İnternet yasası mı, sansürü mü?

İnternet yasası gerçekten özgürlük mü getirecek, yoksa bir sansüre mi dönüşüyor?

Görünen o ki, buna mümasil bir yasa olmadığı için yasa “sansür”e dönüşecek.

Eğer bir yürütme erki, yani iktidar, internet gibi son derece özgür bir ortamı “yasal” düzenleme altında sınırlandırıyorsa orada oturup düşünmek gerekiyor.

“Ahlâksızlıklar, yolsuzluklar devam mı etsin? Bu ülkede insanları itibarsızlaştırma hareketleri devam mı etsin?” sözlerinin altında yatan derin kaygıyı görmek pekâlâ mümkün.

Evet; ahlâksızlık hepimizin ortak derdi. Zira internetin yaygın hale getirdiği sınırsız cinsel özgürlük ne yazık ki, gençlerimizin akıl ve dimağını darmadağın ediyor ve nesilleri kurutuyor. Bu ahlâksızlığı önlemek için yasal tedbir hepimizin özlemi… Ancak bir paket halinde sunulması bizim gibi eli kalem tutanları tedirgin ediyor.

Zaten kamuoyunun algısı şu yönde:

Cemaat-Hükümet kavgasında, iktidar kendisine yönelik komployu önlemek için bir tedbir alarak mevcut “internet yasası”nı Meclis’ten geçirdi.

Gerçi bunu da gizlemiyor iktidar; “Kasetler yoluyla siyasete müdahaleye son vereceğiz” diyor.

Elbette “kişilik haklarına tecavüz” söz konusu olduğunda, kişinin mahkeme başvurusunun ardından çıkan karar sonrası erişim engellenmeli. Hem de en kısa zaman içinde. Ancak yasayı bir bütün halinde “daha özgür hale getiriyor” dediğinizde burada bir kafa karışıklığı oluşuyor ister istemez.

Yasak olan maddelerde neler var, şöyle bir kuşbakışı yapalım dilerseniz:

-Yer sağlayıcı, yer sağladığı hizmetlere ilişkin trafik bilgilerini yönetmelikte belirlenecek süre kadar sağlamakla yükümlü… Bu düzenlemedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyene para cezası verilecek.

-Erişim Sağlayıcı Birliği kurulacak. Birliğe üye olmayan internet servis sağlayıcıları faaliyette bulunamayacak.

-Ticarî amaçla olup olmadığına bakılmaksızın bütün internet toplu kullanım sağlayıcıları, yani “internet kafe”ler tedbir almakla yükümlü olacak. İhlâlin ağırlığına göre uyarma veya idarî para cezası ödemeye mülkî amir yetkili olacak.

-Özel hayatın ihlâl edildiğini iddia eden kişiler, doğrudan sulh ceza hakimine başvurabilecek ve erişimin engellenmesini isteyebilecek. Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç 24 saat içinde, duruşma yapmaksızın karara bağlayacak.

-Özel hayatın gizliliğini ihlâl edildiğini iddia eden kişiler, doğrudan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanmasını isteyebilecek.

-Özel hayatın gizliliğinin ihlâline bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, doğrudan TİB başkanının emri üzerine erişim engellenebilecek.

-Siber Güvenlik Kurulu kurulacak. Böylelikle, siber güvenlikle ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından alınacak önlemleri belirlemek, hazırlanan plan, program, rapor, usul ve standartları onaylamak olacak.

İşin bir de internet kullanıcıları için alacağı tedbir boyutu var. Yani “sansür” tartışmalarını bir kenara bırakacak olursak, belki de kendi denetimimizi gözden geçirmemiz gerekecek.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*