İradeyi istibdat belâsından kurtaran meşverettir

altHürriyet-i şer’iye denilen yüksek bir hakikat-i içtimaiye, Süphan ve Ağrı dağları gibi, istikbalin cibal-i şahikasının tepesinde ayağa kalkmış. Ve esaret-i nefis altına girmeyi yasak etmiş ve gayra tecavüzü tecviz etmeyerek şeriata istinat etmiş olan sultan-ı hürriyet, yüksek seda ile sizin gibi mazinin en derin derelerinde gafil ve müteferrik insanlara, “Fen, san’at silâhıyla cehalet ve fakra hücum ediniz!” emrini veriyor. (…)

Hem de, ihtiyaç denilen medeniyetin pederi ve terakkiyatın müessisi olan üstad-ı ihtiyaç, sillesini kaldırmış, size hükmediyor ki, ya hayat-ı hürriyetinizi bu sahra-i vahşette yağmacılara vereceksiniz veyahut meydan-ı medeniyette fen ve san’at balonuna ve şimendiferine binerek istikbali istikbal ve o ecnebi ellerine geçen o emval-i müttefikayı istirdat ederek, Kâbe-i kemalâta koşacaksınız.

Hem de, İslâmiyet milliyeti denilen, mazi derelerinde ve hâl sahralarında ve istikbal dağlarında haymenişin olan ve Selâhaddin-i Eyyubî ve Celâleddin-i Harzemşah ve Sultan Selim ve Barbaros Hayreddin ve Rüstem-i Zal gibi, ecdatlarınızdan emsalleri gibi dâhî kahramanlarla bir çadırda oturan bir aile gibi, herkesi başkasının haysiyet ve şerefiyle şereflendiren ve hayat-ı ulviyenin enmuzeci olan İslâmiyet milliyeti size emr-i kat’î ile emrediyor ki, tâ her biriniz umum İslâm’ın ma’kes-i hayatı ve hamî-i saadeti ve umum millet-i İslâm’ın ferdî bir misal-i müşahhası olunuz. Şimdiki gibi bir şahıs değil, bir millet kadar büyüyeceksiniz. (*) Zira, maksadın büyümesiyle himmet de büyür. Ve hamiyet-i İslâmiyenin galeyanıyla ahlâk da tekemmül ve teâlî eder.

Hem de, meşrûtiyet-i meşrûa denilen, dünyada beşer saadetinin bir sebebi ve hâkimiyet-i milliyeyi temin ile makine-i hayatın buharı olan hürriyetteki irade-i cüz’iyeyi istibdat ve tahakkümün belâsından kurtaran meşveret-i şer’iyenin mâyesiyle mayalandıran meşrûtiyet-i meşrûa, sizi herkes gibi imtihana dâvet ediyor ki, sinn-i rüşde bülûğunuzu ve vasîye adem-i ihtiyacınızı görmek istiyor. İmtihana hazırlanınız. Mevcudiyetinizi ittihatla gösteriniz ve hamiyet-i diniye-i millî ile fikir ve vicdan-ı şahsiyenizi milletin kalb ve akl-ı müştereği gibi gösteriniz. Yoksa, sıfır çekecek ve şahadetname-i hürriyeti elinize vermeyecektir.

(*) Bu cümle Osmanlıca teksir nüshadan ilâve edilmiştir.

Eski Said Dönemi Eserleri, Divan-ı Harb-i Örfî, s. 161-163

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*