Kıbrıs Fatihler bekliyor

Fetihler toprak kazanmak için değil İslam’ı yaymak için yapılır. Öyle yapmış ecdadımız. Nereye gitmişse oraya imanı götürmüş, nereye fethetmişse, orada İslam hakikatlerini yaymış. İşte öylesi yerlerden biridir Kıbrıs.

Bugün ismi geçtiğinde türlü türlü sefahat ve eğlencenin akla geldiği memleket. Acaba öyle midir? Kıbrıs denince akla bunlar mı gelmelidir? Ya sahabeler?

Ebu Eyyüb E’l-Ensarilerin, Ebuzer el Gıfarilerin, Ebu Derdaların ve nicelerinin aklına acaba ne gelmişti ve nice sahabeler bu topraklardayken acaba bizlerin aklına ne gelmeliydi?

Ümmü Haram validemizin nam-ı diğer Hala Sultan’ın evinde bir rüya görmüştü Peygamber Efendimiz (asm). “Ümmetimden bazılarının mavi denizler üzerinde tahtlar kurarak sefere çıktıklarını gördüm.” demişti. Ümmü Haram (r.a) 70 yaşındaydı o zaman ve demişti ki o yaşına rağmen: “Ya Resulullah, dua et de ben de onların içinde olayım.” Evet, sahabelerdeki hasletlerden biriydi bu  “Ben yapamam” demek yok, yaşa takılmak yok, cinsiyete takılmak yok. Ya ne var? Nerede bir hizmet, bir hayır varsa, orada olmak var.

Ve yıllar geçmiş. Peygamber Efendimiz (asm)’ın verdiği müjde gerçekleşmiş, ilk deniz seferi yapılmıştı. İşte bu yerin adıydı Kıbrıs. Fahr-i kâinat Efendimiz (asm) bu sefere katılanlara cennetin yazıldığı müjdesini 15 yıl önce haber vermişti. İşte o seferin içinde bulunan Hala Sultan Kıbrıs adasına ilk çıkıldığı vakit sahabelerin önüne geçerek onlara hitaben şunları söylemişti:

“Ey İslam’ın mücahitleri! Vallahi ben şu kulaklarımla duydum ki; Resulullah (asm): ‘Ümmetimden deniz seferine katılacak ilk ordu cennetliktir.’ Görüyor musunuz şu toprakları? O toprakların arkasında cennet var.”

İşte bu ulvi duygularla Kıbrıs’a girilmiş ve neticede Kıbrıs fethedilmişti. Hala Sultan (r.a) da bu topraklarda şehit olmuştu. Sahabelerin kabirleri götürülebildiği kadar en içlere götürülürdü. Hatta ezanın olmadı yerlere gömülmek isterlerdi. Çünkü onlar; ‘Bizden sonra gelenler orada bir sahabe var; ama ezan yok deyip gide gele kapıları zorlarlar ve en sonunda da ezan-ı Muhammediye’yi o topraklara ulaştırırlar.’2 diye düşünürlerdi. Hala Sultan’ın kabri, inayet-i ilahiye mazhar olmuş, o topraklar yıllarca gayrı müslimlerin elinde olmasına rağmen o kabir muhafaza edilmiştir. Bugün Rum toprakları içinde kalan Hala Sultan’ın kabri de Ezan-ı Muhammedi (asm) sesini beklemektedir.

Kıbrıs’ın fethi ile ilgili bir hadiseye daha değinmek istiyorum.

Ebu Derda (r.a) seferden sonra hüngür hüngür ağlıyor. Zübeyir ibn Nefeyir (r.a.) geliyor yanına ve diyor ki; “Neden ağlıyorsun, bugün senin en mutlu günün?” Ve bakın cevaba: “Allah’tan gayrı yaşayan, Allah’ı unutan, imana kapılarını kapatan bir kavmi Allah zelil etti. Bizi de aziz kıldı. Biz galip olduk, onlar ise mağlup. Korkuyorum, ya bizim kardeşlerimiz de bir gün Allah’tan yüz çevirirse. İşte bunun için ağlıyorum.”

Ve bugün. Mesud olmak mı, meyus olmak mı gerek bilemiyorum.

Bir zamanlar sahabeler tarafından feth edilmiş Kıbrıs acaba bugün hangi durumdadır? Acaba bu halin bize bakan yanları var mıdır? Buna kendimizi ne kadar dert edindik? Ve bir gerçek ki asrın fetihleri kılıçla değil artık ilimle yapılıyor. İşte Nurun hadimleri bunu hissetmiş olmalılar ki; bugün bu topraklarda yine manevi fethler için bir Medrese-i Nuriye yapılmak arzu ediliyor. Bir rüya ile başlamıştı Kıbrıs’ın fethi. Yine bir rüya, bir hedef var önümüzde.  O da bu topraklarda iman ve Kur’an hizmeti yapabilmek adına bir dershane-i Nuriye inşa etmek. Şimdi bu gaye ve hedef himmetlerimizi bekliyor. Tıp ki; Hala Sultan gibi bugün ben yapamam demek yok, yaşa takılmak yok, cinsiyete takılmak yok. Ya ne var? Bir hayır ve hizmet mi var, o hayrın ve hizmetin içinde olmak var. Asırlar öncesinden malını mülkünü bırakarak sahabeler buralara İslam’ı yaymak için gelinmişti, şimdilerde de bu belde aynı fedakârlıkları bekliyor.

Unutmayalım ki,  yıllardır Hala Sultan’ın kabrinin olduğu memlekette ezan okunmuyor. KKTC’de İman ve Kur’an hizmetleri hâkim olmalı ki; Hala Sultan’ın da kabrinin olduğu yerde Ezan-ı Muhammediye okunsun. Bu vazifede bu asrın insanına düşüyor. Hadi öyleyse “O toprakların arkasında cennet var.” deyip de şehit düşen Sahabe-i Kiramın memleketinde Risale-i Nur Külliyesini hep beraber inşa edelim. (Rabbim muvaffak eylesin inşaallah.)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*