Kocaeli’nden nurlu bir portre: Cevdet Özdemir

Yetmiş yıla yaklaşan ömrünün elli yılını Risale-i Nur hizmeti içinde geçiren, hiçbir devirde istikrar ve istikametten ayrılmayan Cevdet Özdemir Ağabey ile hizmet içinde geçen yıllarını konuştuk. Gençlere bir hüsn-ü misal olması dilediğimiz bu sohbette herkesin istifade edeceği bir ders olacağını düşündük.

Cevdet Ağabey, âdet olduğu üzere bize kendinizi tanıtır mısınız diye başlamak istiyorum. Cevdet Özdemir kimdir?

Türkiye’nin en huzurlu şehri olan Karadeniz’in incisi Sinop’ta 21 Mart 1949 doğumluyum. 1966 yılının Ağustos ayında İstanbul’a geldim. Orada Kamu sektöründe çalışmaya başladım. Kamudan emekli olunca tekrar memleketime geldim. Artık orada kendimi hizmete vakfettim ve hizmetle uğraştım.

Risale-i Nur’la ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Vatanî görevimi bitirdikten sonra, İstanbul Bayrampaşa’da ikamet ediyordum. O zamanlar cemaati bilmiyordum. Beraber olduğumuz yakın akrabalarımın dâveti ile tanıdım. 50 yıla yakındır sohbetlere katılır ve istifade ederim. Hayatım Risale-i Nurlar’la değişti ve huzurluyum, huzursuz olduğum zamanlarda ise nereye gidileceğini artık biliyorum. Bana daimî huzur veren, beni etkileyen, hayatımı her okuduğumda farklı bir şevk ile süsleyen Risale-i Nur’dur.

Yeni Asya’yı ne zaman okumaya başladınız?

Risale-i Nurlar’ı tanıdıktan sonra aynı yıl Gazeteyi tanıdım. Ve 48 yıldır aralıksız takip ediyorum. Nurlar’dan yansıyan Lem’alar ve Lâhikaların inhikası olan Gazetemiz, hizmet erlerinin yol haritası olduğunu düşünüyorum. Yeni Asya için sayfalara sığmayacak güzelliklerden sadece bir tane söyleyeyim: “Yeni Asya’yı okuyan pişman olmaz, O, doğrunun, ahlâkın, nurun, cesaretin ve istikametin hiç sönmeyen meşalesidir.

Gençlere neler tavsiye edersiniz?

Üstadımızın söylediği gibi; “Hayat hareket ile kemalat bulur” sözü bizim için en önemli derslerden biridir.Yani, tembellik bizim hayatımızın zehiridir. Hedefimiz olsun, günlük okumalarınız olsun, yaşantınız ona göre şekillensin. Hedefiniz olursa, hiçbir engel durduramaz sizi. Öncelikle dâvâmız olsun. Hizmete nasıl katkı yapabilirim ve ne yapabilirim gibi düşüncelerin günlük muhasebesini yapalım. Bugün kaç kişiye Risale-i Nur’u ilettim, anlattım ve kaç gazete ile ilgilendim. Gazetemizi esnafa, akrabaya veya ulaşabildiğim her yere ulaştırdım. Onun gayesini ve Üstadımızın Lâhikalardaki mesajı gençlerimizi ve hepimizi ilgilendiriyor ve bizi bekliyor. Bir kişinin imanını kurtarmak ne kadar önemlidir. Etrafımızda binlerce insan bizi bekliyor.

Hep beraber hizmete koşalım, Cennet âsa bir bahar bizleri bekliyor inşallah. Gençlerimiz çok önemli. Bayrağı bizden devralacak onlardır. Risale-i Nur’u okusunlar, bol bol okusunlar. Hayatlarına tatbik etsinler. Anlamaya çalışsınlar, Onu, okuduğu okullarda, çalıştığı yerlerde insanlara anlatsınlar. İnsanımız bilmiyor, biliyor gibi görünüyor, ama gerçekten bazı şeylerden, hatta kendisine faydalı olacak şeylerden habersiz. Dünyevî meşgaleler insanları meşgul ediyor, yoruyor, yordukça yoruyor, 10 kuruş için dünyalarını veriyor hatta bazıları. Sonrası ise hüsran oluyor, ama haberi yok garibin. Bazıları da biliyor, ama yapmıyor, okumuyor, işine gelmiyor. İşte böyle bir halden insanlarımızı kurtarma görevi gençlerimizindir. Gençler, Risale-i Nur’u kendilerine vicdanlarının anayasası olarak tatbik ederek hareket etmeli ve bunu konuşarak, sosyal medya yoluyla, bilhassa Gazetemiz yoluyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalılar. Ben bulunduğum muhitte kaç yıl boyunca, etrafımdaki insanlara, bilhassa esnaflara her sabah erkenden, elime gazete alarak, dolaşırdım. Onlara Gazetemiz Yeni Asya’yı anlatırdım. Bir de şu var ki, insanlara sıcak davranmalısınız, tatlı dil çok önemlidir. Kim olursa olsun kızmamalı, davranışı kötü bile olsa, Dâvâmıza hürmeten sesimizi çıkarmamalı, müsbet bir dille uyarmalıyız. Ama ben bugüne kadar çok şükür ki, öyle karşı çıkan birine denk gelmedim. Gayem sadece; insanlar Risale-i Nur’u tanısın, okusun, Yeni Asya’mızı tanısın. Kulaktan dolma fikirlerle yaşamasın diye çaba gösterdim. Bu zamanda tabiî istikamette kalmak zordur.

Herkesin derdi başka. İnsanlar işlerinden kafalarını kaldıramaz olmuşlar. Kimisi ne yapacağını şaşırmış durumda. Biz bunların önüne geçmeliyiz. İnsanlara asıl hayatın, burada, Risale-i Nur yolunda, Kur’ân yolunda olduğunu göstermeliyiz. İnsanların bir şekilde bizi dinlemelerini sağlamalıyız.

Onlar bize gelmiyorsa biz onlara gitmeliyiz. Şöyle dışarı bir çıkın, etrafınıza bir bakın, göreceksiniz ki insanlar çaresiz, arıyorlar birşeyler. ama bulamıyorlar. Aradıkları herşeyin Risale-i Nur’un içinde olduğunu anlatmamız gerekiyor ve bu vazife de artık bizden sonra bayrağı devralacak siz gençlere düşüyor. Allah gençlerimizi ahirzamanın cazibedar fitnesinden muhafaza eylesin.. Amin!

Röportaj: Cemil Said Demirdöğmez

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*