Kitaba devlet tekeli dünyanın neresinde var?

Chp’li Bülent Kuşoğlu meclis genel kurulunda sordu:Kitap basımını tekeline alan bir devlet anlayışı, demokrasiyle yönetilen hangi ülkede var?

Böyle örnek var mı?

“Şimdi Risale-i Nur’lar piyasada var mı, bulunuyor mu? Bulunuyor. Bulunmamasıyla, bundan sonra tüketileceğiyle ilgili bir tehlike var mı? Yok. Öyle bir sıkıntı söz konusu değil. Belli ki yapay, yaptırılmış, oluşturulmuş bir şikâyet var, onun hâricinde herhangi bir sorun yok. Peki, ortada teknik yönden herhangi bir sorun/sıkıntı yokken neden getirilir bu? Niçin bunu getiririz, ne amaçlarız bütün bunlarla? Dünyada, gelişmiş demokrasilerde böyle bir örnek var mı?”

Anlamak mümkün değil

“Said Nursî ile ilgili olarak Risalelerin basımını bundan sonra devlet üstlenecek, Kültür Bakanlığı üstlenecek, yani basmayacak veya keyfine göre basacak, eksik basacak, bazı yerlerini basacak, bazı yerlerini basmayacak. Neden yapılır bu? Yani bir anlam verebiliyor musunuz? Bunun toplum hayatında nelere mâl olacağını, nasıl bir sıkıntı getireceğini düşünebiliyor musunuz? Devlet neden bir eserin basımını, yayımını üstlenir? Anlamak mümkün değil.”

CHP’Lİ BÜLENT KUŞOĞLU MECLİS GENEL KURULUNDA SORDU:

Kitapta devlet tekeli dünyanın neresinde var?

Bülent Kuşoğlu: “Said Nursî ile ilgili olarak Risalelerin basımını bundan sonra devlet üstlenecek, Kültür Bakanlığı üstlenecek, yani basmayacak veya keyfine göre basacak, eksik basacak, bazı yerlerini basacak, bazı yerlerini basmayacak. Neden yapılır bu? Devlet neden bir eserin basımını, yayımını üstlenir? Anlamak mümkün değil.”

Plân ve Bütçe Komisyonu’ndan geçirilerek 148 madde olarak Genel Kurula indirilen “torba yasa”nın 82 maddesini görüşerek bayram tatiline giren Meclis, 90. sıradaki Risale-i Nur’u devlet tekeline alan mâlum “madde”yi muhtemelen yarın başlayacak görüşmelerde ele alacak.

TBMM Plân ve Bütçe Komisyonu’ndan iktidar partisi üyelerinin oylarıyla apar topar geçirilerek Genel Kurulu gündemine sokulan ve Risale-i Nur’un basım hakkını Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, basım yetkisini Bakanlar Kurulu’na veren 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesindeki “devlet tekeli” değişikliği başta olmak üzere geri kalan maddeler yarından itibaren görüşülecek.

“MADDENİN ‘RİSALELERİN KORUNMASI’YLA İLGİSİ YOK…”

Komisyon görüşmelerinde, “kamuya mal edilmesi” perdesinde hükûmetin “el koyması”yla Risale-i Nur’un devlet tekeline alınmasına karşı mücadele veren CHP milletvekili Bülent Kuşoğlu, “Devlet, kitabın basılması için bütün şartları, gereken koşulları hazırlar, eserin sahibi ve mirasçılarıyla ilgili gereken tedbirleri alır. Çok ayıptır, bu maddenin çekilmesi gerekir” cümleleriyle açık uyarıda bulunmuş; maddenin sadece Risalelerle değil, diğer eserlerle ilgili engellemeyi getirdiğini belirtmişti.

Komisyon’da hükûmeti temsil eden Bakana, “Bunun kültürle, telif eserlerle, korumayla falan ilgisi yok; siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz, konu tümüyle siyasileştirilmiş. Bu kanunla devlet Risalelerin basımını tekeline alacak, keyfine göre ister basacak, ister basmayacak” değerlendirmesinde bulunan Kuşoğlu, bu maddenin alelacele “torba yasa”ya konulmasının gereksizliğini ortaya koymuştu.

“Şimdi Risale-i Nur’lar piyasada var mı, bulunuyor mu? Bulunuyor. Bulunmamasıyla, bundan sonra tüketileceğiyle ilgili bir tehlike var mı? Yok. Öyle bir sıkıntı söz konusu değil. Belli ki yapay, yaptırılmış, oluşturulmuş bir şikâyet var, onun hâricinde herhangi bir sorun yok. Peki, ortada teknik yönden herhangi bir sorun/sıkıntı yokken neden getirilir bu?” sorularını soran Bülent Kuşoğlu, Risale-i Nur’un devlet tekeline alınmasının “siyasî bir proje ve operasyon” olduğunun üzerinde durmuştu.

KİTAP BASIMINI TEKELİNE ALAN KÜLTÜR BAKANLIĞI HANGİ ÜLKEDE VAR?

İlgili kanun maddesi görüşülürken Kültür Bakanı’nın komisyona gelmemesi garabetine atıfta bulunan Kuşoğlu, hükûmet adına komisyona katılan Bakana hitaben, “Sayın Bakan, Bizim Kültür Bakanımız nerededir Allah aşkına, neyle uğraşır? Yani, kültürle ilgili hiçbir şey yok. Ne yapıyoruz, niçin bunu getiririz, ne amaçlarız bütün bunlarla? Dünyada, gelişmiş demokrasilerde böyle bir örnek var mı? Kitap basımını tekeline alan bir devlet anlayışı, kültür bakanlığı hangi ülkede var?” sorularıyla işin arka plânını deşifre etmişti.

Meclis Genel Kurulunda 25’er maddelik bölümler halinde görüşülen ve kamuoyunda “torba yasa” olarak bilinen “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın üçüncü bölümü üzerinde CHP Grubu adına söz alan Bülent Kuşoğlu, önce alt komisyondan 61 maddelik Soma fâciasıyla ilgili “Soma kanunu” olarak komisyona getirilen ve 148 maddeye çıkarılan “torba kanunu”nun onlarca alâkasız maddenin doldurulduğu bölümler halinde yeterince görüşülmeden, kamuoyunda tartışılmadan ve Meclis’te etraflıca müzâkere edilmeden yangından mal kaçırırcasına çıkarılmasını eleştirdi.

“Torba kanunu”nun usul ve hazırlık açısından, Meclis’e getirilişiyle ilgili epey eksikleri olduğunu kaydeden Kuşoğlu, sonradan sokuşturulan 100’e yakın maddenin toplum ve devlet hayatıyla, kamuyla ilgili çok önemli değişiklikler getirdiğini nazara verip, “Bu değişikliklerle topluma, devlete, Türkiye’ye fren mi yaptırıyoruz? Bu taraflarını hiç düşündük mü? Bu alanda çok önemli sorunlar var” tesbitini yaptı.

MEDYA HAVUZUNA PARA AKITAN ŞİRKETLERE VERGİ MUAFİYETİ!

“Torba yasa”daki değişikliklerin devlete ve sivil topluma büyük mâliyeti olduğunu ifâde eden Kuşoğlu, adına “af” denmezse de kesinleşmiş alacakların yeniden “düzenlenmesi”nin toplumda meydana getireceği olumsuzluklara, haksızlıklara ve tetikleyeceği sıkıntılara dikkat çekti. Vergisini ödeyenle ödemeyenin aynı kefeye konulmasını örnek gösterdi. Haksızlığa ve hukuksuzluğa prim verildiğini açıkladı.

Bütçenin geçen yıla göre ilk altı ayda önemli ölçüde 3.4 milyar açık verdiğini, ayrıca vergi gelirlerinde Haziran ayında 7,3 milyar liralık bir düşüş olduğunu, Mâliye’nin vergi gelirlerini tahsil edemediğini; özellikle kurumlar vergisinde, katma değer vergisinde ve piyasada sorunlar olduğunu tek tek dile getiren Kuşoğlu, Meclis’teki konuşmasında “Peki, bunlarla ilgili bir çözümü var mı? Yok” dedi.

Kesinleşmiş alacakların yanı sıra cari hesaplarla, kasa mevcutlarına yüzde 15 yerine yüzde 3 vergilendirmeyle vergi affının getirildiğini dile getiren Kuşoğlu, “Sadece medya havuzuna para ödeyen şirketler var, bunlar kendi ceplerinden ödedikleri için, bu şirketler ödeme yaptıkları için ortakların cari hesaplarında sıkıntı var, fiktif olarak ödeme yapılmış ya da kasalarında bu para görünüyor. Sadece yok etmek için getirdik?” sorusunu yöneltti. Bunun devlete, maliyeye, vergi adaletine güvensizlik meydana getireceğini bildirdi.

“MÜBÂREK RAMAZANDA ‘TORBA YASA’YLA DEVLET TAHRİP EDİLDİ”

Bülent Kuşoğlu, ayrıca görevden alının kamu çalışanlarının idarî mahkemede görevlerine iâde edilme kararına karşı iki sene boyunca görevlerine başlatılmamasının hakkın ve hukukun tahribi olduğunu söyledi.

Sözkonusu maddeyi, “Bir kamu çalışanı olduğunuzu düşünün, senelerden beri uğraşmışsınız, düzenli, düzgün çalışmışsınız, gelmişsiniz bir yere daire başkanı, genel müdür, genel müdür yardımcısı olmuşsunuz. Bir müddet sonra sizi durup dururken görevden almışlar ve siz de ‘Mahkemeler var, ben de mahkemeye giderim’ demişsiniz. Mahkemeye gidip bir sene uğraşmışsınız, didinmişsiniz; mahkeme gerekçesiz – haksız alındığınız için görevinize iade etmiş. Şimdi, kişinin bu hakkını nasıl ortadan kaldırırız?” diye yakındı.

Kimsenin “Biz bu yargı kararını iki sene uygulamayız, iki sene sonra da uygularsak, hiç uygulamazsak kimse dâvâ açamaz” diyemeyeceğini ve yargı kararlarını yok saymak gibi bir hakkının olmadığını hatırlattı. Bu fevkalâde olumsuz düzenlemenin vatandaşların hak ve hürriyetlerine, Anayasa’ya aykırılıkla toplumda ayrıştırma ve ötekileştirme etkisini yapacağı görüşünü yineledi.

Kuşoğlu Meclis Genel Kurulu’nda, ayrıca üniversite hastanelerine özel sektör hastanelerine verilen para kadar para verilmemesiyle, üniversite hastanelerindeki döner sermayelerin çalışmadığı, devlet üniversitelerinin borç içerisinde olduğu, yılların köklü kurumlarının yok edildiği sorununa da değindi.

Mübârek Ramazan ayında iki aydan beri Plan ve Bütçe Komisyonunda çalışarak “torba yasa”yla âdeta devletin tahrip edildiğini vurgulayan Kuşoğlu, “Bu kadar gerginlik içerisinde yaptığımız işlere bakar mısınız?” diye “torba”ya alelacele gereksiz maddelerin sokuşturulmasını tenkit etti.

DEVLET NEDEN RİSALELERİN BASIMINI, YAYIMINI ÜSTLENİR?

Bülent Kuşoğlu, Meclis’teki konuşmasında, koruma süresinin bitiminden önce, fikir ve sanat eserlerinin “kamuya mal edilmesi”yle devlet tekeline alınmasının yanlışlığına dikkat çekti.

“Kültür Bakanlığı yani devlet diyor ki: ‘Ben koruma süresi dolmadan bazı eserleri alırım, ister basarım, ister basmam bazı sanat eserlerini, bazı kültür adamlarının eserlerini, sanatçıların eserlerini, âlimlerin eserlerini alırım, ister basarım, ister basmam. Biz medyadan biliyorduk, ama Komisyon sırasında da onun gerçekten öyle olduğunu öğrendik” diyen Kuşoğlu, Meclis kürsüsünde şunları söyledi:

“Said Nursî ile ilgili olarak Risalelerinin basımını devlet bundan sonra üstlenecek, Kültür Bakanlığı üstlenecek, yani basmayacak veya keyfine göre basacak, eksik basacak, bazı yerlerini basacak, bazı yerlerini basmayacak. Neden yapılır bu? Yani bir anlam verebiliyor musunuz bunun toplum hayatında nelere mal olacağını, nasıl bir sıkıntı getireceğini düşünebiliyor musunuz? Devlet neden bir eserin basımını, yayımını üstlenir? Anlamak mümkün değil” diye sordu.

Bu maddeyle sadece Risalelerle kalmayacağını, aynı paralelde diğer yazarların eserlerinin devlet tekeline alınacağını açıkladı. “Devlet, Risaleler gibi Nâzım Hikmet’in, Sabahattin Ali’nin eserlerini de tekeline alıp basmayacak veya istediği şekilde basabilecek” sözleriyle vahim yanlışlığının altını çizdi.

Bülent Kuşoğlu Meclis’teki konuşmasının sonunda ünlü Astronom Laplace’ın 78 yaşında ölmeden önce söylediği, “Bildiklerimiz hiçbir şey, bilmediklerimiz muazzam” sözünü hatırlatarak, “Bizim de bu torbadaki yaptıklarımız hiçbir şey, yapmadıklarımız muazzam. Yapmadıklarımızla çok büyük sıkıntılar getirdik. Bunu bilmemiz, çok iyi değerlendirmemiz lâzım” diye konuştu.

RİSALELERİ DEVLET TEKELİNE VEREN KANUN MADDESİ

Meclis Genel Kurulu gündemindeki “torba yasa”nın 90. sırasındaki Fikir ve

Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesinin değiştirilmesine dair madde:

“MADDE: 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47’nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Bakanlar Kurulu Kararı ile memleket kültürü için önemi haiz görülen eserler üzerindeki haklar, hak sahiplerinin münasip bir bedel talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla, eser sahibinin ölümünden sonra, koruma süresinin bitiminden önce, kamuya maledilebilir. Bu hususta karar verilebilmesi için eserin, Türkiye’de veya Türkiye dışında Türk vatandaşları tarafından vücuda getirilmiş olması gerekir.

Bakanlar Kurulu kararında:
1. Eser ve sahibinin adı;
2. Hakları kullanacak makam veya müessese;
3. Hak sahiplerine, talep üzerine ödenecek bedelin nasıl belirleneceği ve bu bedelin hangi kurum tarafından ödeneceği;
4. Eserden gelir elde edilmesi halinde bu gelirin hangi gayelere tahsis edileceği; yazılır.
Bakanlar Kurulu kararında belirtilen eserin, topluma ulaşması sağlanacak şekilde yayımlanması zorunludur.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*