İslâmdan korkanlar

Image
İslâma ve Müslümanlara yönelik küresel bir baskı vardır. Baskıya sebep de “İslamofobi“dir. İslamofobistleri dehşete düşüren İslâm korkusudur. Korktukça hırçınlaşıyorlar, hırçınlaştıkça saldırıyorlar. Batı dünyası, “antisemitizm“i, yani Yahudi düşmanlığını yadırgadığı ve yasakladığı kadar, İslamofobiyi de gereksiz ve yersiz bulduğu zaman, insanlık ve medeniyet yolunda sağlıklı ve rasyonel adımlar atmaya başlayacaktır.

 

Hele hele herşeyin gün gibi ortaya çıktığı bir aşamada, Batının İslâma ve Müslümanlara yönelik politikalarındaki perde arkasının sere sepe ortaya serildiği bir süreçte, hâlâ İslâm korkusundan ve tehlikesinden söz etmek, bundan sonra tamamen Batının ve İslâm karşıtı politika sahiplerinin aleyhine işleyecektir. Çünkü İsrail’in Filistin politikasından tutun, ikiz kule saldırılarına, Afganistan ve Irak işgallerine kadar her meselede Amerikan ve İsrail çıkarlarının saklı olduğu, artık saklanamayacak bir gerçek haline gelmiştir. Demokrasiymiş, teröre karşı tedbirlermiş, baskı rejimlerini kaldırıp hürriyet getirmekmiş… Bunların hepsi hikâye!..

«««

Halbuki İslâmın özünde, mânâsında ve mesajında korkulacak tek bir emareye yer yoktur. İslâm, bütün insanlığın kurtuluş ve saadetini temine yönelik ölçü ve prensiplerin tamamını içine alan bir dindir. Bütün semavî dinler de mânâ ve öz olarak İslâmın içindedir.

Hal böyle iken, bu İslâm korkusu niye?

Öyle bir korku ki, bütün dünyayı samış, sonra gelip bizimkilerin de yüreğine oturmuştur. Türkiye denilince akla hemen İslâmiyet gelirdi ya, şimdi birşeyler daha geliyor..

Evet, “terör“ de geliyor, diyorsanız, buna bir de maalesef “İslâm korkusu“nu da dahil etmelisiniz. “Maalesef“ diyorum, çünkü hem Müslüman olup, hem de İslâmdan korkmak, garabetin ve acaipliğin en korkuncu olsa gerektir.

Üstelik Türkiye’de İslâmdan korkanlar, öyle azınlıklar falan değildir. Farklı etnik gruplar, ya da Hıristiyan, Yahudi ve Ermeni asıllı vatandaşlar da değildir.

Kendilerini rejimin bekçileri, cumhuriyetin asıl sahipleri olarak görenlerdir ki, “Ülkeyi yeniden biz kurduk, onu yine biz koruyacağız“ sloganını her vesileyle her ortamda “kahramanca!“ dile getiriyorlar..

Biz de diyoruz ki, “Durun bakalım arkadaşlar, siz neyi neyden, kimi kimden koruyorsunuz?”

Tamam, İzmir Marşıyla “yürüyelim arkadaşlar” diyorsanız, hep beraber yürüyelim. Ki zamanında da beraber yürümedik mi? Kurtuluş Savaşını, yediden yetmişe bütün ülke insanıyla beraber vermedik mi? Bediüzzaman’lar, Mehmed Âkif’ler, din âlimleri ve sarıklı mücahitler en ön cephelerde yerlerini almadılar mı? Hatta Mustafa Kemal’in “Kahraman hoca“ dediği Said Nursî Hazretleri, işgal altındaki İstanbul’da bulunduğu sırada, kendisini Birinci Mecliste görmek isteyen M. Kemal’e, “Ben cephe gerisinde değil, burada bulunmak istiyorum“ dediğini, sonra ısrarlı dâvetler üzerine dâvete icabet ettiğini ve sonrasında olup bitenleri ve yollarının nasıl ayrıldığını yakın tarihten öğreniyoruz.

Kısacası, “kurtuluş“ dediğimiz, “zafer“ dediğimiz hâdise, öyle balolarda dans edilerek, akşam safalarında kadeh tokuşturularak kazanılmadı. Bugün de ülkeyi tehdit eden unsurlardan, vatanı kuşatan belâlardan, bilhassa terör belâsından kurtulmak için, dinin sağladığı birliğe, millî birlik ve bütünlük anlayışına ve iman gücüne her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğu âşikârdır.

«««

Aslında “İslamofobi“ Batı kaynaklıdır, ama gelin görün ki İslâm, bizdeki İslamofobistleri daha fazlasıyla korkutur hale gelmiştir. Bizdeki “mahalle baskısı“ korkuları henüz Batıyı sarmadı, ama, Avrupalı Türk laikçiler sayesinde onun da ayak sesleri geliyor.

Zaten Avrupalı, işine geldiği zaman Türkiye’yi emsal gösterir. Bilhassa “başörtüsü“ konusunda olumsuz tavır takınıldığı zaman, bunun Türkiye kaynaklı olduğu hemen anlaşılır. Önceleri, başörtülü olarak ilkokula adımını atan çocuklara, hiç ses çıkarılmazken, son zamanlarda ilkokul sonuna, yani 11 yaşına kadar derste başörtü kullanılmaması konusunda aileyi ikna yoluna gidiyorlar. Ama sonuçta ailenin ve çocuğun isteğine uyuluyor. Burada zaten kesintili bir sistem vardır.

TEBRİK: Âlem-i İslâmın ve muhterem okuyucularımızın mübarek Kurban Bayramını tebrik eder, bütün insanlık için hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ederim. M. Y.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*