[…] O iki vazife ise; birisi hayatı verip beslemektir, diğeri hayatı verene ve besleyene perestiş edip yalvarmaktır, Ona tevekkül edip emniyet etmektir.
Evet, en parlak bir mu’cize-i san’at-ı Samedâniye ve bir harika-i hikmet-i Rabbaniye olan hayatı kim vermiş, yapmış ise; rızıkla o hayatı besleyen ve idame eden de odur. Ondan başka olmaz.
Delil mi istersin? En zayıf, en aptal hayvan en iyi beslenir (meyve kurtları ve balıklar gibi). Hem en âciz, en nazik mahlûk, en iyi rızkı o yer (çocuklar ve yavrular gibi).
Evet, vasıta-i rızk-ı helâl, iktidar ve ihtiyâr ile olmadığını, belki acz ve zaaf ile olduğunu anlamak için balıklar ile tilkileri, yavrular ile canavarları, ağaçlar ile hayvanları muvazene etmek kâfidir. Demek, derd-i maişet için namazını terk eden, o nefere benzer ki, talimi ve siperini bırakıp çarşıda dilencilik eder. Fakat namazını kıldıktan sonra, Cenâb-ı Rezzak-ı Kerîm’in matbaha-i rahmetinden tayınatını aramak; başkalara bâr olmamak için bizzat gitmek güzeldir, mertliktir. O dahi bir ibadettir.
Hem, insan ibadet için halk olunduğunu, fıtratı ve cihazat-ı maneviyesi gösteriyor. Zira, hayat-ı dünye- viyesine lâzım olan amel ve iktidar cihetinde en edna bir serçe kuşuna yetişmez. Fakat, hayat-ı maneviye ve uhreviyesine lâzım olan ilim ve iftikar ile tazarru ve ibadet cihetinde hayvanatın sultanı ve kumandanı hükmündedir.
Demek ey nefsim! Eğer hayat-ı dünyeviyeyi gaye-i maksad yapsan ve ona daim çalışsan, en edna bir serçe kuşunun bir neferi hükmünde olursun. Eğer hayat-ı uhreviyeyi gaye-i maksad yapsan ve şu hayatı dahi ona vesile ve mezraa etsen ve ona göre çalışsan, o vakit hayvanatın büyük bir kumandanı hükmünde ve şu dünyada Cenâb-ı Hakk’ın nazlı ve niyazdar bir abdi, mükerrem ve muhterem bir misafiri olursun.
İşte sana iki yol. İstediğini intihab edebilirsin. Hidayet ve tevfiki Erhamürrâhimîn’den iste.
Sözler, Beşinci Söz, s. 38
LÛGATÇE:
bâr olmak: Yük olmak.
cihazat-ı maneviye: Manevî cihazlar.
fıtrat: Yaratılış.
halk olunmak: Yaratılmak.
intihab etmek: Seçmek.
iftikar: İhtiyâcı olduğunu ortaya koyma.
matbaha-i rahmet: Rahmet mutfağı.
mu’cize-i san’at-ı Samedâniye: Cenâb-ı Hakk’ın san’at mu’cizesi.
perestiş etmek: Tapmak, taparcasına sevmek.
vasıta-i rızk-ı helâl: Helâl rızkın vasıtası.
Benzer konuda makaleler:
- Hayatı kim vermişse, rızıkla devam ettiren de odur
- Hayat en parlak bir mu’cize
- Reklamlar
- Vazifen fahr değil şükürdür
- İsraf, milletleri geri ve fakir bırakır
- Vazifen fahr değil, şükürdür
- “Güç-iktidar ve kontrol” değil, ihlâs kuvveti…
- Risale-i Nur’un dört esasından üçüncüsü: Şefkat
- Risale-i Nur’un dört esası: Acz, fakr, şefkat, tefekkür
- Ey gönül!
Kur’an’ı çağa tefsir ederek, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, bu dünyadaki vazifem nedir?” sorularına cevaplar sunan, “iman-ı tahkiki”, “ahlâk” ve “istikamet” rehberi Risale-i Nur Külliyatı’nın müellifi.
İlk yorum yapan olun