İttihad olmadan asla

faruk_cakirDünya Müslümanlarının en birinci derdi, bir ve beraber olamamaktır.
“İttihad-ı İslâm/İslâm birliği” bir hedef olduğu hâlde Müslüman ülkeler kendi içlerinde bir birlik kurabilmiş değil. Pek çok İslâm ülkesi ihtilâf yüzünden kuvvet ve kudret kaybedip fukaralık denizine düşüyor.

İhtilâfın can alıcı yaralarının hissedildiği yerlerden biri de Filistin. Bütün İslâm dünyası Filistin’deki İsrail işgalinin sona ermesi için gayret ve duâ ederken, Filistin’de iç ihtilâf yaşanıyor. Şükür ki son yıllarda bu ihtilâf çok öne çıkmıyor, ama bir zamanlar “Filistin’i en çok ben seviyorum” gibi tavırlarla birbirlerine silâh doğrultanlar bile olmuştu. Farklı ‘parti’ ve görüşlere mensup Filistinlilerin ‘ortak düşman’ları olan İsrail yerine birbirleriyle kavga etmesinin bir izahı, bir açıklaması olabilir mi?

Filistinli uzman ve siyasetçiler de bir vesile ile bu mesele hakkında görüşlerini beyan etmişler.

Ramallah’taki Birzeit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Gassan Hatip, Filistinli gruplar Fetih ve Hamas arasındaki anlaşmazlık konusunda (yakın zamanda) bir şeyin değişeceğini beklemediğini ifade etmiş ve şöyle demiş: “Bu iki fraksiyon arasındaki meselenin Fetih’in iç meselelerinden bağımsız olduğunu düşünüyorum. Fetih ile Hamas arasında 10 yıldır devam eden sorunlar sürmeye devam edecektir.”

Filistinli düşünce kuruluşundan El-Şebeke’den siyasî analist Nur Arafeh ise, Filistin yönetiminin tamamen Fetih içerisindeki ve Hamas’la olan çekişmelere odaklandığını belirterek, içerideki bu çekişmenin “ana düşman olan İsrail işgaline odaklanmayı engellediğini” belirmiş. (AA, 28 Kasım 2016)

Zaten işgal altında olan bir ülkenin kendi arasında ittifak ve ittihad kuramamış olması gerçekten büyük bir dert. Bu ihtilâfın Filistin’e verdiği zararı en iyi yine Filistililer bilir. Muhtemelen onlar da bu zararın farkındadır. O hâlde hem Filistin’i hem de benzer sıkıntılarla sarsılan ülkeleri ve beldeleri ikaz etmek de “İslâm âlemi”ne düşer. Beldelerden ve ülkelerden başlayacak bir ittihad ve ittifak/birlik seferberliği, inşallah “İttihad-ı İslâmı/ Cemâhir-i müttefika-ı İslâmiye [Hutbe-i Şamiye, 62)] / İslâm ülkeleri birliği”ni meydana getirebilir.

Merkezi ABD’nin başşehri Washington’da bulunan Pew Din ve Kamu Hayatı Forumu adlı kuruluş tarafından yapılan bir araştırmaya göre dünyadaki Müslüman nüfus 1.5 milyarın üzerinde. Tabiî ki dünyadaki Müslüman nüfus sayısını bile ABD merkezli bir kuruluştan öğrenmek İslâm dünyasının zaafı, ama durum bu. Dünyadaki 4 kişiden biri Müslüman, ama göz yaşı akıtanların çoğu da Müslüman… 1.5 milyar insan ittihad ve ittifak etse İslâm dünyası bu hâlde olur muydu?

Tabiî ki ihtilâfın açtığı yaralar sadece Filistin’le sınırlı değil. İslâm dünyasının pek çok yerinde benzer sıkıntılar var. Afganistan’ın bu hale gelmesi bir cihette iç ihtilâf sebebiyle değil mi? Yürekler toplu vursa, onları başkasının susturması mümkün olur mu?

İhtilâflar ancak “Hem Peygamberimiz bir, dinimiz bir, kıblemiz bir-bir, bir, yüze kadar bir, bir. (…)

Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vifak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti iktiza ettiği (…) hâlde, (…) mü’mine karşı hakikî adâvet etmek (…) ne derece bir zulüm ve i’tisaf olduğunu, kalbin ölmemişse, aklın sönmemişse anlarsın” (B. S. Nursi, Mektubat, sayfa: 255) ölçüsüyle sona erebilir.

İttihad ve ittifak asrı başlamalı, vesselâm.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*