İmana dair mühim bir ders: İkinci Söz

Kur’ân’dan gelen ve Kur’ân’ın manevî ve hakikatli bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatı’na ait Sözler mecmuasında hacim olarak küçük bir yeri olan, fakat büyük ve öz mânâlar ihtiva eden İkinci Söz, imana ait çok mühim bir derstir.

İkinci Söz, “O takva sahipleri ki, görmedikleri halde Allah’a ve Onun bildirdiklerine iman ederler” (Bakara Sûresi: 3) meâlinde ve iman hakkındaki âyetlerin mühim bir sırrını, gayet makbul bir temsil ile tefsir eder.”1 “İmanda ne kadar büyük bir saadet ve nimet ve ne kadar büyük bir lezzet ve rahat bulunduğunu anlatır.”2 Risale-i Nur, İkinci Söz ile bizlere çok mühim hayatî mesajlar vermektedir. Saadet-i ebediyenin anahtarı olan imanın mahiyetini beyan ile imanlı nazarın mükemmeliyetini ortaya koymaktadır. İmanlı bir nazarla imansız bir nazarı, yani mü’min ve kâfirin bakış açısıyla iki farklı âlemi mukayese ederek çok yüklü mânâlar sunmaktadır. Kâinatı mânâsızlıktan çıkarıp, mânâlı kılan Peygamber Efendimizin (asm) getirdiği iman nuruna dikkatleri çekerek, insanların mü’min, kâfir ve fasık olarak üç gruba ayrıldığını ve beşerin en mühim meselesi olan Cehennemden kurtulmanın temellerini atmaktadır. En baştaki, “Bir vakit iki adam hem keyif, hem ticaret için seyahate giderler.”3 ifadesiyle, bu dünyaya memuriyet ve ticaret için gönderilen insanın kalıcı olmadığını, yolcu ve misafir olduğunu, hem “bu dünyaya yalnız keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediğini”4 ilân etmektedir.

İkinci Söz, kâfirin perişaniyetli hâlet-i ruhiyesine ve matemhane-i umumi olarak gördüğü dünyasına bedel, mü’minin imanın nuruyla bakışını ve dünyanın ve mevcudatın hakiki mahiyetini ve yaradılış gayesini şu öz ifadelerle anlatmaktadır: “Mü’min Cenab-ı Halık’ı tanır, tasdik eder. Onun nazarında şu dünya bir zikirhane-i Rahman, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins-ü candır. Bütün vefiyat-ı hayvaniye ve insaniye ise terhisattır. Bütün mevcudat, o mü’minin nazarında, seyyid-i keriminin ve Malik-i Rahiminin birer mûnis hizmetkârı, birer dost memuru, birer şirin kitabıdır.”5

Bu yüklü manalar, mü’min olan her insana en başta tahkikî imanı elde etmek mesajını vermektedir. Çünkü “Allah’a hakiki iman etmek, bütün kâinatı ihata eden rububiyetine ve zerrelerden yıldızlara kadar cüz’î ve külli her şey onun kabza-i tasarrufunda ve kudret ve iradesiyle olduğuna kat’î iman etmek ve mülkünde hiçbir şeriki olmadığına ve ‘Lâilaheillallah’ kelime-i kudsiyesine, hakikatlerine iman etmek, kalben tasdik etmekle olur.”6 Bu tahkiki iman sayesinde, “pek çok latif, ulvi ve leziz, tatlı hakikatler tecelli eder, tezahür eder.”7 İkinci Söz, bu manidar ve nurlu bakışı ve tevhid hakikatini nazarlara sunarken, buna vesile olan Kâinatın Efendisi Peygamberimizi (asm) imâ ederek, Nübüvvet hakikatini hatırlatır. Çünkü “Efendimizin (asm) neşrettiği nur ile matemhane-i umumi, şevk-ü cezbe içinde bir zikirhaneye inkılab etti; o ecnebî, düşman mevcudat, birer dost ve kardeş şekline girdi.”8 Evet, “Efendimizin (asm) nuruyla âlemin şekli değişti. İnsan ve bütün kâinatın mahiyet-i hakikiyeleri o nur, o ziya ile inkişaf etti ve göründü ki, şu kâinatın mevcudatı esma-i İlâhiyeyi okutan birer mektubat-ı Samedaniye, birer muvazzaf memur ve bekaya mazhar kıymettar ve manidar birer mevcutturlar. Eğer o nur olmasa idi, mevcudat fena-i mutlaka mahkûm ve kıymetsiz, manasız, faydasız, abes, karmakarışık, tesadüf oyuncağı bir zulmet-i evham içinde kalırdı.”9

İkinci Söz, “Şu dünya bir zikirhane-i Rahman, bir talimgâh-ı beşer ve hayvan ve bir meydan-ı imtihan-ı ins-ü candır.” ifadesiyle, “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi Cenab-ı Hakk’ı tanıyıp, Ona iman edip ibadet etmektir.”10 şuurunu derk ettirip, kâinatın insan için yaratıldığını ve “şu kâinattan maksad-ı âlâ, tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniye”11  olduğunu ilân ve ihtar etmektedir. Bununla beraber, bu dünyanın insanlar ve cinler için bir imtihan yeri olduğu hakikati ışığında, dünyanın “muvakkat bir ticaretgâh ve her gün dolar boşalır bir misafirhane; ve gelen geçenlerin alış verişi için yol üstünde kurulmuş bir pazar; ve Nakkaş-ı Ezelinin teceddüt eden, hikmetle yazar bozar bir defteri; ve her bahar bir yaldızlı mektubu; ve her bir yaz, bir manzum kasidesi; ve o Sani-i Zülcelâlin cilve-i esmasını tazelendiren, gösteren ayineleri; ve ahiretin fidanlık bir bahçesi; ve Rahmet-i İlâhiyenin bir çiçekdanlığı; ve âlem-i bekada gösterilecek olan levhaları yetiştirmeye mahsus muvakkat bir tezgâhı mahiyetinde”12 olduğunu da belirtmektedir.

“Bütün vefiyat-ı hayvaniye ve insaniyenin terhisat” olduğunu beyan eden İkinci Söz, ölüm hakikatini hatırlatmakla, “ölümün vazife-i hayat külfetinden bir terhis, hem ubudiyet ve imtihanın talim ve talimatından bir paydos“13 olduğunu, asıl hayatın ise, ahiret hayatı ve saadet-i ebediye olduğunu bildirerek bu suretle, Ahiret akidesini, yani haşir inancını da pekiştirmektedir. İmanın manevî bir Cennet çekirdeği, inkârcılığın ise, manevî bir Cehennem tohumu mahiyetinde olduğunu beyan eden İkinci Söz, “Selâmet ve emniyet yalnız İslamiyet’te ve imandadır.”14 hakikatiyle de, “İmansız İslâmiyet medar-ı necat olmadığı gibi, İslâmiyetsiz iman da medar-ı necat olamaz”15 hükmünü teyid ederek, “İslâm dini ve mükemmel imanı ihsan eden Rabbimize hamd etmek” dersini verip, insanın aslî vazifesi olan tahmid ve şükür vazifesini ihtar etmektedir.

Özet olarak: İkinci Söz imanın güzelliğini, nimet ve saadet olduğunu; hakiki mü’minliği ve bakış açısını, inançsızlığın ve günah işlemenin bedbahtlığını ve kâfirliğin dehşetini ve perişaniyetini ve dünyanın mahiyetini ve yaradılışın gayesini çok öz bir şekilde özetleyerek, Risale-i Nur’un adeta küçük bir çekirdeği gibi olduğunu göstermektedir. Daha nice manaları ihtiva eden İkinci Söz’ü ve Küçük Sözler’i çok iyi ve doğru anlamak temennisiyle inşaallah.   

Dipnotlar:
1-Sözler 687,
2-age.22,
3-age.22,
4-Lem’alar 265,
5-Sözler 23,
6-Emirdağ Lahikası 348,
7-Sözler 23,
8-age.215,
9-age.71,
10-Şualar 93,
11-Sözler 239,
12-Lem’alar 242,
13-Sözler 43,
14-age.23,
15-Mektubat 38 

Benzer konuda makaleler:

2 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*