İsviçre’de Risâle-i Nur okumaları

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Emirdağ Lâhikası’ndaki bir mektupta ifade ettiği gibi, “ibadete muhtaç veya marifete müştak veya huzur” isteyen insan, imân derslerine hava gibi, su gibi ihtiyaç duyuyor ve dünya hayatının gerilimli, bunaltıcı koşuşturmalarından sıyrılmak için bir vesile temenni ediyor.

Kuş cıvıltıları ve baharın rengârenk Cemâl âyineleri arasında, “Bazen bir saat tefekkür, bir sene ibadet hükmüne geçer” meâlindeki Peygamberî müjdesine nâil olabilmeyi gönüller arzuluyor. Kardeşliğin, tesânüdün pekiştirildiği, samimî duyguların aynı ortamda buluştuğu, Risâle-i Nur hakikatlerini müzakere ederek marifet yolunda terakkî etmek ihtiyacının giderilmeye çalışıldığı, hususî buluşmaların veya programların özlemi daima çekilir.

İsviçre’de ikamet eden imân ve Kur’ân hâdimleri, bu duygu ve düşüncelerle imânî ve Kur’ânî hizmetlerde yeni yeni projeler geliştirmek amacıyla ve Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin “Şimdi oku, kabirde okuyamazsın!” ikazını dikkate alarak, İsviçre’nin Baden ilçesinde bir orman kenarında ve tabiatla iç içe bir mekânda, üç günlük bir hafta sonu programı organize ettiler. Gökhan’lar, Mustafa’lar, Ali’ler, Tahsin’ler, İbrahim’ler, Recep’ler, Yüksel’ler, Osman’lar, Erol’lar, Kısmet’ler, Mahmut’lar vesâireler! Şahs-ı manevînin bu çağrısına “Sadakte” diyerek, “Risâle-i Nur Baharına” iştirak eden bahtiyar Nur Talebeleriydiler. İhtiyacımıza binaen, dâvet üzerine programa Türkiye’den biz de iştirak ettik.

Programdan bir gün önce Zürih’e ulaştık. Gökhan kardeşimizin muhabbet dolu konukseverliği bizleri hayli memnun eyledi. Avrupa’nın en geniş ve en fazla su debisine sahip “Rheinfall” şelâlesini gezme imkânı bulduk. Şelâleye doğru yol alırken, sohbet arasında İsviçrelilerin inançları ilgili konu açılıyor. Madenî 5 (beş) İsviçre frankının kenarında “Kazanç Allah’tandır” veya “Rızık Allah’tandır” diye tercüme edebileceğimiz, Latince “Dominus providebit” yazısının yer aldığını öğrenmiş oldum. Aynı dinî yaklaşımın İsviçre’nin çeşitli tarihî dokularının üzerinde de yer aldığını, şelâleye vardığımızda da müşahede ettik. Şelâle üzerindeki tarihî mekâna girerken “Rabbimiz bizleri barış içerisinde yaşatsın” mânâsında Latince “Domine Conserva Nos in Pace” cümlesini okuyoruz.

Gezerken, 150 metre genişlik ve 23 metre yüksekliğe sahip şelâleden büyük bir gürültü ile akan suyun, bir taraftan Celâl isminin tecellisine, öbür taraftan etrafındaki bahar güzelliklerinin ve suyun düştüğü mekânda sakinleşerek akmasının Cemal isminin tecellisine mazhariyetini tefekkür ediyoruz.

İsviçre’ye komşu Almanya’nın Konstanz şehrinde Cuma namazımızı edâ ettikten sonra, İsviçre imân ve Kur’ân hadimleri ile dağ evinde buluştuk. Program hazırdı. Risâle-i Nur’daki imânî ve içtimâî meseleleri, hizmetimizin meslek ve meşrep konularını müzakere ve mütâlâa fırsatını bulduk. Aynı zamanda kâinat kitabını tefekkür ederek, hem gözümüzü hem lâtifelerimizi; İsveçli hanım kardeşlerimizin hazırladığı leziz taamları yiyerek de kuvve-i zâikamızı ve midemizi doyurmak nasip oldu.

Programın ikinci günü Avusturya’dan Mikâil Yaprak Ağabeyimiz sekiz saatlik bir tren yolculuğundan sonra bizlere iştirak ederek, Risâle-i Nur bilgi birikiminden ve hizmet tecrübelerinden faydalanma fırsatını yakaladık. Avusturya’da büyük bir hizmet külliyesinin satın alınarak imân ve Kur’ân hizmetinde kullanılması ile ilgili şevk verici haberleri duyunca, İsviçreli kardeşlerimiz de burada neler yapabilecekleri ile ilgili projeleri gündeme getirdiler. En kısa zamanda Medrese-i Nuriye açılabilmesi için neler yapılabileceği hakkında müzakereler edildi. Rabbimizden bu fiilî teşebbüs ve kavlî duânın kabul olmasını ve gerekli kolaylıkları halk etmesini niyaz ediyoruz.

Program esnasında Bediüzzaman Hazretlerinin Münâzarât adlı eserinin Almanca’ya çevrildiğini ve çok kısa bir zamanda basıma hazır hale getirileceği müjdesini de alıyoruz. Diğer eserlerin de Almanca’ya tercümesi ile ilgili çalışmaların da başlatıldığı haberini öğreniyoruz. Rabbim muvaffak eyler inşâallah.

Tesanüdümüzün arttığı, gönüllerimizin ferahladığı, lâtifelerimizin inkişaf ettiği, akıllarımızın beslendiği bu tür güzel programların, mümkün olduğunca daha sık yapılması ve hatta ailelerle birlikte programlanması temennileriyle İsviçre’den ayrılıyoruz.

Program öncesi 7-8°C hava sıcaklığının, program süresince 20-22°C sıcaklıklara çıkmasıyla, İsviçredeki bu “Risâle-i Nur Baharını”, adeta cevv-i semânın dahi tebrik ve alkışladığını müşahede ediyoruz. Bizler de sevk-i Rabbaniyle bir araya gelmemize vesile olan “İsviçre Nur Talebelerini” tebrik ediyor ve Cenâb-ı Hakk’a sonsuz şükürlerimizi arz ediyoruz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*