İstikamet ve sadakatte kalabilme

İçinde yaşadığımız bu dünya hayatı insanı çok oyalıyor ve hırpalıyor. Üstelik bu dünyanın cazibesi de çok fazla. Buna karşı dayanmak ve karşı koymak kolay olmuyor, olamıyor. Özellikle genç nesli avucunun içerisinde tutmayı ve istediği gibi onlar üzerinde oymamayı hedefleyen fesat şebekelerine karşı ancak kuvvetli bir inanç, sağlam bir irade, sistem üzerine dayalı bir eğitim ve sabır ve tahammüle dayanan bir kesin duruşla mukabele edilip karşılık verilebilir.

Genliğimizi yoldan çıkarmak, onları kötü maksatlarına ve haris menfaatlerine âlet etmek, aile müessese ve sisteminin duvarlarını tahrip edip yıkmak için kullanılan en büyük vasıta ve araçlar: Spor, siyaset, para, moda, asrîlik, medeniyet fantezileri, her türlü alkollü içecekler müskiratı, uyuşturucular, ‘san’at’ adı altında dünyevî tuzaklar ve maalesef kadın! Bütün bunları âlet ederek hem ülkemizde hem de dünya yüzünde gençlik ve aile üzerinde müthiş oyunlar oynanıyor, tuzaklar kuruluyor, oltalar atılıyor ve bu karmaşık hayat tarzı, içinden çıkılmaz girdaplar ağına dönüşebiliyor.

Bütün bunlara karşı koymanın yolları ise: En başta ferdî bazda olmak üzere, özellikle de aile müessesinin, dolayısıyla çocukların ve gençlerin muhafaza edilmesi gerekiyor. Aile içindeki iletişim kanallarının etkili olabilmesi için, ebeveynlerin ve aile büyüklerinin göstereceği samimi alâka, ilgi ve şefkatin devreye girmesi lâzım ki çocuklar ve gençler bu tehlike ve tuzaktan mümkün olduğunca uzak kalmış olsun. Bütün bunların güzelce tatbik edilmesi ise, belli bir eğitim seviyesini yakalamayı ve yerinde harcanacak mesaiyi gerektiriyor. Böylece meşrû zeminlerde müsbete yönelik meşgalelerle ruh ve his dünyalarının tahrip edilmeden eğitilme süreci devam edebilsin.

İstikbalimizi kurtarmak, aile ve millet hayatımızın yanında, gençlerimizin istikbalini teminat altına almak, hem maddî hem manevî hayatımızı ve de umutlarımızı taze tutmak istiyorsak bunları elde etmeye ve yapmaya mecburuz demektir.

Günlük hayatta sıkça duyageldiğimiz “İnancın ve kalbin sağlam ve temiz olduğu” iddiâsının ferdi bazda bir koruyucu gerekçe olabileceğini varsayabiliriz. Ama esas olan; sokağın ve çevrenin genç beyinler, kalpler, hisler ve ruhlar üzerinde yapacağı menfî tahribata karşı tedbir almaktır. Masum ve temiz gençlik hissiyatının aile ve dar çerçeve içersinde muhafazası için yapılacak en tesirli yol ve metod imanî inançların tatbikatlara dönüştüğünü ve dönüşeceğini gençliğe güzel örnekleriyle göstermektir. Bu konuda bünyenin sağlam olduğunu göstermektir. Allah korusun bütün bunları yapamadığımız zaman ise neleri kaybettiğimizin çok iyi hesaplanması ve bilinmesi gerekir.

Bu konuların tatbikatında öncelik verilmesi gerekenler neler olduğuna gelince:
En başta sağlam ve sarsılmaz bir iradeye ihtiyaç vardır.

Daha sonra müspet “eğitim metodolojisinin” ve insan psikolojisinin karakteristik özelliklerine inme ve bu alanda yeterli bilgi sahibi olabilme gelir.

İnsanın ve gençliğin zaaf noktalarının neler olduğunu tesbit etme ve bunlara karşı müsbet manada yapılacak tamir yolları ve tarzlarını kavrama.

Elimizde mevcut potansiyel varlıklarımız ve değerlerinin idrakinde olma.
Zamanın kıymetini bilme, onu iyi ve yerinde değerlendirmenin prensiplerine sahip olup tatbikatına dikkat etme.

Özellikle ebeveynlik ve kardeşlik “şefkat ve merhametlerini” yerinde ve dozunda kullanabilme ve suistimal etmeme konusundaki hassasiyet.

Gelişen olaylar ve karşılaşacağımız zorluklar karşısında güzel neticeler almayı hedefliyor isek; sabır, tahammül, katlanma katsayılarımızın arttırılmasının idrakinde ve şuurunda olmamız gerekiyor.

Manevî hayatımızın güçlendirilmesi için sürekli okuma ve duâ.
Kişilikleri, olayları, hayatı gerçek mânâda okuyabilme kabiliyetimizin Kur’ân, Sünnet ışığında ve onların bu asra bakan yansımaları olan rehber eserler ve ilmi verilerle  devamlı desteklenmesi.

Hele de bu asırda; en fazla muhtaç olduğumuz “meşveret” sünnetini aileden başlayarak hayatın her kademesine yayma, bunun gereğine inanma ve neticelerine ne olursa olsun uyma ve katlanma…

“Ben merkezli” bir anlayış yerine, paylaşım ve karşılıklı fikir alış verişine yürekten inanma.
Asla ve asla “tarafgirlik” damarıyla olaylara ve kişilere bakmama.
Enaniyetin hakim olduğu günümüz dünyasında “hakperestliği” kesinlikle göz ardı etmeme.
Müsbet semereleri bol ve nurlu olan günlerin sizlerin olması dilek ve temennisiyle…

NOT: Çok değerli hizmet erbabı Mehmet İşcan’ın muhtereme eşi; Abdullah, Ahmet ve Hatice’nin anneleri; hastalığı müddetince kendisinin arzusu üzerine her gün ismen duâ ettiğim çok mübarek ve ehl-i hizmet Vildan İşcan Hanımefendinin vefatını büyük bir teessürle öğrendim. Kendisine Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, kederli ailesine ve yakınlarına taziyetlerimi iletirim. Makamı Cennet olsun inşaallah. (Âmin.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*