İyisi mi siz ‘din dersi’ni savunun!

Millî Güvenlik dersinin önümüzdeki ders yılında kaldırılacağının açıklanması “Türkiye’de ve dış temsilciliklerde” memnuniyetle karşılandı. Ekseriyet bu ‘haber’den memnun olmakla beraber, endişeye kapılanlar da yok değil. Hatta, “Madem Millî Güvenlik dersi kaldırılıyor, o halde ‘Din Dersi’ de kaldırılsın” diyenler de oldu.

Tabiî ki ‘din dersi’ ile ‘millî güvenlik dersi’ni kıyaslamak Türkiye ve dünya şartlarına uyan bir kıyaslama değil. Arada dağlar kadar fark var. Ancak, mevcut halde okullarımızda okutulan ‘din dersi’nden veliler olarak memnun olduğumuz da akla gelmesin. Memnun değiliz, aksine mevcut ‘din dersi’nin ıslâh edilerek gerçek anlamda ‘doğru İslâm’ı öğretmeye imkân vermesini talep ediyoruz.

Millî Güvenlik dersinin kaldırılması gündeme gelince, ona nisbet ederek ‘Din Dersi de kalksın’ diyenler şunu hatırda tutmalı: Türkiye’deki büyük ekseriyet, mevcut haliyle okullarda okutulan ‘din dersi’nden memnun değildir. Çünkü okullarımızda gerçek anlamda bir ‘İslâm diniyle ilgili ders’ okutulmuyor. Okutulan, “Din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi”dir. Dolayısıyla bu ders, hiçbir zaman milletin arzu ettiği seviyede bir ‘din dersi’ değildir.

“İdealist din dersi öğretmenleri”mizi tenzih ederiz, ama ekseriyetle bu ders ‘boş verilmiş’ bir derstir. Öğrenci üzerinde ‘not’ etkisi de olmadığı için bu durumdan öğretmenler dahi rahatsızdır. Hatta ve hatta çoğu lisede, özellikle de son sınıflarda ‘din dersi’nde üniversite hazırlık testleri çözülür! Çünkü yıllardan beri üniversiteye giriş imtihanlarında ‘din dersi’ ile ilgili dikkate alınacak sorular da sorulmamaktadır. Bir dersten, üniversiteye giriş imtihanlarında soru sorulmuyorsa öğrencilerin o dersi dikkate alması beklenemez ve beklenmemeli.

Çok önemli bir nokta daha var: “Din dersleri”nin okullarda mecburî olması 12 Eylül 1980 darbesine imza atanların kurduğu ‘akıllı bir tuzak’tı! Çünkü Türkiye’yi her konuda geriye götüren bu anayasayı halka kabul ettirmek isteyen ‘darbeciler’ böyle bir maddeyi “1982 Anayasası”na yerleştirerek milleti yanılttı. Darbe anayasasının bütün kötülüğü bu ‘tuzak’la, bu perdeleme ile örtüldü. Darbenin başındaki kişi, il il gezerek halktan ‘anayasaya evet oyu’ vermelerini isterken anayasaya yerleştirilen bu maddeyi kullandı. “Gençler” belki hatırlamaz, anayasaya ‘hayır’ demek gerektiğini söylediğinizde gösterilen ilk tepki, “Olur mu? Bu anayasa ile din dersi mecburî oluyor. O halde buna ‘evet’ oyu vermek gerekir” şeklinde olurdu. Eh, bugün bile bu maddenin bir ‘tuzak’ olduğunu anlamayanlar varken, o günlerde bu tuzağın farkına varmak kolay değildi. Nitekim kolay olmadı ve ekseriyet, “Din dersini mecburî hale getiren anayasa”ya evet oyu verdi.

“Din dersi” anayasa gereği mecburî oldu, ama içi boşaltılmış bir ‘dinler tarihi’ dersi şeklinde okutuldu. Dolayısı ile mevcut durumdan veliler olarak memnun değiliz. “Millî güvenlik dersi kalkıyorsa, din dersi de kalksın” diyenler bunu da düşünsün. Mevcut haliyle okutulan ‘din dersi’nden ekseriyet de memnun değil. Bu bakımdan, “din dersi bu haliyle yerinde kalsın” diyen çok kişi çıkmaz. Aksine, bu haliyle okutulan din dersi kalsın, doğru dürüst, gerçek anlamda ‘din dersi’ verilebilen bir müfredat okutulsun” diyenler artar. Bundan dolayı ‘yasakçı’ların mevcut din dersine dört elle sarılmalarında kendi menfaatleri var…

İnşallah gün gelecek, ‘doğru din dersi’ müfredata girecek ve din dersi ‘boş geçen ders’ ya da ‘başka dersin testleri çözülen ders saati’ olmaktan çıkacak. Bunun için en büyük vazife, fiiliyle İslâm dininin güzelliklerine örnek olan öğretmenlerimize düşüyor…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*