İslâm tarihinde Haziran ayında yaşanan bazı önemli hadiseler

Haziran ayı içinde İslam tarihinde pek çok tevafuk birlikte yaşanmıştır. Onlardan birisi Kâinatın Efendisi’nin (asm) fani dünyayı terk etmesidir. Daha sonra “Hulefa-i Râşidîn” (Dört Halife) Devrinin, Hz. Ebû Bekir’in (ra) sahabelerce halife seçilmesiyle (ra) başlamasıdır. Üçüncü halife Hz. Osman (ra) da bu ayda şehid edilmiştir.

 

PEYGAMBERİMİZİN (ASM) VEFATI VE BAZI TEVAFUKLAR

Her canlı gibi canlıların en üstünü olan insan hayatı da sınırlıdır. Çünkü Cenâb-ı Hak her insana belli bir yaşama süresi vermiştir. Kur’ân’ın hükmüyle “Her nefis ölümü tadacaktır.” Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz (asm) de günümüzden 1379 yıl önce, 8 Haziran 632 (H. 11, Rebiülevvel 12) Pazartesi günü Hz. Aişe (ra) annemizin odasında ruhunu Cenab-ı Hakk’a teslim etmiştir. Vefat ettiğinde altmış üç yaşlarında idi.
Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz yine bir Rebiülevvel ayının on ikisinde dünyaya gelmişti. Dünyadan gidişi de aynı güne tevafuk etmiştir. Onun (asm) vefatına inanamayanlar feryat ederken Hz. Ebu Bekir (ra) “Kim ki Muhammed’e (asm) tapıyorsa, bilsin ki Muhammed (asm) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibâdet ve kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah, Hayy’dır, ölümsüzdür” diyor ve sözlerini şu ayetle destekliyordu:
“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce birçok peygamber gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse, siz ardınıza dönüverecek misiniz (dininizden dönecek veya savaştan kaçacak mısınız?) Kim ardına dönerse, elbette Allah’a hiçbir şeyle zarar verecek değil; fakat şükredip sabredenlere, Allah muhakkak mükâfat verecektir.”1
Ashab-ı Kiram, Hz. Ebû Bekir’den dinledikleri âyetlerden sonra, Peygamberimizin (asm) vefat ettiğine artık iyice kanaat getirdiler. Bu âyetler okununcaya kadar, Müslümanlardan birçokları onların nâzil olduğunu bilmiyor gibiydiler. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer’e:
“Ey Ömer! Yoksa dininde kuşkun mu var? Allah’ın ‘Ey Resûlüm! Muhakkak ki sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir.’ buyurduğunu işitmedin mi?” dediği zaman, Hz. Ömer: “Vallahi o günümden önce o âyetleri sanki hiç işitmemiş gibiydim. Onları Ebu Bekir’den dinler dinlemez, dizlerimin bağı çözüldü, yere çöktüm. Artık iyice kanaat getirdim ki, Peygamber (asm) vefat etmiştir.” dedi.2 Peygamberimizin (asm) üzerine eğilip alnından öptü ve ağladı.
Enes b. Malik, “Resûlullah’ın (asm) Medine’ye gelip girdiği gün Medine’nin her şeyi aydınlanmış, vefat ettiği gün de Medine’nin her şeyi kapkaranlık olmuştur”3 diyerek, Peygamberimizin (asm) vefatından duyulan derin acıyı dile getirmiştir.
Ahmed b. Hanbel, Müsned’inde bu konuda İbn-i Abbas’tan şöyle bir rivayete yer verir:
“Peygamber (asm) pazartesi günü doğdu. Pazartesi günü peygamber oldu. Pazartesi günü vefat etti. Mekke’den Medine’ye hicret için Pazartesi günü çıktı. Medine’ye pazartesi günü geldi. Hacerü’l-Esved’i pazartesi günü kaldırdı.”

HZ. EBÛ BEKİR’İN (RA) HALİFE SEÇİLMESİ

Resul-i Ekrem (asm) Efendimiz vefat edince ertesi gün yerine Hz. Ebu Bekir (ra) ilk defa halife olarak seçildi (9 Haziran, 632). Resûl-i Ekrem (asm)’ın vefatıyla Medine mateme bürünmüştü. Bundan sonra Müslümanların işlerini görecek, İslâm’ın hükümlerini uygulayacak, Efendimize (asm) halife olacak bir devlet başkanının seçilmesi gerekliydi. Peygamberimizin (asm) Hz. Ebu Bekir’i mihraba geçirmek hususundaki ısrarı, mescide açılan kapıların kapatılarak ancak Hz. Ebu Bekir’in kapısının açık bulundurulması, Hz. Ebu Bekir (ra) için bir yazı yazdırmak istemesi gibi olaylar ise, Peygamberimizin (asm) bu husustaki temayülünü gösteriyordu. Fakat hemen herkes o gün rahat rahat düşünüp karar verebilecek durumda değildi. Ensardan Zeyd b. Sabid, “Resûlullah (asm), Muhacirlerdendi. Biz de, Resûlullah’ın (asm) yardımcıları idik. Onun yerine geçirilecek olanın da yardımcısıyız.” dedi. Hz. Ebu Bekir, “Allah sizleri hayırla mükâfatlandırsın. Ey Ensar cemaati! Bu sözünüzde sebat ediniz. Vallahi, bundan başka türlü söylerseniz, sizinle anlaşamayız.” dedi.

HZ. OSMAN’IN ŞEHİD EDİLMESİ

574 yılında Mekke’de dünyaya gelen Hz. Osman (ra) evinde Kur’ân okurken 17 Haziran 656 tarihinde müşrikler tarafından 82 yaşında şehid edildi. İlk on müslümandan biri olmakla şereflenen Hz. Osman (ra), aynı zamanda Peygamberimizin (asm) “cennetlik” diye müjdelediği “Aşere-i Mübeşşere”den birisidir. O aynı zamanda Peygamber Efendimizin (asm) damadı olmuş ve bundan dolayı “Osman-ı Zinnureyn” diye anılmıştır. Hz. Ömer’den sonra halife seçilmişti. Peygamberimizin (asm) vahiy kâtipliğini de yapan Hz. Osman (ra) Kur’an-ı Kerim’i eksiksiz olarak tertip etmiştir. Hz. Ebûbekir (ra) zamanında Mushaf haline getirilen Kur’ân-ı Kerim, Hz. Osman (ra) zamanında dört nüshaya çıkartılmıştır. Bugün elimizde okuduğumuz Kur’ân-ı Kerimler o nüshalar esas alınarak çoğaltılmıştır.
Allah’ın salât ve selâmı, O’nun “Habibim” dediği Resûl-i Ekrem (asm) Efendimiz üzerine olsun.
Ya Rab! Bizi Sünnet-i Seniyyede sabit ve daim kıl. Ümmetin fesada gittiği şu dehşetli zamanda bizi onun yolundan, sünnetinden ayırma. (Âmin!)

Dipnotlar:

1- Zümer Suresi, 30
2- İbn Sa’d, Tabakât, c. 2, s. 268
3- Tirmizi, Sünen, c. 5, s. 588, Hâkim, Müstedrek, c. 3, s. 57

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*