İnsan-kâinat-gayb arasındaki bağlar

Önsezi, rüya, yakaza (uyku ile uyanıklık arası hal), keşif, bast-ı zaman (zamanın genişlemesi, tayy-ı mekân (kısa zamanda mesafeleri aşma) gibi harika hallerini, olağanüstü performanslarını özünü kavrayabilmek için öncelikle kevniyat/ tabiat ve gayb/meleküti, maddeötesi/metafizik âlemle ilgili bazı hakikatleri, bağlantıları formülleri, prensipleri dikkate almak gerekir.
Ve gelecek her bir alt başlık, bu prensipler çerçevesinde okunmalı:

•Şu uçsuz bucaksız Kâinatın Yaratıcısı, sonsuz kudret, emir ve iradesiyle, havanın ve suyun her zerresini, bir arşı, yani kudret ve sanatının tecelli yeri yapmış, dünyada var olan telefon, telgraf radyo, (uydu, televizyon, bilgisayar, internet ve telsizlerin) sayısız muhtelif konuşmaların merkezleri, santralleri, alıcı ve vericileri, hadsiz işleri beraber ve bir anda yapabilecek şekilde yaratmıştır. Havanın bütün parçaları (atomları) bu kabiliyettedir.1

•Madde, enerji, ses, görüntü, koku, desen, renk, elektrobiyomanyetik dalgalar vs. ile tümü iç içe istif edilmiş, kotlanmış, arşivlenmiş, programlanmış ve kaybolmayan muhteşem sanat eserleridir. Tüm ses ve görüntüler, bir zerrede arşivlenir ve bunlar asla kaybolmaz. Bu, yüce Yaratıcı’nın “Hafîz” (her şeyi koruyan, arşivleyen, kaydeden) isminin havaya da yansımasının gereğidir.

•Ruh ve bedenimizde maddî ve manevî bütün görüntüleri algılayacak, seyredecek, izleyecek ve onların yapılarına uygun görme, algılama organları, yani alıcı ve vericiler yaratılmıştır. Duyularımız bile birçok imkânı bahşedebilecek özelliklere sahiptir. Görme sınırımız, morötesi ışınların dalga boyunun başladığı 400 milimikron ile, kırmızı ışınların dalga boyunun başladığı 700 milimikron arasındaki dalgalardır. Ancak göz, modern fotoğraf makinelerinin en iyisinden daha üstün, en hızlı filmlerden çok daha hassastır.2

Ayrıca bize, su ve “hava molekülleri içindeki film âlemini görme”3 kabiliyeti de potansiyel yetenek olarak verilmiştir. Göremememizin sebebi, kalbimizde can kalmaması ve gafletin kalplerimizi tabiat bataklığında çürütmesidir. Yani duygu kanallarımızı dumura uğratmamız, devreden çıkarmamızdan ötürüdür.

•Kâinattaki bütün varlıkların maddî manevî özellikleri, bütün varlıkların duyu ve duyguları, his ve kabiliyetleri, hasletleri potansiyel olarak ruh ve bedenimize yerleştirilmiştir. Eğitim, terbiye ile bu potansiyelleri ortaya çıkarabilir, kapasitelerini fevkalade yükseltebiliriz.

Dipnotlar:
1-Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 146-147.
2-Ekoloji, Prof. Dr. Yılmaz Muslu, s. 79.
3-age., s. 79.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*