İşitme engelli ressam Üstad’ı çizdi

İşitme engelliler tercümanı Vahdet Yıldırım, işitme engelli ressam Ertan Ayhan Sertöz ile konuştu.

İşitme engelli Ressam Ertan Ayhan Sertöz, geçtiğimiz hafta Kocaeli Aden Diş Hastanesi Sanat Galerisinde resim sergisi açtı. Değişik türde eserlerinin yanı sıra, sergide bir de Bediüzzaman tablosu yer aldı. Üstad’ın resmini karakalem çalışması ile çizen ressamın bu çalışması, büyük ilgi gördü. Bediüzzaman Hazretleri’nin diğer resimlerini de çalışacağını söyleyen Ressam Sertöz, ileride sadece Bediüzzaman resimlerinden meydana gelen bir sergi açmayı düşündüğünü söyledi.

İşitme engelli Ressam Sertöz ile yapmış olduğumuz bir röportajı siz değerli okuyucularımıza sunarken, Sertöz’ü de tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

Ertan Ayhan Sertöz kimdir, bize kendinizden bahseder misiniz?

1956 İzmit Ketence doğumluyum. Babam Şevket Sertöz, kendine has tarzı olan, üst düzey bir suluboya ressamı idi. Dolayısıyla ilk gördüğüm şeyler, boya, fırça, tablolar, her türlü resim malzemeleriydi. Anlamlarını ve isimlerini bilmeden, kendimi renkler dünyasında buldum.

İşitme engelli oluşum ve ailemin tek çocuğu oluşum dolayısıyla, iletişim kurma zorluklarının yanı sıra, çevremdeki her şeyin san’at ve resim dünyasına ait oluşu, beni san’ata ve resme yöneltti.

Resim yapmaya nasıl başladınız?

Dediğim gibi, babam Şevket Sertöz bir ressamdı. Ben de resimler ve boyalar arasında yetişmiştim. Altı yaşımda başladığım resim çizimine, 9 yaşıma geldiğimde bayağı ustalaşmıştım. 10 yaşımdan itibaren artık ressam olarak tanınıyordum.

Ulusal ve uluslar arası resim yarışmalarında önemli derecelere sahip olduğunuzu biliyoruz, biraz bu derecelerinizden bahseder misiniz?

İstanbul Yıldız’daki Sağır Okulunda öğrenci iken, Türkiye İşitme Engelliler Millî Federasyonu aracılığıyla, bir yağlı boya peyzaj tablom, Bulgaristan’ın Varna şehrinde dünya üçüncüsü oldu. Halen o tablonun orijinali Varna san’at galerisinde teşhir edilmektedir. Yine öğrencilik yıllarımda okulumuzu ziyaret eden dönemin İstanbul Valisinin (ismini şimdi hatırlamıyorum) resmini çizdim. Daha okulda iken sergiler açmaya başladım. Böylece hem benim, hem de okulumuzun adını geniş bir çevrede duyurmuş oldum.

Yurt içi ve yurt dışında o kadar çok sergi açtım ki sayısını ben de bilmiyorum. Kabaca, dört yüzden fazla sergi açtığımı söyleyebilirim. Yurt dışında san’ata ve san’atçıya daha fazla değer verildiğini gördüm. Üzülerek belirteyim ki, ülkemizde san’atçıya gereken değer verilmiyor.

Türkiye İşitme Engelliler Millî Federasyonu aracılığı ile 1983 yılında İtalya’ya gönderdiğim eserlerimden biri de, Leonardo Da Vinci Portresi idi. Bu eserim, İtalya’nın Sicilya Adası’ndaki Palermo şehrinde dünya birinciliği aldı. Bazen devlet büyüklerimizin resimlerini çiziyorum. Bu özel çalışmalar beni hem heyecanlandırıyor, hem de onurlandırıyor.

Merkezi İstanbul’da bulunan Türkiye Karikatürcüler Derneği üyesiyim. Uluslar arası yarışmalara daha çok karikatür dalındaki çalışmalarla katılıyorum.

Karikatürcülük, yalın ve sade çizgilerle olayları ve düşünceleri anlatan bir çizim san’atıdır.

Karikatür genel anlamda kara mizah muhtevalı olmasının yanında, insanı en çok düşündüren ve güldüren, hayatı ve olayları “ti”ye alan yönü ile de önemlidir. San’atçı da toplumu oluşturan şahıslardan birisi olduğuna göre, toplumsal değerlerin paylaşımında san’atıyla yönlendirici ve öncü olmalıdır. Topluma rağmen değil, toplum içi san’at anlayışı önemlidir.

Engelli oluşunuzun kariyeriniz üzerinde olumsuz bir etkisi oldu mu?

Engelli oluşumun kariyerime olumsuz etkisi olmadığı gibi, olumlu etkileri oldu. Zaten çevremdeki insanlar işaret dilini bilmiyorlar, bundan dolayı vaktimi ve dikkatimi daha çok san’ata veriyordum. Uluslar arası yarışmalara eser göndermek için bir çok işlemler ve yazışmalar gerekiyor. Sadece bu konuda zaman zaman sıkıntılar yaşadım.

Biraz iş hayatınızdan bahseder misiniz?

O günkü adıyla Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi (Mimar Sinan Üniversitesi)ni bitirdikten sonra Yarımca Porselen Fabrikası’nda desinatör ressam kadrosu ile görece başladım. 1997 yılında emekli oldum. İzmit’te hayatıma devam ediyorum. Türkiye İşitme engelliler Millî Federasyonu’nda uzun yıllar Kültür ve San’at danışmanı olarak görev yaptım. Kocaeli Bilim Kültür ve Sanat Derneği ile, Kocaeli Kafkas Kültür Derneği’nde uzun yılllar karakalem resim çizimi dersleri verdim.

Halen, Kocaeli Kent Konseyi Engelliler Meclisi Yönetim Kurulu üyeliğim ve Kocaeli Kent Konseyi Kültür ve Sanat Çalışma Grubu üyesiyim.

Kocaeli Üniversitesi’ndeki sanatçılar ile Kocaeli Kent Konseyi Kültür ve Sanat Çalışma Grubumuz sanatçılarının her birisi kendi alanında birer değerdir. Hepsi ile görüşme ve çalışmalarımız devam etmektedir. Ülkemizde de dünya çapında san’atçılar yetişmektedir.

Ressam Ertan Ayhan, hayatında neler yapar, zamanını nasıl değerlendirir?

Ailemiz dört kişilik bir ailedir. Ben, eşim Meryem Hanım, oğullarım Alp ve Mert olmak üzere. Sabah kahvaltı hazırlarken eşime yardım ederim. Alp ve Mert okullarına gittikten sonra dünden kalan çalışmalarım varsa onları tamamlarım. Yoksa, yeni çalışmalara başlarım. Öğleden sonra genellikle Kocaeli Kent Konseyi’ne giderim. Orada engelliler ile ilgili çalışmalara katılırım. Bazen de san’at sokağına giderek, oradaki ressam arkadaşlara yardımcı olurum.

Vahdet Yıldırım / vahdet222@hotmail.com

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*