden Bayram Yüksel Ağabeyin ifadesiyle, Üstad kendisini ziyarete gelen demokrat milletvekillerine, “Biz Nurcular sizi destekliyoruz… Hamza Emek hem benim talebemdir, hem de demokrattır” demiştir.

Risâle-i Nur’da “Nur Talebelerinden Mehmet Kaya, Hüsrev, Tâhirî, Sungur, Zübeyir, Ceylân, Bayram” imzalı bir mektupta şu satırlar yer alır: “Biz Nur şakirtleri, Üstadımızın hizmetinde ve mesleğinde bulunduğumuzdan, siyasetlerle alâkamız yoktur. Fakat Demokratlar Nurların neşrine müsaadekâr olmaları ve eskiden beri Nurun men’ine dair zulümleri yapmadıklarından, Demokratın hatırı için seçimlerle alâkadar olduk. Evvelki defa gibi bu defa da Nurcuların epey faydası, Demokrat lehine oldu.” 5

Aynı mektupta Üstad Hazretleri “Tahsin Tola’nın (Demokrat Parti milletvekili) ehemmiyetli çalışmasıyla Sözler mecmuâsı resmen Ankara’da tab edilmesiyle hem âsâyişe, hem Demokrata, hem bu vatan ve millete yüz sene meb’usluk etmek kadar faydası oldu. Şimdi bu kadar mânevî, hakikî, hususan bâkî ve uhrevî kâr onlara yeter. Bir iki sene memuriyet ve meb’usluğa çalışmakla o bâki elmas gibi hizmetlerini, kırılacak fâni şişeye âlet yapmamak gerektir. Onun için ben onları tebrik ediyorum. Siz de onları tebrik ediniz” der.

“Madem siyasetçilerin bir kısmı (Demokratlar) Risâle-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ‘ehven-i şer’ olarak bakınız. Daha ‘âzamü’ş-şer’den kurtulmak için, onlara zararınız dokunmasın, onlara faydanız dokunsun” 6 şeklinde bir ölçü de getirir.

Dipnotlar:

1- Beyanat ve Tenvirler, s. 201.;

2- Age, s. 202.;

3- İbrahim Kaygusuz, Nurun Sadık Kahramanı/Zübeyir Gündüzalp, s. 231.;

4- Münâzarât, 51.

5- Emirdağ Lâhikası, s. 431

6- Emirdağ Lâhikası, s. 458.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*