Kadının kahramanlığı şefkat kaynaklı olmalıdır

Kahramanlık kavramı, genelde her kültürde fizikî güçle ve madde ile ilişkilendirilir. Oysa kahramanlığın bir fıtrî olanı bir de sun’i olanı vardır.

Meselâ kadınların fıtrî kahramanlığı şefkatlerinden kaynaklanırken, erkeklerin fıtrî kahramanlığı cesaret, metanet gibi fıtrî özelliklerinden kaynaklanır.
Sun’î kahramanlar, enaniyetinin esiri olup, daha çok “desinler” mantığı ile hareket eden, ortamlardan, hadiselerden kendine vazife çıkarıp güç devşiren sahte kahramanlardır. Samimî olmadıkları için kahramanlıkları da uzun sürmez.

Gerçek kahramanlar fıtrî özelliklerini izhar ettikleri için gösterişsiz ve samimidirler. Diğerlerinden üstün olmak için her şeyi zorlamak yerine, onların işine yarayacak şeyler için, her şeyi göze alırlar.

‘Kahraman kimdir?’ diye soracak olursak

Gerçek kahraman gözünü, kulağını, aklını kalbini, duygularını, ömrünü, doğrunun, Hakk’ın emrine vermekten çekinmeyen insandır.

Kahramanlık, malından, gençliğinden, beklentilerinden, hayallerinden kısacası ulaşma ihtimali bulunan her şeyden daha ulvî bir maksat için vazgeçebilmek ve doğru olanı yaşatabilmek gayretidir.

Kahraman, dünyalıkları bırakmış, kendini aşmış ve iç derinleşmesini tamamlamaya çalışandır.

Gerçek kahraman yaratılışta verilen seciyelerini su-i istimal etmeyip, inkişaf ettirendir.

İşte kadınlardaki kahramanlık ancak şefkat kaynaklı olduğu zaman anlamlıdır. Elbette bu şefkatin iman ve salih amelle beslenmesi şarttır. Aksi halde bir sevap kapısı olan bu seciye ona yük haline gelir sevap kazandıran değil, azap verici bir duyguya dönüşür.

Şefkat temelli kahramanlığın temelinde karşılıksız sevgi ve fedakârlık vardır. Zaten kadını kahraman yapan sır da buradadır.

Bediüzzaman, kadının şefkat kaynaklı kahramanlığını şöyle ifade eder. “Bir annenin evlâdını tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlâs ve fıtrî bir vazife ile kendini evlâdına adaması gösteriyor ki kadında gayet yüksek bir kahramanlık vardır. Bu kahramanlıkla kadın hem dünya hayatını, hem ebedî hayatını kurtarabilir. Fakat bazı fena cereyanlarla, o kuvvetli ve kıymettar seciye inkişaf etmez. Veyahut su-i istimal edilir.” (24. Lema)

Kahramanlığın zıttı ise hainliktir. Bu çerçeveden bakıldığında şefkatini su-i istimal eden bir kadın, bencilleşmeye başlar, bencilleştikçe korkar, korktukça güvensizleşir ve şefkati kaybolmaya başlar. Şefkati kaybolanın ise hainliği artar.

İşte bu tam bir psikolojik harabiyettir ki bugün anne diye bilinen, fakat çocuğunu çöpe, denize, sokağa atan ve öldüren canavarları netice vermiştir.

Günümüz kadınları, kahramanlığını, gücünü, metanetini haşmetini, maddî şeylerde aradığı için bugün belki aradığı bu imkânlara kavuşmuş, fakat kadınlığına mahsus pek çok seciyeyi kaybederek, mebzul bir meta haline gelmiş veyahut hak ettiği değeri görememiştir.

Hasılı, şefkat kaynaklı kahramanlık harama bulaşmayan, fıtrat kanunlarına muhalefet etmeyen, yaratılıştan gelen ulvî seciyeleri muhafaza eden, iffet, şecaat ve hikmeti içinde barındıran kendi iffet ve namusuna sahip çıkabildiği gibi başkalarının can, namus ve mallarını da korumak için her türlü fedakârlığı yapabilendir.

Bugün böyle kahramanlara ihtiyaç vardır. Hatta şefkat kaynaklı bu kahramanlık o kadar mühimdir ki bırakın şahsî hayatları, toplumu bile iyileştirecek bir güçtedir.

Yasemin Yaşar

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*