Kisra II. Hüsrev Perviz (?-628)

Kisra, Araplar tarafından Sasani kralları için kullanılan bir unvandır. Bizans İmparatorları için “Kayser” unvanı kullanılırken, İran Sasani kralları için de bu unvan kullanılmıştır. “Kisra” olarak kendisinden söz edilen ve Peygamber Efendimizin İslam’a davet mektubunu yırtan kral II. Hüsrev Perviz’dir. İslamiyet’in zuhur ettiği yıllarda Bizanslılarla yaptığı savaşlarda üstün gelmesi, Kitap Ehli olan Bizanslıların mağlup olmaları Mekkeli müşrikleri sevindirirken, Müslümanların üzülmelerine ve hakarete uğramalarına sebep olmuştur.

 

Kur’an-ı Kerim’in, Kisra’nın galibiyetinin mağlubiyete dönüşeceğini haber vermesi (Rum Suresi, 1-5) Müslümanları sevindirmiş, ileriki yıllarda gelen Bizans galibiyeti de Kur’an-ı Kerim’in mucizesini gerçekleştirmiştir. Risale-i Nur’da, “Kisra” unvanıyla kastedilen kişi II. Hüsrev Perviz olmakla beraber, genel olarak Sasani hükümdarına da atıfta bulunulmaktadır.

II. Hüsrev Perviz, Sasani Pers hükümdarı IV. Hürmüz’ün oğlu ve I. Hüsrev’in torunudur. Hükümdarlıktan önceki hayatı ile ilgili fazla bilgi yoktur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Babasının ölümünden sonra Bizans İmparatoru Maurikios’un da desteğiyle 591 yılında tahta çıkmıştır. İmparatorun yardımına karşılık olarak topraklarından Dara ve Martyropolis’i kendisine vermiştir.

II. Hüsrev’e yardım eden ve aynı zamanda dostu olan Bizans İmparatoru 602 yılında Phokas tarafından öldürüldü. Bu olay, II. Hüsrev’in Bizans’a savaş açması için önemli bir sebep teşkil etti. 603 yılında açtığı savaşla Bizans’a karşı kısa zamanda büyük başarılar elde etti. Doğu Bizans ve Kudüs Sasanilerin eline geçti. Bu arada kutsal haç’ı da ele geçirdi. Phokas, Sasanilere karşı herhangi bir varlık gösteremedi. Anadolu içlerine kadar ilerleyen Sasaniler Urfa, Suriye, Halep ve Antakya bölgelerini de ele geçirdiler. Bu başarısızlık ve Sasanilerin üstünlüğü Heraklius’un Bizans İmparatoru oluşuna kadar devam etti. İmparatorun başarısızlığı üzerine Heraklius güçlü bir ordu ile harekete geçerek İstanbul’a geldi. Phokas tahttan indirildi. Heraklius imparator ilan edildi

Phokas’ın tahttan indirilmesi savaş sebebini ortadan kaldırdıysa da iki devlet arasındaki savaş sona ermedi. Çünkü, II. Hüsrev, Phokas’tan öldürülen imparatorun intikamını almak için savaş açmıştı. Bu gelişmelerden sonra imparatorun değişmesi ve dolaylı olarak öldürülen imparatorun intikamının alınmış olması, savaşın sona erdirilmesine yetmedi.

Bizans İmparatoru Heraklius ve Sasani Hükümdarı II. Hüsrev arasında yapılan savaşlar, iki devlet arasında yapılan savaşlar boyutunu aşarak, bir bakıma dinlerarası savaşa dönüştü. Ateşperestler ve müşrikler Sasanilerden yana tavır koyup kazanmalarını isterken, Müslümanlar ve Kitap Ehli olanlar da Bizanslıların galibiyetini istiyorlardı. Diğer taraftan Hıristiyanlar tarafından dışlanan Nasturi ve Yakubi’ler de Sasanileri desteklediler. Ayrıca, Yahudiler de II. Hüsrev’i desteklediler ve önemli miktardaki bir kuvvetle yanında yer alarak Bizans’a karşı savaştılar.

Heraklius da ilk başlarda güçlü Sasani ordusu karşısında tutunamadı. 613-14 yıllarında yapılan savaşlar Sasanilerin üstünlüğüyle neticelendi. Kısa sürede İran orduları, Ürdün, Filistin ve Sina Yarımadası’nı geçerek Mısır sınırlarına kadar ulaştı. Kudüs’ü ele geçiren Sasaniler her tarafı yakıp yıktı. Mescidi Aksa tahrip edildi. Şehrin önemli mabetleri yerle bir edildi. Bu faaliyetleriyle gururlanan II. Hüsrev, Bizans imparatoruna yazdığı mektupta, kendisini tanrıların en büyüğü, imparatoru da zavallı olarak belirttikten sonra; “Sen Rabbine güvenip dayandığını söylüyorsun. O halde Rabbin Kudüs’ü neden benden kurtarmadı?” mealinde hakaretler yağdırdı.

Bu savaşlar İslamiyet’in zuhur ettiği ilk yıllara rastlamaktaydı. Peygamber Efendimizin nübüvvetini açıklamasının üzerinden henüz birkaç yıl geçmişti. Müslümanlar müşriklerin her türlü saldırılarına maruz kalmaktaydılar. Mecusiler ve Hıristiyanlar arasında yapılan savaş müşriklerin saldırıları için yeni bir fırsat oldu. Çünkü, Sasaniler, yani galip durumda olanlar Mecusi, mağlup durumda olanlar ise Kitap Ehli, yani Allah’a inananlardı.

Mekkeli müşrikler Müslümanlara; “Eğer Allah, sizin dediğiniz gibi yegane galip olsaydı, ehl-i kitaptan olan Bizanslıları üstün getirirdi” dediler. (Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, TDV. Ankara 1993, s. 403) Durum Bizanslılar için pek parlak görünmüyordu. Buna rağmen Mekke’de, Mecusilerin galibiyetlerinin devam ettiği sırada inen Rum Suresi, birkaç yıl içinde Rumların galip geleceğini haber verdi. “Rumlar, (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah’ındır. O gün müminler de Allah’ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.” (Rum Suresi, 1-5)

Rus Suresi’nin nazil olması Müslümanlar için büyük bir müjde oldu. Kur’an-ı Kerim’in mucizesi 624 yılında gerçekleşti. Bizanslılar, Sasanileri mağlup ettikten sonra İran topraklarına girdiler. Aynı yıl içinde Müslümanlar da Bedir Savaşı’nı kazandılar.

Sasaniler, Heraklius’un ordusuna mağlup olurken, başkentlerinde de büyük sarsıntı yaşadılar. Yapılan bir darbe sonucu tahtından indirilen II. Hüsrev Perviz oğlu tarafından öldürüldü. Yeni kral, daha önce işgal ettikleri Bizans topraklarından çekilmek zorunda kaldı. Bu hadiseler, bir taraftan Kur’an-ı Kerim’i doğrularken diğer taraftan da Peygamber Efendimizin de (asm) mucizelerine vesile oldu.

Peygamber Efendimiz, komşu devlet başkanlarına ve yöneticilerine İslam’a davet mektupları yollarken Kisra II. Hüsrev’e de elçisi Abdullah b. Huzafe vasıtasıyla mektup yolladı. Mektubu okutan Kisra, Peygamber Efendimizin kendi ismiyle başlamasına (Allah Resulü Muhammed’den Farsların büyüğü Kisra’ya!) sinirlendi ve devamını okutmadan mektubu alıp parçaladı. Oysa, hiçbir hükümdar böyle küstahça davranmamıştı. Peygamber Efendimiz de; “O benim mektubumu parçaladı. Allah da, onun mülk ü saltanatını parçalasın!” (M. Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslamiyet, Şamil Y., 14. C., İstanbul 1981, s. 66-67) mealinde bedduada bulundu. Bedduayı alan II. Hüsrev, oğlu tarafından tahttan indirildi ve gözleri önünde diğer oğulları öldürüldükten sonra kendisi de öldürüldü.

Risale-i Nur’da, Kisra’dan bahsedilirken, sadece II. Hüsrev Perviz değil, öncesi ve sonrası ile ilgili hadiseler de konu edilmektedir. Peygamber Efendimizin doğum gecesinde Kisra sarayının harap olması (Şualar, 1994, s. 541) II. Hüsrev’in krallığından on yıl önce gerçekleşmiştir. Peygamber Efendimizin (asm) ihbarıyla, Kisra definelerinin İslam eline geçmesi mealindeki gaybi haber (İşaratü’l-İ’caz, 1997, s. 173) Hz. Ömer (ra) zamanında gerçekleşmiştir. Ayrıca, II. Perviz’in elçisinin Peygamber Efendimizin (asm) huzurunda bulunduğu bir sırada, “Şimdi, Kisra’nın oğlu Şirviye Perviz, Kisra’yı öldürdü” (Mektubat, 2000, s. 109) diyen Peygamber Efendimizin gaybi ihbarını araştıran elçinin, haberin doğru çıkmasından sonra Müslüman olduğu hatırlatılmaktadır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*