İzmir, nurlandı!

Allah’a şükür, imkân ve fırsat buldukça hizmetlerimizle alâkalı her yere gitmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz ay Bosna’da yapılan üstad Bediüzzaman Said Nursî ile alâkalı bir programa iştirak edememiştik, ama bu bizim içimizde de bir ukde olarak kalmıştı. Fakat, gazetemizde geçen hafta yapılan ilânatla, İzmir’de o programın bir tekrarı mahiyetinde Üstadın yâd edileceğini öğrenince, oraya gitmeye niyetlendik.

Arkadaşlarla konuştuk ve Gemlik kazamızdaki hizmet erlerinden Tevfik Ağabeyin bir grup arkadaşla oraya gideceğini öğrenince, Tevfik Ağabeyimizi aradık. Sağ olsun bize karşı her zaman bir hüsn-ü teveccühü olan bu muhterem ağabeyimiz, bizi memnuniyetle götüreceklerini ifade etti. Program Pazar günü yapılacaktı, ama bizler, bir gün önce gidip, hem de İzmir’in umumî sohbetine iştirak edecektik. Fakat aynı gün, kızımın Ankara Birleşmiş milletlerde çalışan Pakistan ve Mısır’lı iki arkadaşı ile beraber bize misafir olarak geleceklerini de biliyordum. Onlarla beraber sabah kahvaltısını yapıp, müsaade isteyerek ayrıldım.

Bursa, Gemlik, Orhangazi ve Yalova’dan toplam 9 arkadaş ile yola çıktık. Manisa’da büromuza uğradık. Orada büroya bakan Orhan Alagöz kardeşimiz ve diğer arkadaşlarla görüştük. Bayram Ağabeyin yanında uzun müddet vakıf olarak kalan Ali Çalışkan Ağabeyimizin de Manisa’da olduğunu biliyorduk, ona da telefon edip çağırdık geldi. Onunla da hasret giderdik, Bayram Ağabeyli eski günleri yâd ettik. Sultan Murad Camiinde ikindi namazlarımızı kılarak, yolumuza devam ettik. İzmir’e girince gideceğimiz yeri öğrendik ve o tarafa doğru meylettik. Bir yerden geçerken, kayalıkta bir şey dikkatimizi çekti, şaşırdık. Kayanın içine kocaman bir Atatürk heykeli yapmışlardı. Hepimiz hayretle bakarken, arkadaşlara “Yahu, Mısır’daki sfenksin heykeli bile bu kadar büyük değil” dedim. İçimizden de “herhalde başbakanın İzmir için söylediği bir sözden dolayı, Halk Partili belediye inadına bunu yapmış” dedik. Ve “yahu bu densiz ve dengesizlikler yüzünden ne yanlışlıklar yapılmıştı” deyip, onun, Erbakan’ın bir sürü dengesiz sözleri, Özal’ın Azerbaycan ile alâkalı sözleri aklımıza geldi. Fakat, sonradan öğrendiğimize göre, maalesef o koca heykeli Halk Parti değil, oranın o zamanki AKP li belediye başkanı yapmış….

Neyse, artık gideceğimiz yere gelmiştik. Vakıf binamıza yakın bir yerde Adnan Acır ağabeyimiz ve vakıf olan Abdülbasir Şeker kardeşimiz tarafından karşılandık. Akşam, başta “risale tashih” sitesi bânisi Bilâl Tunç ağabeyimiz olmak üzere, bir çok dost ile görüştük. Yapılan güzel sohbetler neticesi, fedakâr kardeşimiz Mesud Saka  bizi misafir etti. Sabah kalkıp bir-iki görüşmeden sonra programın yapılacağı yere biraz da erken gittik. Büyükçe bir salondu. Biraz da şehre uzak bir yer olduğundan Tevfik Ağabeyimiz, “Yahu bu salonu doldurursa İzmir’liler, onlara helal olsun” dedi.

Namaz kılmak için bir camiye gidip, program başlamasına yakın salona geldiğimizde şaşırmıştık. Nerede ise oturacak yer kalmamıştı. Tevfik Ağabeyin sözü aklıma geldi ve içimden “Bravo İzmir’e, İzmir’in cemaatine, bir de İzmir’e öyle-böyle derler, işte o İzmir Nurlandı” dedik. Çok güzel ve dolu-dolu geçen (teferruatı Nejat Eren Hocamız tarafından yazılacak olan) bir Üstadı yâd etme programının sonunda yola koyularak Bursa’ya avdet ettik elhamdülillah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*