Isparta Mevlidine dâvetlisiniz

29 Eylül 2013 Pazar günü öğle namazından sonra Isparta Ulu Camiinde başta Peygamber Efendimiz (asm), Ashab-ı Güzin, bütün evliya ve ulema olmak üzere asrımız Büyük İslâm Âlimi Bediüzzaman Said Nursî’nin aziz ve mutahhar ruh-u pakleri için Isparta Yeni Asya Temsilciliğince mevlid-i şerif tertip edilmiştir.

Mevlid-i Şerife başta Isparta halkımız ve gazetemiz Ege okuyucuları olmak üzere, bütün okuyucularımız dâvetlidirler.

BEDİÜZZAMAN ISPARTALI’DIR

Isparta Bediüzzaman Hazretlerinin Bitlis’ten sonra ikinci memleketidir. Bediüzzaman Isparta’da 18 sene ikamet eylemiş ve Risale-i Nur güneşi Isparta’da tulu etmiştir.

Kendisi Isparta’ya olan yakınlığını şöyle anlatıyor:

“Ben üç cihetle Ispartalıyım. Gerçi tarihçe ispat edemiyorum; fakat kanaatim var ki, İsparit nahiyesinde dünyaya gelen Said’in aslı buradan gitmiş. Hem Isparta vilâyeti öyle hakikî kardeşleri bana vermiş ki; değil Abdülmecid ve Abdurrahman, belki Said’i onların her birisine maalmemnuniye feda eylerim.”1

Araştırmalar, hem Hz. Hasan Efendimiz’e (ra), hem Hz. Hüseyin Efendimiz’e (ra) dayanan Bediüzzaman’ın pak aslının, vaktiyle İslâm topraklarından Isparta’ya, Isparta’dan Bitlis’e intikal ettiğini gösteriyor.

Devlet Bediüzzaman’ı Isparta’ya sürgün ederken, Isparta’nın Bediüzzaman için ehemmiyetinin farkında değildi. Ama şimdi anlaşılmış oluyor ki, böyle bir sürgünle Bediüzzaman ana yurdundan ata yurduna intikal etmişti.

O günlerde Bediüzzaman’a yaklaşan yanıyordu! Soluğu önce karakolda, sonra işkence odasında, ardından ya hapishanede, ya da mezarlıkta alıyordu!

BİNBAŞI ASIM BEYİN CENAZE NAMAZI ISPARTA ULU CAMİİ’NDE KILINIYOR

Isparta denir de Binbaşı Asım Bey’den bahsetmeden olur mu? Sidre’den hayalen de olsa su içmeden geçilir mi?

1925 yılında Bediüzzaman Burdur’da kaldığı kısa süre içinde Binbaşı Asım Bey gibi bir kahraman kendisini keşfediyor. Ölümüne bir keşif!

Bediüzzaman daha sonra Burdur’dan Isparta’ya, Isparta’dan Barla’ya sevk ediliyor. Ama bu ayrılık Binbaşı Asım Bey için gayrılık getirmiyor.

Bir Nur Deryasına dalıyor Binbaşı Asım Bey ve bu Nur Deryasına dalışının hesabını 1935 yılında Isparta sorgu hâkimliğinde verirken, “Ya Rab! Canımı Al!” diyerek ruhunu teslim ediyor.

Korkunun dağa taşa sindiği günlerdir. Binbaşının cenazesini yıkayacak korkudan kimse çıkmıyor, cenazesini mübarek hanımı Nigâr Hanım yıkıyor, cenaze namazını da Isparta Ulu Camii’nde 5-6 kişinin katıldığı bir cemaat kılıyor. Isparta Alâeddin Mezarlığı’na defnediliyor.

SİDRE’DE OSMAN-I HALİDÎ

Sikke-i Tasdik-i Gaybî’de Bediüzzaman’ın kendisinden bahsettiği2 Başkazalı Osman-ı Halidî, Nakşî tarikatının Halidî kolunun şeyhlerinden. Sidre’deki dergâhında kırk günde bir defa yemek suretiyle riyazette bulunuyordu. Bediüzzaman’ın doğduğu aynı sene olan 1292’de vefat etmiştir. Vefat etmeden önce talebelerine, “Evlâtlarım! İmanı kurtaran bir müceddid çıkacak. Bu sene tevellüd etmiştir. Benim dört oğlumdan birisi o gelecek müceddid ile görüşecek ve elini öpecektir” diye haber veriyor.

Bediüzzaman Isparta’ya geldiği yıllarda, Isparta afakında, müjdelenen zatın geldiği şeklinde yayılan şayiayı Bediüzzaman on yıl kabul etmiyor ve tevil ediyor. Fakat içme suyunu Bayram Abiye Sidre’den aldırmak suretiyle, adeta Osman-ı Halidî’nin ruhunu taziz ediyor.

Isparta’dan bahsedince bu zevat-ı âlişânı hatırladık. Ruh-u paklerine binler Fatiha!

HAZIRLIKLAR TAMAM

Isparta Mevlidi için hazırlıklar tamam.

El ilânlarıyla, afişlerle, bez dövizlerle, bilbordlarla, radyo ve tv reklâmlarıyla ve programlarıyla bütün halkımız ve protokol mevlide dâvet ediliyor.

Günün anlam ve önemi hakkında vaaz, Kur’ân-ı Kerim, Mevlid, İlâhiler ve konuşmalarla devam edeceği plânlanan mevlid programı duâ ile son bulacak.

Cami avlusunda kermes ve pilav ikramının da yer aldığı program esnasında ve sonrasında gazetemiz yazarları için imza programı da düşünülmüş.

Mevlidi tertip eden Isparta Yeni Asya Temsilciliğini tebrik ederken, katılımın mümkün olan en üst düzeyde olması için hepimize gayret düşüyor.

Duâ her yerden gider. Ama unutmayalım: Bediüzzaman’ın, Binbaşı Asım Beyin ve saff-ı evvel Nur Talebelerinin teneffüs ettikleri havayı teneffüs ederek, yaşadıkları ve hizmet ettikleri beldeleri görerek duâ etmenin feyzi bir başkadır!

Dipnotlar:
1- Şuâlar, s. 263; Tarihçe-i Hayat, s. 371.
2- Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 10.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*