İttihatçı Cemil Bey

Allah her vatana böyle bir evlâd nasip etmez! O´nun vatan yolundaki fedakarlığını merhum Namık Kemal duysaydı, mutlaka hıçkırıklara boğulurdu. Hem devlet adına, hem hükümet adına ve hem de Adalet Bakanlığı adına ilim adamlarına kükreyen böyle bir vatan evlâdı, siz de biliyorsunuz ki, daha gelmedi.

Ne diye kükremiş Cemil Bey? Ne dememiş ki: Ülkenin en hür üniversitelerinden birisi üzerine düşmeyen bir iş yapmaya kalkmış. Ne imiş efendim, belgeler ışığında Osmanlı Ermenileri meselesini inceleyeceklermiş. Adamların tuttukları yola bakın! Avrupa hariciye bakanlıklarındaki belgelerin ışığında – Zira Osmanlı arşivleri açılmadığından ilim adamları yerli belgelere ulaşamıyorlarmış! – ikidebir gündeme taşınan bu meseleyi enine boyuna inceleyeceklermiş. Hem devlet olarak kaç defa söyledik: Ermenilerle ilgimiz – alakamız yok. Böyle bir milleti tanımıyoruz diye.

İttihatçıları ve bilhassa Selanik kökenli hanedan mensuplarını suçlamak-karalamak üzere hem de hanedanın mahallesi olan Boğaz´da konferans tertipleme cüretinde bulunan bu nâdanların haddi mutlaka bildirilecektir. Almanya, Fransa ve İngiltere arşivlerindeki bilgi, belgelerin bir kısmı kitap olarak Avrupa´da neşrolunsa da o müfterilerin kitaplarını yurda sokturmayız. Gizlice girenleri de yakarız.

Hanedan mensubu sevgili romancı-yazar, eserleri türkçeden önce ingilizce basılıp New York borsasında kapışılan Orhan Pamuk´un sürç-ü lisanını bahane ederek milleti arkadan hançerlemeye kalkışanlar; Makedonya´dan doğuya sevkedilen İttihatçı subayların hançerlerini unutmasınlar! Sevgili bakanımız İttihatçı kelimesinin arkasına hangi manâların gizlendiğini tarih araştırmacılarından daha iyi bilmez mi? Bu tür hainane tartışmaları bir dahaki 24 Nisan tarihine kadar sevgili bakanımız kesinlikle iptal ediyor. Hem dünyanın kamuoyunu oluşturan “muhterem çevreler” ucu Selanikli İttihatçılara dayanacak bu tür tartışmalara artık müsaade etmeyecekler.

Başta Belçika olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri de bu tartışmaları gündemlerinden kaldıracaklar. Bizi yedi düvelden kurtaran Cumhuriyeti milletimize hediye eden ve Anadolu´yu kahraman millete yurt olarak bağışlayan bir hanedana saygısızlık ve hatta ihanet derecesine varan iftiraları “Boğazın serin sularına” bakarak söyleme hürriyetini bakanımız artık kimseye vermeyecektir. Bu böyle biline! Zira boğazın sularına bakarak yalan söyleme, ecdada sövme ve tarihe bühtanda bulunma hakkı yalnızca Boğaz sakinlerine aittir… Daha doğrusu bu ülkede – müteveffa hanedan mensubu eski içişleri bakanı Ş.Kaya´nın dedikleri gibi- ne yapılacaksa hanedan eliyle yapılacaktır, ne söylenecekse o­nların diliyle söylenecektir, o­nların istedikleri müzikler ve eğlence proğramları medyada yer alacaktır. İster komünistlik, ister tarikat, ister türban, ister eşcinsellik o­nların müsaadeleri istikâmetinde şekillenecektir. 80 küsür senelik Cumhuriyet tarihinin bunca hadiseleri, Cumhuriyeti ve vatanı kurtarma hareketleri, gizli ve açık hadd bildirme usülleri halâ bazı nadanların aklını başlarına devşirmemişe benziyor.

Mezkur bilgiler çerçevesini bakanımız şu hakikatle tekrar vurgulamak istiyor: Ermeni tartışmalarının çerçevesini ve usülünü hanedanımız belirleyeceğinden, laikliği tehlikeye sokacak, irticayı hortlatacak, vatanın parçalanmasına sebep olacak, yakın tarih kahramanlarımıza gölge düşürecek ve milletin aklına hürriyet ve demokrasi mefhumlarını getirecek her türlü ilmi ve filmi tartışmalardan işgüzar üniversite mensupları zinhar geri durmalıdırlar. Aksi takdirde Derviş Vahdeti´yi, Menemen´i, Yassıada´yı, Yozgat ve Erzurum darağaçlarını tekrar hatırlatma zahmetine devletimizi düşürmüş olurlar.

Evet sevgili bakanımız böylece kükreyerek devam ediyor. Ayrıca hanedanın bir kılına da AB´leri feda etmeye hazır olduğunu ihsas ediyor. Sevgili Cemil Bey´in Bozok Yaylasının çiçeği olduğundan kimsenin şüphesi olamaz. İttihatçı olmak ille de Selanikli olmayı gerektirmiyor. Fakat Ankara´nın yüksek tepelerine çıkmak için ya hanedana mensup veya o­nlara biat etmenin şart olduğunu elbette hepiniz biliyorsunuz.

Not: Bakanımızın bu kükreyişlerinden dolayı ülkemiz aleyhinde Avrupa´da oluşan efkâr-ı ammeden sevgili Cemil Bey gibi hanedanımız da rahatsız olmamışlardır.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*