Kardeşlik, kucaklaşma, irtibat, kahramanlık bayramı diyarı Isparta

Evet, 29 Eylül Pazar günü; “taşıyla toprağıyla mübarek Isparta”da, güller diyarına gönül seferberliğine icabet eden Türkiye’nin büyük bir bölümünü temsil eden, hatta ta Avustralya ve Almanya’dan gelen değerli dostlarımızla kucaklaştık, muhabbet ettik, kaynaştık, kardeşliğimizi, dâvâmıza, Üstadımıza, meslek ve meşrebimize bağlılığımızı, sahip çıktığımızı bir defa daha icra ve ilân ettik. “Isparta Bediüzzaman Mevlidi”nde hasret giderdik, muhabbetimizi teyid ve tezyid ettik elhamdülillah.

Bir kardeşimiz telefonda bu yılki “Isparta Bediüzzaman Mevlidi” hakkındaki intiba ve değerlendirmemi sordu. Kendisine aynen şunu söyledim:

“Bir kere Isparta’daki değerli dost ve kardeşlerimizin bu yılki mevlide çok daha iyi hazırlandıklarını, daha güzel bir organize yaptıklarını, geçen senelerin tecrübelerinden yola çıkarak, noksanları dikkate alarak iyileştirdiklerini müşahede ettik. Bu konuda geçen yıllarda mevlide katılanların hatırlatmalarının ciddî manada ele alındığını, il ve bölge meşveretinin gündemine bu konuyu taşıyarak iyi bir hazırlık yapıp başarılı bir imtihanı geçtiklerini belirtmeliyim.

“Mevlide katılım her sene artarak devam ediyor. Bu güzel bir hadise. Gerçi Isparta Mevlidleri henüz 1990’ların ‘Ankara Kocatepe Mevlidleri’ havasını yakalamış değil. Ama çekirdeğin kuvvetli bir filize döndüğü ve mayanın tuttuğu da aşikâr.

“Bu mevlid aynı zamanda Yeni Asya çekirdek kadrosunun, bu dâvâya halisane, muhlisane gönül verenlerin, sahip çıkanların, sözde değil ‘özde Yeni Asyacıyım’ diyenlerin ve diyebilenlerin anlamlı bir tablosunu oluşturuyor.

“‘Dâvâ adamı’ olmanın ölçü ve mihenklerinden birisinin de bu tür toplantı ve faaliyetlere hasbî ve samimî olarak dahil olmak, takip etmek ve katılmak diye düşünüyorum.” dedim.

Bu benim kendi dünyamdaki âcizane değerlendirmem. Takdir siz değerli dostlarındır.

‘Ardına bakmadan yollara düşmek’, işte böyle bir şey olsa gerek. “Yardan, serden, dünyadan, işten, fani dostlardan geçmek!”, böyle zamanlarda gerekiyor. Böyle faaliyetlere katılma konusunda hiçbir bahaneye sığınmamak… Dünyevî işleri ve planları bu tür faaliyet ve hizmetlerin önüne geçirmemek, dâvâ şuuru ve anlayışı için oldukça önemli bir nokta olsa gerek.

Evet, 29 Eylül Pazar günü biz de Antalya Yeni Asya Okuyucusu Nur Talebeleri olarak iki otobüs ve sayısını bilemediğim özel arabalarla tam kadroya yakın “Isparta Bediüzzaman Mevlidi”ne akın ettik ve iştirak ettik elhamdülillâh. Antalya merkezine ait iki otobüsten birisi sadece erkek öğrencilere aitti. Talebe grubu içerisinde aramıza daha henüz bu yıl, yeni katılan kardeşlerimiz vardı. Bu dâvâya yeni adım atmanın ilk heyecanını yaşıyorlardı. Ben ve iki vakıf kardeşimiz gençlerin bulunduğu otobüsü tercih ettik. Onların arasında olmayı, onlarla hemhâl olmayı, onlara elimizden geldiği, dilimizin döndüğü kadar, karşılıklı soru-cevap şeklinde hem dâvânın gayesini, hem de mevlidin önemini ve gereğini anlatıp paylaşmaya çalıştık. Cemaatimize ait bu tür sosyal faaliyetlerin önemini, hedeflerini, faydalarını ve güzel neticelerini geçmişten örnekler vererek izah etmeye çalıştık. Bu münasebetle gençlik enerjisinin müsbete kanalize edilmesinin bir tatbikatı olarak cemaate mal olan meşhur “ilâhi ve marşları” koro halinde söyleyerek bu konuda bilenlerle tekrar, bilmeyenlerle yeni bir adım ve başlangıç yapmış olduk. Bilenlerin malûmu olan; “Peygamberin İzindeyiz, Çam Dağından Esen Yeller, Mahlûkatın Zikri, Barla’nın Dağları vb.” ilâhilerin otobüsün içinden semaya yükselen sedaları yeni ve kabiliyetli genç kardeşlerimize yüksek ufuklar açarken bizim de paslarımızı silmeye vesile oldu elhamdülillah.

Nur yolcularının mutat kültürü haline gelen ilâhi müzik terennümleri, birlik, beraberlik, irtibat, heyecan ve hislerimizi müsbet manada cûş-u hurûşa getirdi ve coşturdu. Bu yılın ilk sesli seyahatine iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Yeni kardeşlerimizle samimî bir havada kaynaşırken biz de tozlanan ve paslanan hallerimizi yenilemiş olduk.

Nur dâvâsına gönül vermiş hizmet erleri ve onlardan hiç geri kalmayan fedakâr şefkat kahramanları, çocuğunu, torununu ve belki de bir kısmı eşini alarak mevlid dâvetine icabet etmişti.

“Bu mevlidin en tatlı meyveleri nedir?” denilse, her birimize göre diyecek birçok şey muhakkak vardır. Ama ben âcizane gönül ve kalp dünyama yansıyan şu duyguları sizlerle paylaşmak isterim.

Isparta Bediüzzaman Mevlidinde;
Samimî kucaklaşma vardı.
Canlı bir kaynaşma vardı.
İçten bir muhabbet vardı.

Sarsılmayan, ayrılmayan, kırılmayan, küsmeyen, bahanelere sığınmayan, tembelliğe prim vermeyen kahramanların sadakat halleri vardı.

“Dâvâm” diyenlerin aidiyet ve sahiplenme duygularının öne çıkardığı bir irade hâkimiyeti vardı.

Fedakârlığı meslek edinenlerin kararlı bir gösterge ve nişanesi vardı. İhlâsın ve hasbîliğin fiiliyatı ve tatbikatı vardı.

Kırılmayan “istikamet çizgisi”nin imzası vardı.

İlk defa yaşanan yeni tanışmaların his ve heyecanı vardı. En kalbî manada istenen karşılıklı duâ ve niyaz talepleri vardı.

Elhamdülillah ki; gıybet yoktu, haset yoktu, kin yoktu, nümayiş yoktu, fitne yoktu, hiçbir kötülük ve menfîlik yoktu. Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

Yepyeni simalarla tanışmalar, his ve heyecanı paylaşmalar, hizmet projeleri, plânları ve faaliyetlerini tezekkür etmeler.

Kâinatın manevî güneşi Kur’ân Nurlarının bu asırdaki bir hüzme ve parıltısı olan Risale-i Nur dâvâsının bir önemli kongresini de alnımızın akıyla icra etmiş olduk.

Manevî dünyamızda büyük yankılar meydana getiren bu faaliyeti hazırlayan ve organize eden en başta Isparta’daki ev sahibi dostlarımız olmak üzere, her kademedeki bütün katılanlara, maddî manevî yardımda bulunanlara, emeği geçenlere, meşrû ve zarurî mazereti olup da gelemeyip duâ edip selâm gönderenlere; hülâsa herkese selâm ve muhabbetlerimiz, takdir ve tebriklerimizi sunuyoruz.

“Şahs-ı manevî”nin tezahürüne sebeb olan bu tür faaliyetlerin yurt ve dünya çapında yayılıp gelişmesi bizim için ve mukaddes dâvâmız için çok anlamlı ve önemlidir. Gayret ve himmetlerimizin kesintisiz devamı için duâ ediyoruz.

Yeni sene yine aynı mekân mübarek Isparta’da daha coşkulu, daha aşk ve şevkle buluşmak dilek ve temennisiyle…

NOT:
Hatay’da başladığım meslek hayatımda ve yine Hatay’da tanıdığım Risale-i Nur dâvâsında o mübarek topraklarda; sekiz sene boyunca aynı dâvâda omuz omuza manevî mücadelemize devam ettiğimiz ve bu kudsî dâvâ anlayışında ve tatbikatında şahsıma gerçekten büyük katkıları ve rehberliği olan Hatay 19. Dönem milletvekili çok değerli ve muhterem ağabeyim Nureddin Tokdemir’in ciğerparesi, sevgili kızı; Tuba Demirel’in vefatı dolayısıyla değerli ağabeyime, eşi değerli ablamıza ve damatları değerli kardeşime ve bütün aile efradına, akrabalarına ve dostlarına en samimî ve kalbî taziyetlerimi sunarım. Nureddin Ağabeyin ricası üzerine bir seneye yakın bir zamandır her gün sağlığına kavuşması için ismen duâ ettiğim merhume Tuba kardeşimize bundan sonra da günahlarının affı ve makamının cennet olması duâlarıma inşaallah devam edeceğimi beyan ederek Rabb-i Rahim’den günah ve kusurlarının affını niyaz ederim. N. E.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*