Kalk cevap ver Oğlum Abdullah

Müslümanların Devlet Başkanı Hz. Ömer (ra) hutbe irâd ediyor. Cemaatten biri  ayağa kalkıp itiraz ediyor:

“Seni dinlemiyorum ya Ömer!” (Hitap şekline dikkat ediniz!)

“Neden?”

“Hepimize ganimetten bir parça kumaş düşmüştü; ben diktiremedim; ama, görüyorum ki, senin sırtında  gömlek var. Bu nerden geliyor?”

Devlet reisinde kızgınlığın hiçbir alâmeti yok. Mütebessim bir çehre ile oğluna seslenir:

“Kalk, cevap ver ey Abdullah!”

Abdullah kalkar ve cemaate duyurur: “Payıma düşen kumaş parçasını babama verdim.”

Sahabî, “Şimdi konuş, dinleyeceğim ya Emirelmü’minîn!” (İkinci hitap şeklini de duydunuz!”

Hz. Ömer’in (ra) asırları aşıp gelen adâlet, hakperestlik ve şeffaflık örneği bize ders olmayacak mı?

Peki, bu günkü usûlsüzlüklere, haksızlıklara, yolsuzluklara hesap soracak hakperest insan yok mu?

Yoksa, işte o zaman, “Doğruluğun siyaset-i içtimaiyede ölmesidir bu”, yani, doğruluk öldü, dürüstlük öldü, ahlâk öldü! Sahtekârlık arttı demektir!

“Ömer bin Abdülaziz halîfe olunca, kendisine saltanat atı getirilmişti, ona binmedi, mutâd bineğine bindi. Saraya gelince, taht hazırlanmıştı, ona oturmadı, bir minder üzerine oturdu. Halka ilk hitâbesinde şöyle dedi: “… Hiç kimse bana körü körüne itaat etmeyecek. Allah’ın şeriatına uymayan emirlere de itaat yok. Ben sizin en hayırlınız değilim, sadece sizden biriyim…” (İbni Sa’d, Tabakatü’l-Kübrâ: 5334)

İmam-ı Azam Hazretlerinin, borç verdiği komşusunun, “faiz olur” düşüncesiyle, bahçesinin ağacının gölgesine dinlenmek için bile oturmayan, hassas, derin ve temiz bir toplumun böyle zirve bir şahsiyetine, başka hiçbir toplumda rastlayamazsınız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*