İslâmiyet baharı

Son bir yüzyıl boyunca İslâm dünyası yeis ve karamsarlık belâsına tutuldu. Osmanlı devletinin savaşlardaki mağlûbiyeti ve küçücük Avrupa devletlerinin büyük Müslüman halkları üzerindeki hükümranlığı, bu dehşetli sonucu doğurdu.

“Yeis mani-i herkemaldir” yani her türlü gelişmenin en büyük engelidir. Bu fena hastalık dem ve damarlarımıza işlemiş ne yazık ki.

“Arap baharı” adı verilen, fakat “İslâmiyet Baharı” denilmesi gereken uyanışı göremiyor bazı insanlar. Onlar Müslümanların her daim ezileceğine, batılı ülkeler tarafından sömürüleceğine ve acımasız diktatörlerin boyunduruğu altında kalacağına inanmışlar. Günümüzdeki en büyük Müslüman topluluğu olan Araplara dahi, özgürlük ve demokrasi yolundaki güzel gelişmeleri lâyık göremiyorlar. Halkın intibaha gelmesini, uyanışını “Batılı ülkelerin tuzağı” olarak görüyorlar.
Dünya herkese terakkî dünyası olacak da bizlere ve Müslüman halklara gerileme, tedennî olacak öyle mi? Zavallı dostum, kim sana bu dehşetli hastalığı bulaştırdı. Biraz gözünü aç çevrene bak, ne olup bitiyor, gözünü aç, ne olur!
Bir kısım yazar-çizer takımı kalkmış Suriye’deki darbeci zalimlerin ilelebet payidar kalacağını iddiâ ediyor. Arap uyanışının bu ülkeye uğramayacağını zannediyor. Zalim Hafız Esad’ın ileriyi göremeyen kör oğlu Beşşer Esad’ın ayakta kalacağını ümit ediyor.
Ey karamsarlık içindeki yoldaş! Tahrir (Özgürlük) meydanındaki müsbet halk hareketi bugün Amerika’yı sardı, farkında mısın? Kapitalist sömürü düzeni ve paradan para kazanan mutlu azınlığın feleği şaştı, görüyor musun acaba?
Eğer bunları işitmedi isen, lütfen bu yazıyı dikkatle oku. Dünya üzerinde öyle büyük bir ekonomik kriz var ki, vahşi kapitalist düzen yıkılmak üzere. 1929 Ekonomik krizi, bugünkünün yanında solda sıfır kalır. Zavallı para babaları, gafil yöneticiler, karşılıksız para basarak krize çare bulmaya çalıştılar. İşi daha da berbat hâle getirdiler. Zira yapısal bozukluğu gelip geçici, adeta mevsimsel bir problem olarak gördüler.
ABD’de başlayan ve dalga dalga bütün dünyayı altüst eden finansal tsunami, önüne çıkan bütün para babalarının altını üstüne getiriyor. Yunanistan, çoktan batmış durumda. Almanya ve AB ülkeleri bunu gayet iyi biliyorlar. Amaçları Yunanistan’a kredi vererek gelecek büyük yıkımın şiddetini biraz azaltmaya çalışmak. Çünkü biliyorlar ki Yunanistan’a borç vermiş bankalar, bunları geri alamaz ise domino taşlarının yıkılması gibi dünya finans sektörü ile birlikte birden batacak. Herkes harıl harıl kendini kurtarmaya, zararı hafifletmeye çalışıyor.
Yunanistan’dan sonra İspanya, Portekiz, İtalya ve Fransa sıraya girmiş durumda. 2013 yılında iflâs bayrakları çekilecek, bunu şimdi söylemek kâhinlik değil artık. Bütün bu gelişmeleri dünyaca ünlü ekonomi uzmanları takip ediyor ve hafifletmek için çareler arıyor.
Avrupa’nın kuvvetliyi haklı gören heves, heva, rekabet ve baskı üzerine bina edilmiş sefih medeniyeti çökmek üzere. Dinî hakkı esas tutan Asya medeniyeti yakın zamanda galebe edeceği görünüyor. Zira dünya ve zaman doğrusal bir çizgi üzerinde devam etmiyor ki… Aksine, bir daire şeklinde yani mevsimler gibi hareket ediyor. Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi’nde dediği gibi “Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi; nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak, inşaallah. Hakikat-i İslâmiyenin güneşi ile sulh-u umumî (genel barış) dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi rahmet-i İlâhiye’den bekleyebilirsiniz”.
Evet, “Malikiyet ve Serbestiyet” devrinin birçok özelliği kendisini göstermiş durumda. Sadece iktisadî hayatta değil; sosyal, siyasî, ekonomik ve kültürel hayatta tezahürleri ortaya çıkmıştır. Geriye dönüş yoktur. Eski hâl muhaldir, ya yeni hâle uyarsın ya da izmihlal içinde kalırsın, vesselâm…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*