İman ve hürriyet

Risale-i Nur’dan hürriyet bahisleri:

İnsanlar hür oldular, ama yine abdullahtır(Allah’ın kuludur)lar (Tarihçe, s. 95).

Hürriyet imanla parlar: Rabıta-i iman (iman bağı) ile Sultan-ı kâinata hizmetkâr olan adam, başkasına tezellül ile tenezzül etmeye ve başkasının tahakküm ve istibdadı altına girmeye o adamın izzet ve şehamet-i imaniyesi bırakmadığı gibi; başkasının hürriyet ve hukukuna tecavüz etmeyi dahi, o adamın şefkat-i imaniyesi bırakmaz. Evet, bir padişahın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez. Bir biçareye tahakküme dahi o hizmetkâr tenezzül etmez. Demek iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet… (Eski Said Dönemi Eserleri, {Münazarat}, s. 238-9)

Hürriyetten hakkıyla istifade, ancak imanla mümkün: Haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmek, îmandan istimdad iledir. Zira Sani-i âleme hakkıyla abd (kul) ve hizmetkâr olanın, halka ubudiyete (kulluğa) tenezzül etmemesi gerektir (Tarihçe, s. 92).

Mü’min hürdür: Asıl mü’min hakkıyla hürdür. Demek, ne kadar imana kuvvet verilse, hürriyet o kadar kuvvet bulur. Amma hürriyet-i mutlak ise, vahşet-i mutlakadır, belki hayvanlıktır. Tahdid-i hürriyet (hürriyeti sınırlamak) dahi insaniyet nokta-i nazarından zarurîdir (Eski Said Eserleri, {Makalât}, s. 73).

İki esas: Hürriyet-i şer’iyenin esasları olan, müstebitlere dalkavukluk etmemek ve bîçarelere tahakküm ve tekebbür etmemektir (Eski Said Dönemi Eserleri, {Hutbe-i Şamiye}, s. 336).

Hürriyet ahlâkla süslenmeli: Nazenin hürriyet, âdâb-ı şeriatla müteeddibe ve mütezeyyine olmak (terbiye edilip süslenmek) lâzımdır. Yoksa sefahet ve rezaletteki hürriyet, hürriyet değildir; belki hayvanlıktır, şeytanın istibdadıdır, nefs-i emmareye esir olmaktır. Hürriyetin şe’ni odur ki; ne nefsine, ne gayriye zararı dokunmasın. (Eski Said Eserleri, {Münazarat}, s. 236)

Ya istibdat, ya nefse esaret veya vahşet: Şeriat dairesinden hariç olan hürriyet, ya istibdat veya esaret-i nefis veya canavarcasına hayvanlık veya vahşettir  (Eski Said Eserleri, {Makalât}, s. 74).

Hürriyet doğru yorumlanmalı: Hürriyeti su-i tefsir etmeyiniz (yanlış yorumlamayınız); ta elimizden kaçmasın ve müteaffin (kokuşmuş) olan eski esareti başka kapta bize içirmekle bizi boğmasın. (Haşiye: Evet, daha dehşetli bir istibdat ile, pek acı ve zehirli bir esareti bize içirdiler.) Zira, hürriyet, müraat-ı ahkâm (kurallara uymak) ve âdâb-ı şeriat ve ahlâk-ı hasene (güzel ahlâk) ile tahakkuk eder ve neşv ü nema bulur (Tarihçe, s. 89).

Hürriyetin engelleri: Soru: Efkârı teşviş eden (fikirleri karıştıran), hürriyet ve meşrutiyeti takdir etmeyen kimlerdir? Cevap: Cehalet ağanın, inat efendinin, garaz beyin, intikam paşanın, taklit hazretlerinin, mösyö gevezeliğin taht-ı riyasetlerinde insan milletinden menba-ı saadetimiz olan meşvereti inciten bir cemiyettir (Eski Said Dönemi Eserleri, {Münazarat}, s. 238-9)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*