İzmir’de İttihad-ı İslâm buluşması

İZMİR Yeni Asya hanım okuyucuları tarafından düzenlenen “İttihad-ı İslâm” konulu panel geçtiğimiz Cumartesi günü Murat Reis Camii Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Toplantı, İzmir’in yanı sıra Manisa, Aydın, Balıkesir, Tire, Turgutlu, Ödemiş’in de katılımlarıyla gerçekleştirildi. Sunuculuğunu Nuriye Akay’ın yaptığı panel Ayşe Aytiş’in okuduğu aşr-ı şerif ile başladı.

Kur’ân-ı Kerim tilâvetinin ardından açılış konuşması için eğitimci Nurbanu Şen mikrofona dâvet edildi. Şen, konuşmasına ‘Hutbe-i Şamiye’nin 100. yılında Bediüzzaman ‘İttihad-ı İslâm’ın tam zamanı geliyor. Birbirinizin şahsî kusurlarına bakmamanız lâzımdır’ dediği eserinde âlem-i İslâma ve Müslümanlara şöyle sesleniyor: ‘Zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeye de iktidarımız yok onun için mazuruz’ diye böyle özür beyan etmeyiniz. Özrünüz kabul değil. Tembelliğiniz ve neme lâzım deyip çalışmamanız ve İttihad-ı İslâm ile gayrete gelmemeniz sizler için büyük bir zarar ve haksızlıktır’ diyerek başladı.
Şen şöyle devam etti: “Ey âlem-i İslâm, fecr-i sadığın sabahında yatmak akıl kârı değildir. Kur’ân’ın mecrasından ayrılarak birleşmeyen su damlaları gibi toprağa düşmeyiniz. Yoksa toprak gibi sefahet ve şehvet-i medeniye sizi emerek yutacaktır.”
Açış konuşmasının ardından masa çalışmalarının sunumlarına geçildi. İttihad-ı İslâm konusu altı alt başlık olarak mahallerdeki ekipler tarafından incelendi. Ve netice de panelistlerin konuşmaları meydana geldi.
İzmir eğitim, Manisa hürriyet ve adalet, Turgutlu iletişim, Tire iman, Ödemiş iktisad, öğrenciler ise siyaset konuları ile masa çalışmasını yaptılar. Ve programın bu kısmında deklarasyonlar ve çalışmaların sunumları izlendi. Panel, İzmir tiyatro ekibinin hazırladığı tiyatrolar, skeçler, oratoryolarla renklendi. İki masa çalışması ve onlarla alâkalı iki tiyatro tarzında ilerleyen program uzun olmasına rağmen merak ve dikkatle takip edildi.

EĞİTİM

1. masada İzmir çalışmasının sunumu Elif Göçmenler tarafından gerçekleştirildi. Göçmenler eğitimi şöyle tarif etti: “Bediüzzaman’a göre eğitimin amacı sorgulayıcı bireyler yetiştirilmelidir. Hayatın mânâsının ne olduğunu, nerden gelip nereye gittiğini, vazifesinin ne olduğunu sorgulayan bilinçli bireyler. Ve Risâle-i Nura göre eğitmen önce kendi nefsini ıslâh etmelidir. Bu aynı zamanda İslâmî bir prensiptir.’’
Göçmenler, konuşmasını eğitimin esaslarıyla sonlandırdı: ‘Marifetullahı öğretmek, tahkiki imana sahip gençler yetiştirmek, dünya ve ahiretini ihmal etmeyen bireyler yetiştirmek, din eğitimiyle yeteneklerinin inkışafına yardım etmek, eğitimde ikna ve ispat metodunu kullanmak ve cehaleti ortadan kaldırarak ittihad-ı İslâmı sağlamak mümkün olur.’

HÜRRİYET VE ADALET

2. sunum olan hürriyet ve adalet konusu ile Manisa’ya aitti. Manisa masa çalışması ekibini temsilen Gülnihal Deniz mikrofona geldi. Konuşmasına şöyle başladı: “Victor Hugo ‘Aşkım için hayatımı verebilirim, özgürlüğüm içinse aşkımdan bile vazgeçebilirim’ demiş. Fakat Bediüzzaman daha da ilerisini hayatıyla gösteriyor: ‘Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz yaşayamam.’
Gülnihal Deniz konuşmasının devamında tarihten örnekler verdi. Halife Hz. Ömer’e itiraz eden bir sahabeden bahsediyor. Hz. Ali bir Yahudiyle mahkemeye çıkıyor. Bu örneklerde gösteriyor ki adalet ve hürriyet imanın kuvvetiyle doğru orantılı. Eğitim ve Hürriyet ve Adalet masalarının sunumunun ardından eğitimi konu alan ‘Taraflı Bölge’ tiyatrosu beğeniyle izlendi. Hürriyet ve Adaletle ilgili ‘Hürriyet’ orotoryosu yüreklerdeki hürriyet aşkını alevlendirdi.

İLETİŞİM

3. masada iletişim başlığının konuşmacısı Turgutlu’yu temsilen Ayşe Bulut idi. Kâinatta her şeyin arasında bir iletişim olduğunu vurguladı ve hatta kâinatın yaratılışında iletişimin önemli bir yeri olduğuna değindi. Allah insanı yaratıcağını meleklere haber vermiş. İnsanı da kendine muhatap alarak onunla sürekli iletişim halinde olmak istediğini gösteriyor. Bu iletişimin en nihai noktasına Resul-i Ekrem’in (asm) Mi’rac mu’cizesidir.

SİYASET

4. masanın sunumunu Hatice Akkaya yaptı. Belki de gündemi en çok oluşturan tartışma konusuydu siyaset. Bediüzzaman’a göre siyaseti tarif eden Akkaya şöyle başladı: ‘Aslında mana olarak siyaset devlet idare etme sanatı ve bir ilim olarak nitelendiriliyor. Şeriatın belki yüzde birlik kısmını oluşturuyor, fakat bu kadar az yer kaplaması kıymetsiz olduğunu göstermez. Çünkü beynimiz ne kadar önemli bir uzvumuz oysa vücudumuzun neredeyse yüzde birlik kısmını işgal eder. Siyasette devletin beyni hükmünde. Biz de bu beyni oluşturan belki de yön veren nitelikteyiz.
“Siyaset konusunda ihtiyacımız kadar bilgiyi veren, Risâle-i Nur ışığında güncel olayları yorumlayarak anlatan, gazetemiz Yeni Asya’yı takip etmek gerekir” diyen Akkaya, bu zamanda dinî hizmet ancak fertlerden başlayarak iman hakikatlerini neşretmekle mümkün olduğuna dikkat çekti. Hatice Akkaya konuşmasını “Bediüzzaman’ın içtimâî ve siyasî yaklaşımlarını doğru anlayabilmemizi hem de doğru tercih yapabilmemizi Allah bizlere ve umum ehl-i imana nasip etsin’ temennileriyle bitirdi. Bir içtimâî birde siyasî duruşumuzu tarif eden sunumların ardından iletişim ve siyaset konularını ele alan iki skeç sahne aldı. Devamında siyasete atılmak isteyen “Ahmet amca” ve onu durdurup yön veren “Mehmet amca”nın ‘Nur ve Topuz’ tiyatrosu nükteleriyle güldürürken düşündürdü.

İKTİSAT

Son turda 5. konuşmacı olan Nihal Duman, Ödemiş’i temsilen iktisat meselesini izah etti. İktisadın nasıl pratiğe döküleceğini ‘İktisat yapmak için önce ne yapmalıyız?, İktisat sarayına girebilmek için evvela istiğna kapısından girmek lâzım. Üstad gibi istiğna hususunda peygamberleri kendine örnek kabul eden bir mücahidin iktisatçılığı kendiliğinden husule gelecek kadar tabi bir haslet halini alır ve artık ona günde bir tas çorba bir bardak su ve bir parça ekmek kâfi gelebilir’ ifadeleriyle açıkladı.

İMAN

Son olarak da Tire’yi temsilen Gülten Ok, iman masasının sunumunu yaptı. Şematize ederek anlattığı iman konusunu ittihad-ı İslâma bağladı. Bir adamın Alman ve İngiliz kadar malı da olsa imanı kurtarma dâvâsını feda etmesi gerektiğini vurguladı. En küçük dairede en önemli ve büyük vazifeler olduğunun ve onlar yerine getirildiği takdirde büyük dairenin muntazam bir şekilde işleyeceğini ifade etti. Küçük çarklar düzenli hareketleriyle büyük çarkların çalışmasını kolaylaştırıyor. Fertlerde iman vazifesini tam ifa ettiklerinde geniş alemde ittihad-ı İslâm gerçekleşecektir. Bu meselelere nazar-ı dikkat çekerek konuşmasını bitirdi.
Bu iki sunumun ardından ‘İktisat’ tiyatrosu izlendi. Son olarak da Rus polisiyle Bediüzzaman’ın Tiflis’de yaptığı konuşma canlandırıldı.
Programın sonunda panelistlere hediyeleri takdim edildi. Uzun ve yoğun olan program sabırla izlendi. Yapılan çeşitli ikramlar da ilgi gördü. Misafirler salondan ümit ve ışıltılı, nuranî tebessümlerle ayrılırken yüreklerde ittihad-ı İslâm ve Nur Talebelerinin uhuvvetlerinin devamı için duâalar ediliyordu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*