Kar üstüne yazılar

(Kar izleri)
Kar yağar. Ağlar bir çocuk; ellerimin hatıraları büyür. Kar, aynı kar; yollar büyümüş biraz. Daha bir soğumuş zamanlar. Bilmem; bu çocuk yanım ağlar! Kar, yine “kar gibi” yağar.

Kocaman şehirler, çocuklar gibi güler.

 

Hani… Kar gibi deriz ya! Kar ne gibi?!… Her ân takdiri, alkışı yanında… kar/ne gibi…

 

Karla mücadele edilmez. Kötü hava şartları denmez. Hava muhalefeti ne demek! Kar seyredilir; tefekküre vesiledir. Bir de kar, sözünde durmuş da yağmış! Kar, söz verebilir mi! Her kar tanesi antikadan beter dikkat ister. Sanattan Sanatkâr’a yolculuk keyifli bir iş; tavsiye etmesem olmaz.

 

Kar yağınca…

Her şeye rağmen…

Yüzü ağarıyor dünyanın.

 

Hafif bir müzik gibi kar…

Yağar, yağar.

Ak pak bir yüzüm olur,

Yollarda izim…

 

Unuturum telâşeler çıkmazını;

Birden biter bütün işlerim!

Kapalı yollar gökyüzüne çevirir yüzünü;

Tane tane konuşur ve güler kar.

Neden çocuklar ve kar?

Birbirine âşıklar gibi bakar.

Çocuklar ve kar…

Kim bıkar!

 

Beyazlığı mıdır acaba;

Karı “derviş” yapan!

Ya erimesi avcumda?

Ah, aman Allah’ım;

Bu ne kadar mütevazılık

Sıcakkanlıdır ki kar;

Yediden yetmişe…

Herkesin elinde…

Şairlere iş çıktı yine!

Kar topu atacaklar birbirlerine!

Aslında ben…

Çocukluğumu özlemişim;

Kar bahane…

 

Dışarda fırtına…

Tuna gibi, Fırat gibi akıyor zaman.

Kar… bir türkü gibi yağıyor;

Ağlıyor çok eski bir zaman.

Anam, oy anam!

Darmadağınık bir oğlun…

Bunca ertesinde çocukluğun…

Yoğurup sıcak sıcak…

Üfürdüğün duâların nerde?

Bilsen; ağlıyor içim;

Bir biçim kendime aradığım…

İyi ki o bakışların üstümde…

 

Hey, kar gibi şeyler söyle!

Çok kirlendi hâlimiz, dilimiz.

Bize kar tebessümü…

Bize kar beyazlığı gerek…

Kardan bir yüzün vardı.

Ellerin uzar, uzardı duâlarda…

Bir namazın vardı; gider, giderdin;

Bir masal kahramanı gibi gittin, gittin…

 

Kar, biraz dinlen, diyor. Yolları kürüyüp duruyoruz biz. Ne o; bir yere mi geç kaldık?!… Erken vardığımız yerler yaşanmaz oldu. Oturalım biraz; seyr-i kar eyleyelim. Kar huzurunu içimize çekelim. Karın ölmek ve dirilmek bestelerini iç içe söylediğinin farkına varalım.

 

Uslandırıyor şehirleri kar

Kar içinde ezan sesleri…

Kuşlar kar içinde…

Kar içinde bahar…

Kar içinde ümit sesleri…

Kar içinde çocukluğum…

Çocukluğum beyazlar içinde…

Yalan bilmez çocukluğum…

Gözlerim kar içinde…

Kar içinde ölüm var…

Ayrılık var kar içinde…

Kar içinde yâr sözleri…

Toprak kar içinde…

Uslandırıyor şehirleri kar.

Sükûnete dâvet var.

Yeni hayat, yeni sûret var.

Kar sır içinde…

 

Kar; yağmış, yağmış;

Gökyüzü ölüm ölüm ağlamış!

 

Kar gibi sıcak ol; eri biraz;

Buz gibi dikilip durma karşımda!

Ellerin ne kadar cimri;

Verirsem biter diyorsun;

Korkak seni!

Düşeni kaldırmıyorsun.

Bu yüz, yüz değil; tebessüm eksik!

Gözlerinde hırs rüzgârları…

Savruluyorsun; tut(a)madım seni!

Dünya telâşelerinde kaybolmuşsun.

Şiir okusam dinler misin?

Gel çay demleyelim.

Çok açıkta kalmışsın; kâbus görmüşsün.

Etrafını riyalar örmüş; çok üşümüşsün!

Elini çabuk tut; çaylar soğumasın!

Biraz (hayata) yaklaş; uzak kalmışsın!

Çok para sayma öyle; korkarım; insanlığa saymazlar sonra!

Yine de hayat her ân yeni; dönebilirsin çocukluğuna.

Kar güzeli, bembeyaz, yalansız olabilirsin.

Velhasıl kar gibi eriyeceksin.

Biliyorsun; değil mi?

 

Kartopu oynayan çocuklar

Çocuklar kartopu oynuyor;

Arabalar durmalı olduğu yerde!

Okullar kapanmalı mı desem!

Bir kar tanesini okul bilsem!

Hayat var; oyunlar içinde;

Gözlerinde oynaşır çocukların.

Kendini bulurdu oyunda çocuklar;

Kaybolmazdı o eski sokaklarda.

Çocuklar… kar kadar saf…

Unuttuk çocukluğumuzu… tuhaf!

 

Kar yağar…

Sessizlik, alır başını gelir.

Koluma girer sükûnet.

Bir aşkı başlatır gibi…

 

Hey, bir şeyler söyle!

Çok kirlendi halimiz, dilimiz.

Bize kar gibi çocukluk…

Bize kar beyazlığı gerek…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*