Isparta Mevlidi

Yeni Asya adına yurdun değişik yerlerinde tertip edilen mevlitler, Üstad’ın ve Risale-i Nur’un daha geniş kitlelere tanıtılması, Şahs- ı Manevinin tecellisi, uhuvvet, tesanüt ve muhabbet bağlarının, müfritane irtibatın takviyesine vesile olan için mühim fırsatlardır.

Bu organizasyonlara mümkün mertebe iştirak etmek, Şahs-ı Manevinin teşekkülüne katkı sağlamak açısından önemlidir. Her yıl düzenlenen Isparta Mevlidi böyle önemli bir fırsat sunmakla birlikte, onun diğerlerinden önemli bir farkı; Risale-i Nur’un ilk telif edildiği mekânda düzenlenmesidir.

Risale-i Nur’un kıymetini anlamak için onun hangi şartlarda ve mekânlarda telif edildiğini bilmek önemlidir. Bu sebeple Isparta, Barla, Eğirdir, İslam Köy, Atabey, bin kalemli Sav Köyü Risale-i Nur Hareketi seyrinde farklı yere sahip mekânlardır. Zira Barla’da telif edilen Risale- Nur, buralarda istinsah edilerek önce Türkiye sathına, sonra bütün Dünya’ya yayıldı.

ISPARTA KAHRAMANLARI

Üstad, Isparta’yı ikinci Vatanı olarak kabul eder ve oraya ayrı bir önem atfeder. Isparta’lı Nur Talebeleri’nin manevî mevkilerinin yüksekliğine birçok Lâhika mektubunda işaret eder.

Kastamonu’da Mehmet Feyzi Ağabey’e hitaben yazdığı bir mektupta Isparta Kahramanlarından şöyle söz eder: “Feyzi Kardeşim! Bu şehre bir kutup bir şeyh gelse, ‘seni on günde velâyet mertebesine çıkaracağım’ derse, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen Isparta Kahramanlarına arkadaş olamazsın.”

Hüsrev, Hafız Ali, Santral Sabri, Şamlı Tevfik, Sıddık Süleyman, Süleyman Rüştü v.b. Ağabeyleri Isparta Kahramanları yapan sır; Üstad’a yaklaşmanın, ona selâm vermenin işkence görme sebebi olduğu bir zamanda korkmadan hayatlarını tehlikeye atarak onun etrafında halka olup, Risaleleri gaz lambası ışığında iştiyakla ve sebatla yazmaları, istinsah etmeleri ve neşretmelerinde gizlidir. Zındıka komitesinin iğfal ettiği devletin inzibat kuvvetleri onlara göz açtırmıyordu. Baskı, hakaret, hapis gibi envâı zulümlere rağmen onlar, iman ve Kur’ân hizmetine koşmuşlardı. Günümüzdeki şartlarla kıyaslandığında, o günkü hizmetlerin kıymeti daha iyi anlaşılır.

Mevlide iştirak etmek üzere İstanbul’dan İki otobüs ile yola çıkmıştık. Sabah saatlerinde Barla’ya vardık. Orada Risalelerin ilk telif edildiği mekânları ziyaret ettik. Sonra İslamköy’e geçtik. Hayalen o zamanlara gittik. Üstad’ı ve saff-ı evvel ağabeyleri iş başında oluşlarını tasavvur ettik. Kimisi Risaleleri yazıyor ve çoğaltıyor, kimisi onları gerekli yerlere ulaştırıyor, kimisi de muhtaç olanlara dağıtıyordu.

Mevlid sonrasında cami avlusunda yıllardan beri göremediğimiz civar illerden gelen kardeşlerimizle hasret giderdik. Böylece hayırlı bir hizmeti ifa etmiş olduk. Cenâb-ı Hak cümlemizi iman ve Kur’ân hizmetinde ihlâsla muvaffak eylesin. Âmin..

İbrahim Ersoylu

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*