İsraf tuzağı

Gerek şahıs, gerekse devlet olarak belimizi büken ‘düşman’lardan biri de her halde israftır. “Ekmek nimettir, yeri çöplük değildir” diye inanılan bir ülkede, ‘diz boyu’ ekmek israfının olması nasıl izah edilebilir?

Elbette ‘israf’ denince akla sadece ekmekteki israfın gelmesi doğru olmaz. Fakat buradaki israf hakikaten çarpıcı, bir o kadar da sarsıcı. Maalesef pek çok konuda ‘israf batağı’ ya da ‘tuzağı’na düşmüş durumdayız.

Ekmekteki israf çarpıcı olduğu için zaman zaman bu noktadaki araştırmalar kamuoyu ile paylaşılıyor. Son olarak Bursa Ekmek ve Besin Sanayi ve Ticaret A.Ş. (BESAŞ) bu hususta bir açıklama yapmış. BESAŞ’ın tesbitlerine göre, Türkiye’de günde 120 milyon ekmek üretilirken, 5 ile 10 milyon arasında (200 gramlık) ekmek israf ediliyor.
Aynı araştırmaya göre, ekmeğin israf edilmesindeki en büyük ‘bahane’ bayatlamış olması. Şunu düşünelim: ‘Bayat’ diye israf ettiğimiz o ekmeği, gerçekten ‘aç’ iken israf edebilir miyiz? Bayatlayan ekmeği gözden çıkarmak, onu çöpe atmak bereketi de ortadan kaldırıyor. Neticede ‘babalarımızdan daha zengin’ olduğumuz halde, ‘fakirlik’ çekiyoruz!
Uzmanlar, bayatlayan ekmeği nasıl değerlendirmek gerektiği hususunda da uygulanabilir çözümler sunuyor. İsrafı önlemenin yolu, onun haram olduğunu kabulle başlar. İnsanlara bu husus anlayabilecekleri açıklıkla izah edilir ve kalpler bu noktada tatmin edilebilirse ekmek başta olmak üzere bütün israflar azalır.
Ekmek nimetinin daha çok ‘toplu tüketim’ noktalarında israf edildiği de malûm. Başta lokantalar olmak üzere oteller de suçlu. Buralarda alınacak küçük tedbirlerle israf önlenebilir. Oteller, lokanta ve yurt gibi yerlerde ‘bayat’layan ekmekler niçin çöpe atılsın? Eğer buralarda değerlendirme imkânı olmuyorsa, hiç değilse ‘çiftlik’lere ulaştırılsa ne olur?
Türkiye’yi idare edenlerin ‘israf’ konusuna gerekli ciddiyetle eğilmeli. ‘Önemli’ işlerle uğraşırken, bereketi ortadan kaldıran israf nedense gündeme gelmiyor. Kimilerine abartılı gelebilir, ama ‘İsrafı önleme bakanlığı’ kurulsa yeridir.
Tabiî ki israf sadece ‘ekmek’te yaşanmıyor. Dolayısıyla ekmekteki israfı önlemekle israf önlenmiş olmaz. Devlet ve millet imkânlarının ‘har vurup harman savrulması’ da en büyük israftır ve asıl bununla mücadele edilmelidir. Milletten toplanan vergiler harcanırken israf edilmemesi için gerekli hassasiyet gösteriliyor mu? “Boya badana” işlerine ayrılan para ve imkânlar, meselâ eğitime harcansa kötü mü olur?
Seçim yılındayız ve maalesef apaçık israflara şahit olacağız. Partiler, ‘en çok israf etmek için’ yarışacak. Sokaklar, caddeler, duvarlar ‘israf belgeleri’ ile donatılacak. Sonra da tamamı ‘çöp’e gidecek. Yetecek mi? Bir yıl önce yenilenen kaldırımlar bir daha sökülecek, yeniden yapılacak ve bu yolla da milyonlar hükmen ‘çöp’e atılmış olacak.
Mahallî idareler başta olmak üzere bütün idarecilerimizi şimdiden ikaz ediyoruz: Lütfen önümüzdeki seçim döneminde ‘israf rekorları’ kırmayın! “Tüyü bitmedik yetim”lerin parasını, pulunu ‘çöp’e atmayın!
Unutmayalım: “İsraf eden ona esir olur, onun dâmına (tuzağına) düşer.” (Şuâlar, s. 502) Esir olup tuzağına düşülenin ‘deccal’ olduğu unutulmasın!.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*